1.Bölüm - kaba-

3.4K 46 6
                                    

- DÜZENLENDİ-

Yatağımın yanında sırtımı yatağa yaslı boydan camlara kafamı çevirmiş ellerim kulaklarımda ağlıyordum. Aşağıdan gelen bağırış sesleri çoğalırken kafamda iki soru dönüyordu bırakıp birbirlerine bağırmaya devam etmelerini mi dinlemeliyim yoksa gidip olaya el mi atmalıyım sanırım ikinci şıkkı seçiyorum. Yavaşça elimi açık renkli parkeme koyup ayağa kalktım. Annem ve üvey 'babacığım' tartışıyorlardı. Küçük adımlarla  kapıdan çıkıp onların olduğu alt kattaki oturma odasına doğru yol aldım.
Merdivenlerden yavaş adımlarla inerken bağırış sesleri her adımda daha da netleşiyordu. Ben odaya girdiğimde ikisinin de bakışları bana döndü ve sesleri kesildi.
"ne oluyor" diye bir soru yönelttim fakat  dudaklarımdan dökülen sesiz kelimeleri ben bile zor duyuyordum. "bir şey olduğu yok sıradan mevzular" dedi annem soğuk gözlerle bana bakarken.
Annem böyleydi işte soğuk.. Hiç anne sevgisi hissettirmedi bana. Oysa  ben onun şefkatine bu kadar muhtaçken. Bakışlarım üvey babacığıma döndüğünde bana kısılmış gözlerle bakıyordu ama umursamadım madem bir şey yoktu kurcalamaya gerek de yoktu zaten umrumda olduğu da söylenemezdi. Arkamı döndüm kapıdan çıkarken annemin
" yarın yeni okuluna başlıyorsun küçük hanım" dediğini duydum. Cevap vermeden yavaş yavaş attığım adımlarımı mutfak yoluna çevirdim. Bir süt ve birkaç dilim evdeki yardımcımız Esma teyzenin keklerinden bir tabağa koyup odama doğru yol aldım.
Odama girip kapıyı kapattım aldıklarımı yatağımın üstüne bırakıp atıştırdıktan sonra sahilde yürüme fikriyle yatağımdan kalkıp büyük dolabıma yöneldim. Bir tayt ve sıfır kollu siyah bir tişört çıkarttıktan sorna tişörtün içine koyu pembe yarım spor atlet çıkarttım . Yavaş haketlerle halsiz olan bedenime giydirdikten sorna telefonumu ve kulaklığımı alıp merdivenlerden inmeye başladım.
Esma teyzi kapının az ilerisinde yerleri temizlerken gördüğümde ona ilerledim ve beklemediği bir anda yanağına bir öpücük kondurdum. O yerinde sıçarken bende gülerek ona bakıyordum. "korkuttun kuzum " dedi gözleri üzerime düşünde "dışarı mı çıkıyorsun bakayım" dedi. Esma teyze annemden daha çok anne gibi davranıyordu bana, belki de olmayan çocuğunun acısını bende gideriyordu ve bana anne ilgisiyle şevkat gösteriyordu. "evet yürüyüşe çıkacağım" dedim.
Annemlere haber vermeye gerek duymadan arkamı dönüp kapıya yol aldım. Gerçi haber versem de umrunda olmayacağı kesindi de neyse. Spor ayakkabılarımı giydip kapıyı ardımdan kapatıktan sorna yavaşça merdivenlere yöneldim ve ikişer ikişer  inmeye başladım. Dış kapıdan çıktıktan sorna adımlarımı evimize çok yakın olan sahile çevirdim normal  adımlarla ilerlerken kulaklığımı kulaklarıma taktım ve yürümeye devam ettim. Şarkıyı mırıldanarak sahil yolunda ilerliyordum. Hava ilk baharda olduğumuz için ılıktı ama hafif rüzgar ve yok denecek kadar az yaz yağmuru damlaları ürpermeme sebep oluyordu. Biraz yürüdükten sorna sıcak bir şeyler almak için her zaman girdiğim şirin kafeye yürüdüm. İçimi ısıtması için aldığım sıcacık kahve avuç içlerimi ısıtırken yürümeye devam ettim.
İçeceğime indirdiğim bakışlarımla yürürken sert bir bedene çarptım ve içeceğim ikimizin üzerinde de döküldü sıcaktan canım yanarken yüzümü buruşturdum. Karşımdaki bedenin kasıldığını hissettim. "önüne baksana be kızım"diye bağırdığında Bir adım gerileyerek yerimde sıçradım. Ne diye bu kadar bağırıyordu sanki? Benim üzerime daha çok döküldüğünü fark etmiyor muydu? Okyanusu andıran ama asla okyanus kadar açık olmayan koyu mavi gözlerimi karşımdaki bedene çıkarttımda gözlerim bir çift koyu yeşil gözle buluştu.
Ağzımı aralayıp mantıklı birkaç kelime düşünürken "ö-özür Di-dilerim" dedim evet kekeleyerek. Anın şoku ve canımın acısıyla bunu bile söylemek zordu. "niye önüne bakmıyorsun? " dedi pürüzsüz erkeksi sesiyle . Gözlerimi gözlerinden ayırmadan cevap verdim "dalmışım iyi misin?" bu sefer sesim daha yerinde ve sakindi . Cevap gecikmedi "üstüme sıcak içeceğini döken sakar bir kız sayesinde ne kadar iyi olabilirim!? " gözlerimi gözlerinden ayırıp vücuduna indirdim . Fit vücudunu saran siyah bir gömlek ve altında da dar siyah bir pantolon vardı. Gömleğinin de köşesinde büyük sayılmayacak kahvenin ıslaklığı vardı. "üzgünüm yardım etmemi istermisin?" diye sordum mahçup olmuş bir ifadeyle. üzerinde döktüğüm kahveden dolayı suçluluk hissediyordum. Gözlerimi tekrar gözlerine çevirip boş bir şekilde ona bakmaya başladım . Sonuçta benim de üzerime dökülmüştü ve onunkinin en az iki katı kadar büyük bir bölüme ve karşısından gelen beni görüp çekilebilirdi tek suçlu ben değildim ya! Ama yine de suçluluk duysu hissettiğim için kibar davranmaya özen gösteriyordum . Sonuçta kahveyi ben dökmüştüm. "gerek yok! İşlerimi yeterince boka sardın! "dedi. Ah bu kadar kaba olmak zorunda mıydı? özür diledim, yardım teklifinde bulundum. Daha ne yapabilirdim onun için? ne bekliyordu, ayaklarına kapanmamı falan mı? Zaten annemlerden dolayı sıkkın olan canım daha da sıkılırken verdiği kaba cevaba daha sakin kalmayıp onun bana yükselttiği ses tonuna yükselttiğim sesimle "kendin bilirsin!" diye bağırdım. Gözlerinden geçen bir anlık şaşkınlığı gördüğümde bunu beklemediğini anladım ama kısa sürdü hemen çatık kaşlarına geri dönüp bana bakarken Yanından geçip gitmeye başladım.
Birkaç adım atmıştım ki arkamdan yükselen sesi, duraksamama sebep oldu "ya sabır! Hem suçlu hem güçlü kahveyi üzerime dök bide hiç bir şey olmamış gibi üste çık bütün deliler beni buluyor!" yavaşça arkamı döndüm ve dudaklarımdan daha sakin ama sert bir tonda "Ben önüme bakmıyor olabilirim ama sende bakmıyormuşsun ki bana çarptın özrümü diledim yardım teklifinde de bulundum ne istiyrosun? başka ne yapabilirim senin için? " cümleleri döküldü dudaklarımdan. Sanki kaşları daha da çatılabilirmiş gibi daha da çatılırken "suçlu ben mi oldum şimdi! ?" sesindeki hayret ve sertlik tüylerimi diken diken ederken duraksayıp ona tamamen çevirdim bedenimi. aramızda birkaç adımlık mesafe vardı. "benden bir şey istiyor musun istemiyor musun? " diye sordum daha normal çıkan sesimle. Rüzgar daha sert esmeye başlarken yağmur da hızını arttırarak atıştırıyordu ve ben şu an hem kahvenin sıcaklığından canım yanarken hemde karşımda bana kaba davranan tanımadığım adamla tartışıyordum!! Sahi adama bakma gereği bile duymamıştım gözlerim hızlıca yüzünde turlarken yeşil gözleri sık ve upuzun kirpikleri, hafif kalkık birçok kişinin isteyeceği güzellikte burnu, dolgun böğürtlen renkli dudakları, gür dağınık ve hafif dalgalı saçlarında gezindi. Gerçekten yakışıklıydı ama bir okadar da ukala ve kaba! "istemiyorum!" dedi.
    Gittikçe hızını arttıran yağmur sağanak haline dönerken bakışlarım gökyüzüne döndü yağmuru seviyordum ama şu an ıslanmak istediğimi sanmıyorum cevap verme gereği duymadığım için arkamı dönüp yola doğru ilerledim ve karşıya geçmek için adımlarım hızlıca ilerlerken nasıl olduğunu anlamadığım ve birden çalan korna sesleri arasında bir çift yeşil gözün bir eli bileğimi gevşek olmayacak ama canım acımayacak şekilde sardığını hissettim ona şaşkın şaşkın araladığım gözlerle bakakaldım . Ve  sonrasında hızlı adımlarımız ve yağmurdan ıslanan zeminde  kayan ayaklarımız birbirine dolandı. Yere yüz üstü onun üstüne kapaklanırken dudaklarımdan bir ilinti çıktı. Bu kadar saçmalık nasıl bir araya geliyor diye düşünüyordum. Avuç içlerim onun kollarının iki yanındaydı ve ellerime batan taşlar canımı acıtıyordu. Ellerimi Umursamadan hızla doğrulurken adını bile bilmediğim adamın bana öldürmek ister gibi baktığını gördüm. Hızla yerden doğruldu ve bana bir adım yaklaşırken "zarardan başka bir işe yaramaz mısın sen!?" sesindeki sertlik bir an afallamama sebep olurken kısa sürede gözlerimi gözlerine çıkarttım ve "kurtarmasaydın o zaman" dedim sert sesimle. Arkamı dönüp uzaklaşırken hayatımı kurtardığı için ona bir teşekkür borcum olduğunu fark ettim sonuçta o olmasa araba çarpabilirdi her ne kadar sinir bozucu biri de olsa teşekkürü hak ettiğini düşünüp "sağool!" dedim yürümeye ve onu arkamda bırakmaya devam ederken. Adımlarımı eve doğru daha hızlı atmaya başladım çok uzaklaşmadığım evime geri dönerken sırılsıklam olduğum kıyafetlerin içinde rüzgarla beraber ürperdiğimi hisettim. Evin önüne geldiğimi fark ettiğimde büyük demir kapıyı araladım ve adımlarımı daha da hızlandırdım.
Merdivenlerden çıkıp eve ulaştığımda kapıyı açıp kimseye görünmemeye çalışarak yukarı çıkıyordum ki tiksinmeme sebep olan sesini duydum "ada!" dedi. Sesini bile duyduğumda  iğrendiğim o adam...
Birinin şu adama adımı ağzına almaması gerektiğini söylemesi gerekiyordu. Hızla arkama döndüm. sırılsıklam olmuş bedenime yapışmış kıyafetlerim ve belime kadar uzanan açık kumral saçlarımdan sular damlarken "ne istiyorsun? " dedim sert çıkan sesimle. yüzüme dikkatle bakarken bile rahatsız oluyordum "ne bu halin" dedi sanki çok ilgilendiriyormuş gibi "sanane!" sesim olabildiğince  güçlü çıktı ama benim cevabımla çene kaşları sinirlendiğini  belli eden kasları geriliyordu. Sertçe kolumu yakaladı. Büyük parmaklarını   sıkarken canımı yaktığını bilerek yaptığını  ve umursamadığını biliyrodum. "bak küçük hanım benimle düzgün konuşman gerektiğini daha kaç kere söyliyeceğim sana" sesi tıslarmış gibi çıkmıştı. Cevap verecek hal bulamadım kendimde bileğimi sertçe kendime çekip hızla üst katta olan odama doğru yol aldım. Hızlı adımlarım odamın önünde durdu. Parmaklarım kapı kulbunu sarıp açtığı kapıyı aralardı. Bedenimi içeri sürükledim kapıyı arkamdan kapattım ve kapıya sırtımı yaslayarak yere oturdum.
Neden mutlu olabileceğim bir hayatım yoktu? neden bende herkes gibi ailemle mutlu zaman geçiremiyordum? neden yakın, her derdimi dinleyen bir arkadaşım yoktu? O kadar mı kötü bir çocuktum yada o kadar kötü bir arkadaşmıydım? Kafamdaki düşünceleri kucakladım. Ellerimle yerden destek alarak ayağa kalktım. Islanmış ve kirlenmiş olduğumu biliyordum ama duş alacak hali kendimde bulamıyordum hızlıca üstümdeki kahveli tişörtü ve taytı çıkarttım. Bir bakışta bile anlaşılacak olan pahalı büyük yatağıma doğru ilerlettiğim adımlarım yatağın yanında durduğunda ellerimle açtığım yumuşak battaniyenin içine girdim.

Fazlalık olan ışıkları kapattım ve geceyi elime aldım. Bu benim 4 yaşından beri uyuduğum tüyleri yumuşacık olan bembeyaz ayımdı benim bu hayatta en değer verdiğim eşyaydı çünkü babamın hediyesiydi.. Geceye sarılarak kapattım gözlerimi. Kısa bir süre sonra da uykuya daldım...

.
.
.
.
.

AdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin