Çok değil bir kaç saatin sonunda içeriye dolan ayak sesleriyle açtım gözlerimi. Bir adam tam karşımıza, ikimizi de kadraja sığdırabileceği bir açıya girmiş, kamerayı kurmuştu. Daha sonra çıkıp gittiğinde, gözlerimi Esra'ya çevirdim. O da benim gibi kamerayı izliyordu."Ne yapacaklar?" Dedi Esra korkuyla.
Gülümsedim. Ne olacağını bildiğim için garipsemedim.
"Arslan'ı arayacaklar." Dedim rahatça. "Sonra ona Civan'ın kızının sen olup olmadığını soracaklar. Arslan her defasında cevap vermeyecek ve onlarda beni yaralayacaklar."
Esra gözlerini kocaman açıp, "Benim babam öldü." Dedi hayretle. "Civan benim babam falan olamaz!"
Alayla güldüm. Başımı geriye atıp koca bir kahkaha patlattım. Sessiz kalmış, bunu Arslan'ın dilinden duyması için ona şans tanımıştım. O zaman belki inanırdı.
"Ayrıca Arslan sevdiği insanlara zarar gelmesine izin vermez." Dedi ağlayarak. İçinde bulunduğumuz şey onu korkutuyordu. "Sana zarar vermelerine engel olacak!"
Omuz silktim. Bunu da görmesi gerekiyordu anlaşılan inanması için. Hoş haksız da değildi. Arslan sevdiği insanlara zarar gelmesini engellerdi. Ama sadece sevdiği insanlara!
Bir kaç dakikanın sonunda Civan denen herif içeriye girmiş, yanında da Ertuğrul'u getirmişti.
Usulca yanaştılar yanıma. Ertuğrul'u da tam ortadaki duvara yaslamış, oraya bağlamışlardı. Adam kızı uğruna oğlunu bile harcıyordu!
Dakikalar sonunda kameraya bağladıkları leptop'dan Arslan'ın sesi gelmiş, Civan'a saydırdığını duymaya başlamıştım.
"İt herif! Bi bok bildiğin yok anca işlerin içine ediyorsun! Sana dedim ki düşmanını yok et, sonra ben kendi ellerimle vereceğim kızı! Nesini anlamıyorsun lan?!"
Gözleri beni bulmuş, daha sonra Esra'ya dönmüştü. Telaşla Civan'a geri döndüğünde aslında her şey ortadaydı işte.
"Düşmanını yok et diyorsun, aynı zamanda da onlardan birisinin karısını koynunda besliyorsun ama?" Dedi Civan bana bakarak.
Düşmanı Orhan'mıydı? İyi de o adam güçlü bile değildi ki! Kafasına sıksalar çözüm tamamdı işte!
"Bi bok bildiğin yok diyorum sana! Aptal saptal konuşup benim asabımı bozma!"
Anladığım kadarıyla Arslan'ın babası Alihan bey Esra'yı saklamıştı ve nasıl saklamışsa Civan bey onu bir türlü bulamamıştı. Bulamadıkça delirmiş, delirdikçe sağa sola saldırmıştı. E bunun haberini alan düşmanları ise Civan Demirhan'ın kızını bulmaya çalışmış, bulup öldürmek istemişlerdi.
Şimdi ise ben aptal babam yüzünden o adamın nefretine maruz kalıyordum. Tam huzura erdim derken yine o adam tarafından darbe almıştım! Öteki taraftan bile hayatımı mahvediyordu!
"Kızım nerede?" Dedi Civan bey gülümseyerek. Daha sonra eliyle Esra'yı göstermiş, "Gizliden gizliye onu koruduğunu öğrendim. Şimdi söyle bana, kızım o mu?" Demişti.
Evet o diye bağırmak istedim ancak karşılığında ölmekten korktum.
Arslan sessiz kalınca Civan bu sefer bana dönmüş, alnıma silahı yaslamıştı.
İşte başlıyorduk!
"Söyle! Söyle ki bende karını geri vereyim. Aksi takdir de bir kaç saate DNA testi gelecek ve ben sonucu ordan öğrenirsem karın ölecek!" Demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKAR
Ficción GeneralSevmek yürek ister derdi babam. Kendisinin yüreksiz olduğunu, o yüzden beni sevemediğini söylerdi. Ben doğarken annesini öldürmüş, bu yüzden babası tarafından ölüden beter edilmiş bir genç kızdım. Zor olan bu hayatta hiç mutlu olamayacağımı sanark...