20.Bölüm - Asılsız Cümleler -

712 18 0
                                    

Gözlerimi karanlık bir güne açtım. Bugün bulutlar güneşi gizlemişti. Yağmurlu günleri severdim. Hava her ne kadar kapalı olsa da yağmur bana huzuru hissettirirdi. Bir süre camımdan dışarıyı izledim. Geç kalmamak için gözlerimi büyük pencelerden ayırdım. Yerimde gerinip ayaklarımı yataktan sarkıttım. Sıcak parke ayağımı ısıtırken odamdaki  banyoya doğru yürüdüm. Aynada kendime baktığımda kendimden korkmadım desem yalan olurdu sanırım. saçlarım birbirine girmiş gözlerim şişmişti. Üzerimdeki kıyafetler sağa sola kaymış berbat  görüntümü tamamlamışlardı. Telefonumdan saatte baktığımda kısa bir duş için vaktim olduğunu gördüm. Hızla üzerimdeki kıyafetleri çıkartıp sıcak suyun altına girdim. Kısa bir duşun  ardından  önce duştan sorna banyodan çıktım. Yatak odama ilerleyip dolabın karşısına geçtim siyah okul eteğimi çıkartıp yatağın üzerine bıraktım. Üzerine koyu pembe bir tişört çıkarttım hava yağmurlu olduğu için siyah bir yagmurluğu da alıp eteğin yanına koydum. Üzerimi kurulayıp aldığım çamaşırları üzerime geçirdikten sorna kıyafetleri de giydim. Hava yağmurlu olduğu için dizime kadar olan siyah bir çorap giyme kararı aldım. Hızla onu da giyip aynanın karşısına geçtim. Güzel bir görüntü olmuştu.
Uzun saçlarımı tarayıp birkaç bakım ürünü sürdüm. Hızla kuruttuktan sorna salık bırakıp odanın çıkışına yürüdüm. Merdivenlerden yavaş yavaş inip mutfağa giderken geç kalmamak için acele ediyordum.  Mutfakta hızlı bir kahve yaptım kahvemi elime alıp  evin dış kapısına yöneldim. Kapıyı açtığımda bora ve Enes ayakkabılarını giyiyorlardı. Enes kafasını kaldırıp bana gülümserken "günaydın komşu" dedi sesi biraz uykulu da olsa enerjik görünüyordu. Bugün benim de enerjim oldukça yüksekti. duş aldığım için de uykum açılmıştı. "günaydınnnnnn" dedim şen şakrak sesimle. Enes bana gülümsemeye devam ederken "hayırdır sabah sabah bu enerji nereden geliyor adacığım" ona gülümserken bekletmeden cevap verdim  "hiç, mutlu uyandım bugün. Sebepsiz" gözlerim boraya kaydığında onun benim gibi enerjik olmadığını gördüm. Göz altları şişmişti saçları her zamanki gibi dağınık ve alnına dökülmüştü. Üzerinde koyu mavi bir tişört altında da okul pantolonu vardı üzerine aldığı deri çeket kombini tamamlıyor ve görüntüsüne hoş bir hava katıyordu. Yakışıklıydı. Oldukça yakışıklıydı hemde. Düşüncelerimi kafamdan def ederken Enes söze girdi "hadi ayakkabılarını giy de seni bırakalım okula" ayakkabılıktan çıkarttığım ayakkabıları ayağıma geçirirken Enes merdivenlerin demirlerine kalçasını yaslamış beni bekliyordu bora arabada bekleyeceğini söyleyip aşağı inmişti. Ayakkabılarımı hızla giyip kapıyı kilitledim. Enesle beraber merdivenleri yavaş yavaş inerken sohbet ediyorduk. Arabaya giderken ikimizde kahkaha atıyor ve yavaş adımlarla yürüyorduk. Boranın kornaya basmasıyla kendimize gelip hızla arabaya yöneldik. Arabaya binip okula giderken hiç kimse konuşmamıştı. Sessizlik arabaya hüküm sürerken sırtımı arkama yaslamış oturuyordum. Okulun önünde durduğumuzda arabadan indik Enes sağımda bora solumda ben ortada yürüyorduk. Yağmurlu bir gün olmasına rağmen öğrenciler dışarıdaydı. Kalabalık bahçeden içeri girerken birçok kişinin bize döndüğünü gördüm.
İnsanlar bize tuhaf bakışlar gönderirken anlamsız bakışlarla onlara bakıyordum. Kızlar aralarında fısıldıyor erkekler de bir bana bir bora ve enese bakıyorlardı. Okulun kapısında olan bir kız grubunun bize sinirle baktığını gördüm. Yanından geçtiğim siyah küt saçlı bir kız "biz birini bulamıyoruz kız ikisini kapmış. Kim bilir ne marifetleri vardı da hala yanlarında." kızın cümlesiyle ona döndüm. Ne diyordu bu kız böyle? kızın söylediğine kendimi yakıştıramayı bıraktım onun böyle bir cümle kurmasına onun yerine ben utanmıştım. Olduğum yerde durduğumda Enesin de ileride durup bana baktığını gördüm. Bora yanımdaydı oda benim gibi kızların söylediğini duymuş olmalı ki kızlara sinirle bakıyordu. Bora kızlara doğru bir adım attığında bir anda parmaklarım kolunu tuttu. " boşver" dedim kırılmış ruhum sesime yansırken boranın gözlerine bakamıyordum. Böyle bir durumda nasıl bakabilirdim ki resmen kız ikisiyle de yatmışım gibi bir imaj çizmişti arkadaşlarına. Utanıyordum. Ellerimi boranın kolundan çekip okulun bahçesine doğru yürüdüm. Kızların kahkahaları kulaklarıma dolarken adımlarımı okulun arkasındaki banka doğru cevirdim. Banka oturup dizlerimi kendime çekip kollarımı üzerine sarıp kafamı da kollarıma gömdüm. Etrafta kimsenin olmaması iyiydi. Kısa bir süre sorna yanıma biri oturduğunda bakmama gerek olmadan anlamıştım. Gelen boraydı kokusundan tanımıştım. Tuhaf bir kokuya sahipti. Yani tuhaf derken güzel bir tuhaflık. Daha önce kimsede almadığım bir kokusu vardı. Kalbimin ritmi bozulurken buna sebep olan şeyi düşünmeyi ertelemeye karar verdim. Bora yanımda oturmaya devam ederken sesimi çıkartmadım. Onu fatk ettiğimi anladı mı acaba? Ben iç sesimle konuşurken boranın sesi kulağıma ulaştı "takma onları" dedi sesi teselliden çok uzaktı. Düz ve umursamazdı. Derin bir nefes alıp kafamı kollarımdan kaldırdım. "onları umursadığımı da nereden çıkarttın?" dedim. Kısık ama net çıkan sesimle. " sesindeki kırgınlığı duydum." ah bora ah bu kadar dikkatli olup kırıldığım şeyi anlayamaman ne tuhaf değilmi? Dolgun dudaklarımı araladım kısa bir soluk verip konuşmaya başladım    "onların dediği şeye takılmayacak kadar büyüdüm ben, sadece... Ne bileyim böyle bir izlemim olması bile hoşuma gitmiyor. Belki de onların bu düşüncesine kırıldım. Bir kız başka bir kıza böyle asılsız bir suçlama nasıl sunabilir ki? " sesim oldukça sakin çıkmış bu sakinliğim borada küçük bir afallama yaratmıştı. Bora diliyle kurumuş dudaklarını ıslattı
"Unutma ki bu aşağılık dünyadasın:
Kötülüğü baş tacı edip, iyiliği çılgınlık sayan dünyada." dedi. William Shakespeareden bir alıntı yapmıştı. Evet bu aşağılık dünyadaydık insanlar karşısındakini tanımadan yadırgıyor, kırıyor üzüyor ve umursamıyordu. Bakışlarım boraya döndüğünde küçük bir tebessüm bahşettim ona" öyle tabi aman hadi kalk derse girelim yine azar yemek istemiyorum " kolundan tutup onu da okula sürüklerken  arkamdan hoşnutsuz homurdanmalarını duyuyordum. Açıkçası umursadığım söylenemezdi.

AdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin