18.Bölüm - can -

658 17 0
                                    

O gün borayı son görmem oldu. Yaklaşık 3 haftadır ortada yoktu. Evine de gelmiyordu. O yokken salihin yoğun istekleri üzerine birkaç kez akşam yemeği, birkaç kez de kahve içmek için onlara gitmiştim. Fakat bora ortalarda yoktu. Bu süreçte okula gitmiş ve sıkı bir ders çalışma düzeni oluşturmuştum.
Okula biraz daha alışmaya çalışıyordum. Bu 3 haftada okulda fazla dikkat çekiyordum. İnsanlar sürekli benim hakkımda konuşup duruyorlardı. Ne konuştuklarına dair bir fikrim olmasa da birkaç kez bora ve adımı yan yana duymuştum.
Ah ne saçmalıyorlardı ben ve bora imkansız iki kişiydik. Ben güneşsem o aydı. Ben siyahsam o beyazdı. Ben kuzeysem o güneydi. Kişiliklerimiz bile birbirine uymuyordu ki!
İkimiz de ezilmeyi sevmeyen tiplerdik sanırım yani o öyleydi bende öyle olduğumu düşünüyordum. Yeri geldiğinde gerekli konularda hakkımı arar tavrımı koyardım. Gerektiğinde umursamaz olurdum. Ama şöyle bir sorun vardı. Keyfime göre oluyordu. Dik durmam gereken yerde güçsüz olabiliyor. Susmam  gereken yerde baş kaldırabiliyordum ve bu huyumdan nefret ediyorum..
   Okula geldiğim bu 3 haftada herhangi bir olay gelişmedi demem yalan olur çünkü benimle uğraşmak için saplantılı bir grup oluşmuştu. Ben kime ne yaptım bilmiyorum. Sessiz, oldukça az konuşan kimseye zarar vermeyen bir kızdım. Nasıl olduysa bir grubun dikkattini çekmiş ve bana gıcık olmalarını sağlamıştım. Bu tanımadığım gruptan kısaca bahsetmem gerekirse 12.sınıflardan oluşan bir gruptu kızlı erkekli bir gurup olsa da çoğunluk erkekti. 8 kişilik bu grupta sima olarak tanıdığım adını sornadan öğrendiğim  2 kişi benimle uğraşıyordu.
Grubun geri kalanı bana küçümseyici bakışlar atsa da herhangi bir sözlü yada fiziksel saldırıları olmamıştı.
Uğraşan 2 kişiden biri kız biri erkekti. Kız daha önce borayla üst katta   bastığım kızdı. Adının burcu olduğunu öğrenmiştim. Fiziksel özelliklerine bakacak olursak gerçekten güzel bir kız olduğunu söylemem gerekiyor. Ama biraz şey yani tavırları tuhaf hareketleri de öyle. Belki de onu borayla bastığım için bana kızgındır bilemiyordum.  Bana oldukça sinir oluyor her fırsatta üzerime oynuyordu. Diğeri yani can da bana sebepsiz takıktı. Her fırsatta beni rahatsız ediyor, laf atıyor psikolojik şiddet uygulamaya çalışıyordu. İlk başlarda taksam da alıştığım için umursamıyordum.
Bugün sabah yine aslıyla okulun önünde buluşmuş içeri girmiştik. Sınıfa çıkmak için merdivenlere yönelip konuşarak  çıkmaya başladık. Aslı yine birşeyler anlatıyor bende ona cevaplar veriyordum. Sınıfa çıkmak için son kata çıktığımızda köşede can ve burcuyu gördüm. Onları gördüğümde kafamı tekrar önüme çevirip gözlerimi devirdim. Aslıyla cevap vermeye devam ederken arkamdan bir ses yükseldi. "pişt bak bakayım sen buraya" canın cümlesiyle Aslı da susmus bana bakmaya başlamıştı.
Küçük bir ayak hareketiyle yerime yavaşça döndüm. "ne var?" can sırtını yasadığı okul duvarından çekip bir adım öne atıldı. Aramızda oldukça falza bir mesafe vardı. "gittikçe dilin uzuyor senin karşında kim var bak ve ona göre konuş!" sesi alaycı bir tona bürünürken gözlerimi tekrar devirdim. "pardon da kimsinki sen?" birkaç adım atarak aramızdaki mesafeyi azalttım. Aslı arkamdan bize bakarken az sonra yanıma doğru geldi. Can tekrar dudaklarını araladı ela gözleri bana küçümser bakışlar atarken konuşmaya başladı. "bu okulu sana dar ederim!" dedi. Ah ciddi misin ya.
Aslında insanlara bu kadar ters davranmazdım. Susar sessiz kalmayı tercih ederdim. Ama burcunun sinsi gülüşü benim sinirimi bozuyor ve onlara karşı koymak içimde büyük bir hakimiyet sağlıyordu. "etsene ya neyi bekliyorsun? et hadi" sesim biraz yükselirken canın çenesini kastığını gördüm. Normalde o benle uğraşırken kısa cevaplar verir giderim. Fakat reglim yaklaşmıştı ve sinirlerim daha da kontrolsüz bir hale bürünüuordu. Cümlem bittiğinde can aramızdaki mesafeyi kapattı. "bak kızım! Yeni olduğun için bilmiyor olabilirsin ama buranın horozu benim kafana iyce sok" horoz?  bu çocuk şuan ne kadar komik olduğunun farkında mıydı? Söylediğine büyük bir kahkaha attım "biz neyiz senin tavukların mı git Allah aşkında can" arkamı dönüp bir adım atmıştım ki canın kolumu kavramasıyla durdum. Sorna bir anda ellerini iki omzuma koyup beni hızla  duvara doğru itti. Sırtım duvarla buluşurken acıyla yüzümü buruşurdum. Aslı küçük bir çığlık atarken burcu da ince sesiyle kahkaha atıyordu. Vücumu duvardan ayrıp afallamış ifadeyi yüzümden dağıttım. Acıyla gözlerim dolmuştu ama belli etmeden hemen eski halime döndüm. Cana hızla dönüp dudaklarımı araladım "senin gibi erkeklere o kadar çok acıyorum ki! Fiziksel şiddetini bende kullandığında senden korkacağımı mı düşünuyrosun? Kendini küçük düşürmekten başka yaptığın birşey yok! zavallının tekisin!" can bunu beklemiyor olacakki afallamıştı. Böyle bir cevap bende kendimden beklemiyordum. Ama bu haklı olduğum gerçeğini değiştirmezdi. Çenesini o kadar çok sıkıyordu ki dişlerinin gıcırtısı kulağıma geliyordu." korksan iyi edersin çünkü az sorna canını gerçekten acıtacağım " cümlesi bittiğinde yumruk yaptığı eli havaya kalktı. Vuracak mıydı yani biz kıza, kendinden daha savunamaz bir kıza vuracaktı. Cidden zavallı bir insansın can! Eli yüzüme yaklaşırken aslıdan bir çığlık koptu ama ben geri adım atmadım. Sözümün arkasındaydım belki birkaç gün canım acıdı ama öldürecek hali yoktu ya. Canın yumruğu bana yaklaşırken kolidor başından tanıdık bir gürleme duydum. "CAN!" can hızla başını yana çevirirken gözleri kocaman oldu.

AdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin