16.Bölüm - Güneşin İlk Işıkları -

707 16 0
                                    

Önüme düşen bakışlarım bir süre ellerimi izledi. Kısa bir süre daha gözlerim ellerimde gezindikten sorna bende onun gibi başımı arkamızdaki kapıya yasladım. Yakın bir şekilde oturuyorduk. Omuzlarımız birbirine değerken gözlerimi kapattım.
       Tenime değen rüzgar yerimde kıpırdanmama sebep olurken uyumaya devam ettim. Çok kısa bir zaman geçmişti ki gözlerimi yavaşça araladım. Güneşin ışıkları üzerimize düşüyor ve vücudumuzda ılık bir ısı bırakıyordu. Gözlerimi birkaç kere kırpıştırken. Ellerimin altında bir kıpırtı hissettim başımı hafif açıyla yukarı çevirirken burnum boranın burnuna değdi. "günaydın" dedim uyku mahmuru sesimle bora da bana "günaydın" derken tekrar başımı boranın boynuna gömdüm. Bir saniye bir saniye ne yaptım? Hızla gözlerimi açıp kendimi geri çekerken olduğumuz pozisyona bakan borayı buldum. O da şaşkın olmalı ki kaşları alnında yukarı kalkmıştı. gözlerinde de afallama vardı. Gözlerim bedenlerimize inerken olduğumuz durum tam olarak şuydu. Ben boranın bacağına oturmuş ellerimi kollarının altından beline sarmıştım birde yüzümü boynuna gömmüştüm. Boranın bir eli omzumda beni kendine çekmiş diğer eliyle de kalçamın altından sıkıca tutuyordu. İkimizde birbirimize şaşkınlıkla bakarken hızla yerimde doğruldum. Ahh her yerim tutulmuştu. Tutulmuş yerlerimi esnetmeye çalışırken bora da ayağa kalkmış ensesini ovuyordu. "ya biz sabaha kadar nasıl burda kalırız inanamıyorum!" diye sitem ettim bora piç gülüşü yerleştirdiği suratıyla bana bakıyordu. "buldun kaslı kol yakışıklı çocuk üstüne çıkayım dedin tabi" sesinde alay eden bir ton vardı gözlerimi devirdim. "hımm sen sütten çıkmış ak kaşıksın yani baktın güzel kalçalarıma elini koy-" ne dediğimi fark edip hızla ellerimi ağzıma kapattım. Of ada offf kızım sen bir kere de kendini rezil etmeden duramaz mısın? Boranın kahkahası kulaklarıma dolarken yüzüm yanmaya başlamıştı. " yani ben öyle demek istemedim. " gözlerim yerdeki taşları izlerken çok utanıyordum. Bora yüzümde gezdiği  gözlerini gözlerime çevirip "hayır doğruyu söylüyorsun kalçaların cidden iyi" ne!? Ay bunu cidden söylemiş olma bora yüzüm kırmızının en koyu tonlarına doğru ilerlerken bora bana gülmeye devam ediyordu. "kızardın mı sen?" yok kızarmadım görmüyor musun!? Tabiki kabul etmiyecektim Dudaklarımı araladım "ne alakası var ya sıcaktan sıcaktan" dedim olayı daha çok batırmaya başlarken. Bora gülmeye devam etti ben de susup yere bakıyordum. Dünki alkolün etkisiyle başımda inanılmaz bir ağrı vardı. Vücudumun birçok yeri tutulmuş ve canımı yakıyordu. Neyseki boranın gerçekten yumuşak bir bedeni vardı. O yüzden rahat bir uyku uyumuştum. O benden daha kötü olmalıydı. Ama bunu dile getirmeye gerek yoktu degilmi? "başım çok ağrıyor benim ya" diye sitem ettim bora da ellerini şakalarına yerleştirip ovaladı"benim de" dedi. Yüzümü buluşturup bir süre ellerimle başımı ovdum. Geçmese de yapabileceğim birşey yoktu eve gidip dinlenmem gerekiyordu. Yere eğilip boranın dün bacaklarıma örttüğü ceketini aldım. Boraya uzatırken tişörtündeki kesik dikkatimi çekmişti. Ah tabi ya dün o adam onun belini kesmişti. Ben bunu nasıl atlarım. İnanılmazsın ada gerçekten inanılmazsın hızla ellerimi koluna koyup kendime çektim. Bora afallayan suratıyla bana bakarken tişörtü yanından tutup yukarı kaldırdım. Yarası derin değildi ama uzun bir kesikti. Parmaklarımı yaranın üzerinde  gezdirirken elimin altında teni kasılıyordu. Ellerim yaranın etrafında gezmeye devam ederken vücudu kaskatı olmuştu. "kanıyor" dedim kestiğin üzerinde uyuduğum için bir basınç oluşturmuştum. Şu an basınç olmadığından kan damlaları pantolonuna doğru yol almıştı. Ben dikkatle yarasına bakarken "önemli birsey değil " dedi bora kaskatı sesiyle. Gözlerimi gözlerine çevirip bakmaya başladım "senin için önemli olup olmamasını umursamıyorum bu kesik benim yüzümden oldu ve pansumanı da ben yapacağım bitti!" sesim oldukça sert ve itiraz kabul etmiyordu. "acımıyor mavi göz pansumanı da ben yaparım." dedi aynı ses tonuyla. "yapacağım dedim uzatma" yerdeki çantamı da alıp yanındaki kapıya yöneldim kapıdan çıkarken "hadiii boraaa" diye söylenmeyi de ihmal etmiyordum bora da yanıma gelince yürümeye başladık. Arabanın yanına gelip yola koyulduktan sorna eve gelene kadar hiç konuşmadık. Merdivenleri tırmanırken yorulmuştum. Bora kendi dairesine yöneldiğinde onun arkasında yerimi aldım. Omzunun üzerinden bana sorgular bir bakış atarken "pansuman yapacağım eve alırsın heralde" dedim sevimli çıkartmaya çalıştığım sesimle. Eve girip kapıyı açık bıraktı. Bu  gir  demekti sanırım. İçeri girdim, peşine takıldım. oturma odasına yönelip bana oturmamı  söylediktem sorna çıktı. Merdivenlere yönelip yukarı çıktıktan sorna gözden kayboldu. Bir süre oturdum. oturdum oturdum oturdum. Ne yapıyordu bu çocuk yukarıda. Yerimden doğrulup oturma odasının kapısına geldim. "bora?" birkaç adım atıp merdivene ulaştım "boraaa" cevap yoktu merdivenlerden çıkarken birkaç kez daha bora demiş ama yanıt alamamıştım. Yukarı adımladım hala boradan ses yoktu acaba birşey mi oldu ki? Birkaç odayı tıktıklasam da ses gelmedi. Açıp içeri baktığımda içeride de yoktu. Başka bir odanın kapısına yönelip kapıyı tıktıkladım yine ses yoktu. Kapı kulbunu aşağı çekip odaya girerken içeriden adım sesleri geliyrodu "bora burda mısın mer-" aman Allahım! Bora şu an karşımda altında bağladığı havluyla duruyordu. Ellerindeki küçük havluyla saçlarını kurularken en az benim kadar afalladığını gördüm.

AdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin