13.Bölüm -Parti Hazırlığı-

717 18 2
                                    

Telefonumun melodisi kulağıma gelirken gözlerimi araladım. Gözlerimi  birkaç kez kırpıştırıp ne olduğunu anlamaya çalıştım. Sonunda uykunun kollarından kendimi alıp güne gözlerimi tamamen açtığımda telefonumun melodisi susmuştu. Birkaç saniye geçmeden tekrar çaldığında söylenerek telefonu elime aldım tabiki aslı arıyordu. Aramayı onaylayıp kulağıma götürürken aslının sesi doldurdu kulaklarımı "hala uyanmadın mı kızım sen? saat kaç oldu niye açmıyorsun telefonu!" azarlayan sesine yüzümü buruşturdum "yeni uyandım. saat kaç ki ya? Rahat bir uyku uyutmadın" dedim uyku mahmuru sesimle "saat bir oldu ada daha ne kadar uyuyacaksın kaldır poponu çabuk" gözlerim irileşirken telefonu kulağımdan çekip saate baktım saat gerçekten birdi hiç bu kadar uyumazdım ki ben. "tamam tamam kızma" dedim sesim hala uykuluydu. Yataktan kalkıp üzerimdeki dünden kalma kıyafetleri çıkarttım. Şort ve askılı alıp  giydim. Aslı  partide yapacağı makyajdan en ince ayrıntılarına kadar bahsederken onu birkaç mırıltıyla geçiştidim. "Ben partiye enesle gideceğim" dedi sesi heyecanlı geliyrodu. "sen kimle geliceksin?" Ben mi? Benim partiye götüreceğim bir arkadaşım yoktu ki. Yani olsa da okul arasında olan bir partiydi ve okuldan kimseyle samimi değildim. "kimseyle" dedim bıkkın bir şekilde.
Aslıdan hosnutsuz birkaç cümle kulağıma gelirken cevap vermedim. Bir süre daha konuşup telefonu kapattığımızda kendimi banyoya attım. Uzun sıcak bir duş aldıktan sorna bornozu üzerime geçirdim. Odama gitmeden önce terasa çıkıp hava almak istedim Teresa çıkıp demirlerine doğru yürüdüm. Parmaklarımı demirlerinde koyup başımı gökyüzüne doğru çevirdim ve gülümsedim. Yandan gelen sesle korkuyla yerimde sıçradım "kız delirdi" dedi tanıdık ses başımı sesin geldiğini yöne çevirip boraya bakarken şaşırmıştım . Bu da nerden çıkmıştı dudaklarımdan benden izinsiz bir "Hı?" nidasi döküldü "gökyüzüne bakıp gülümsüyorsun?" dedi bakışlarım tekrar gök yüzüne döndüğünde sesiz kalmayı tercih etmiştim. Ne diyecektim ki? Babamın beni oradan izledigini düşündüğüm için mi güldüm diycektim? Sessiz kalmaya devam ederken bora derin bir nefes aldı."partiye tek mi gidiyorsun?" başımı onaylar anlamında salladım. Bora tekrar boş bakışlarını bana çevrildi "benimle gelsene" dedi bir anda. Onunla parite gitmemi mi istiyordu bir anlık affallamanın ardından karşılarım havaya kalkıp ona baktı anlamış gibi
" Enes biriyle gitmem için sabahtan beri başımın etini yedi. Okuldaki kızlarla da gidesim yok"  pürüzsüz sesi kulağıma iliştiğinde bir süre düşündüm ben de yanlız gidecektim ve tek başıma Aslı ve Enesin yanında durmak hoş olmazdı dudaklarımı aralayıp "bilmem ki" dedim bora düz bakışlarını gözlerime dikerken "sende benimle gitmeyi istiyorsun kabul et saat 9 da seni orada bekliyor olacağım." sessiz kaldım onaylamadım ama teklifini reddetmedim de sanırım bu kabul ettiğim anlamına geliyordu. O da bunu anlamış olacakki "güzelll" dedi                                   Terasın şehire olan manzarasına çevirdim başımı ve dudaklarımı araladım "ukala" diye bir mırıltı çıktı dudaklarımdan, benim bile zor duyacağım bir sesle "sensin ukala" dedi. Yok artık ben kendi sesimi zor duyarken o nasıl duymuştu. Konuşmadım konuşmadı. Ortama sessizlik çökerken yine sessizliği  baltalayan boranın pürüzsüz hoş sesi oldu "rengi güzelmiş" neyin rengi? Benim beynim bugün geriden geliyordu sanırım anlamayan bakışlarımı ona çevirdiğimde gözleriyle üzerimi işaret etti toz pembe bornozumda gezinen bakışları kızarmama sebep olurken hemen terasın çıkışına yöneldim. Gerçekten rezillik. Çıplak ayaklarım parkede hoş bir ses bırakırken odama girip dolabın karşısında dikildim. Partiye gitmek için 2 saat vardı . Üzerime bir şort ve askılı giyip mutfağa yöneldim. Kahvaltı da yapmadığım ve saat akşama yaklaştığı için karnım oldukça açtı. Kendim için hızlı bir sandviç hazırlayıp yanına da meyve suyu koydum, tabağı ve bardağı masaya yerleştirken parmak uçlarımda yükselip  kalçamı yüksek sandalyeye yerleştirdim. Hazırladıklarımı yerken telefonumdan açtığım yabancı diziyi izliyordum. Yemeğim bittiğinde dizinin de bir bölümünü bitirmiştim. Tabağımı ve bardağımı dolmuş bulaşık makinesine yerleştirdim. Bulaşık makinesindeki birkaç tuşa basıp çalışmasını sağlandıktan sorna mutfaktan ayrıldım. Odama geldiğimde saat 8 i geçmeye başlamıştı. Saçlarımda hala sarılı duran havluyu çıkarttım saçlarımı kurulayıp birkaç bakım ürünü sürdüğüm saçlarıma hızlı bir fön çektim. Aynanın karşısında kendime bakmaya devam ederken azda olsa bir makyaj yapma gereği duydum. Yüzüme herhangi bir şey sürme gereği duymasam da gözlerimi belirginleştirmek için makyaj yaptım. Uzun ve gür  kirpiklerime sürdüğüm rimel daha da güzel görünüm sunmuştu. Göz kapağıma ince bir eyeliner çekip gözlerimin mavisini öne çıkarmış oldum. Dudağıma koyu bir ruju hafifçe sürüp onu da elimde dağıttım. Sade olan makyajım zarif duruyordu. Dolaba ilerleyip parti için aldığım mavi elbiseyi üzerime geçirdim. Ayaklarıma yine parti için aldığım sandaletleri giyip boy aynasının önüne geldim. Kendime bakarken gözlerimde memnun olmuş bir ifade vardı. Mavi elbise gözlerimin maviliğini daha çok öne çıkartıyordu. Yüzümdeki makyaj abartı olmadığı için görünümümü doğallıkla tamamlıyor ve ayağıma giydiğim sandaletler görünümü abartılıktan çekiyordu. Topuklu giysem çok daha fazla dikkat çekeceğime emindim. Ama böyle daha doğal bir görüntüye bürünmüştüm ve bu benim hoşuma gitmişti. Omzuma taktığım ince askılı çantamı omzuma takıp aşağı kata doğru yol aldım. Saat 9 olmuştu sanırım biraz geç kalmıştım. Daha doğrusu orda olmam gereken saatte evdeydim! Gidene kadar 20 dakika kadar geçicekti ama bu umrumda değildi. Evden çıkıp kapıyı kilitledikten sorna apartmandan çıktım. Taksiye gideceğim sahilin adını verip arkama yaslandım.

AdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin