12

753 71 1
                                    

Jungkook

Telefonumun çalması ile adımlarımı durdurmam bir olmuştu. Arayan meleklerin başıydı.

Açtım. "Efendim?"

"Jungkook küfür ettin. "

Sinirle böyle bir şey yapmam çok normaldi. Bunun için ceza almam herhalde. "Çünkü sinirlendim. İstemsizce olan bir şeydi."

"2 kere küfür ettiğin için 2 gün Taehyung'a engel olamayacaksın. Cezan bu."

"Ama-"

"Bir de 1 hafta içinde Yoongi'nin iyilik yapmasını sağlayamazsan görevden alınacaksın."

"Daha uzun bir süre olamaz mı? Lütfen."

"1 hafta Jungkook. Fazlası yok."

Telefon kapandığı zaman iç çektim. Bittim. Ben bittim. 1 hafta içinde bir şeyler yapamazsam hiç iyi olmazdı.

~♥~

Yoongi eve geldiğinde saat akşam 6 olmuştu.

Sigara ve alkol kokması beni korkutmuştu. "İğrenç kokuyorsun."

Tişörtünü çıkarıp banyoya girdi. "Duşa gireceğim. "

Kaşlarımı çatmıştım ve peşinden gidip kapının önüne dikilmiştim. "İçki ve sigara mı içtin sen?"

"Evet, neyse."

Taehyung eminim bunlar hariç başka bir şeyler daha yapmıştı. O şeytan 2 gün içinde her şeyi yapardı.

Yoongi'nin sesi ile kendime gelmiştim. "Neyi bekliyorsun? Ah yoksa beraber mi duş almak istiyorsun?"

Gözümü devirip banyodan çıktım ve kapıyı kapattım. Acilen bir plan düşünmem gerekti.

Bana Yoongi'nin iyilik yapmasını sağla demişti. Herhangi bir iyilik olabilir, sonuçta bana tam bir şey dememişti. Her şeyden önce sakin olmalıydım. Stres yaparsam dahada sarpa sarardım.

Ancak bahsettiğimiz kişi günahkâr Min Yoongi'yken streslenmemek elde değildi. Zorba, kibirli, kindar birisine nasıl iyilik yaptırabilirim?

Yoongi ıslak saçlarıyla yüzüme eğildi. "Ne bu halin? Sanki dünyayı kurtaracak bir planı düşünüyor gibisin."

Ne ara duş almıştı? Vay be o kadar çok düşünmüş müyüm?

Güldüm ve yüzlerimizin yakınlığını bozmak adına arkama yaslandım. "Saçlarını kurut hasta olacaksın."

Gıcıklığına tekrar yaklaşıp çapkınca gülümsedi. "Saçlarımı sen kurutur musun?"

Ellerimi omuzunda koyup benden uzaklaşmasını sağladım. "Tabii, kurutma makinesini getir burada kurutayım." Kurutma makinesini getirdiği zaman konuştum. "Önüme otur."

Şaşırtıcı bir şekilde dediğimi yapıp önüme bağdaş kurdu. Makineyi çalıştırıp ellerimi saçlarına götürdüm. Saçını karıştırdığım için etrafa yayılan şampuan kokusu burnumu ferahlatıyordu. Ne kadar hoş bir koku.

Yumuşak sesiyle mırıldandı. "Akşam yemeği için bir yere gidelim mi?"

Demek bu yüzden üstünde siyah bir tişört ve siyah yırtık pantolon vardı. Üstüne giydiği deri ceketle ayrı bir havası olmuştu.

Aklıma gelenle heyecanla konuştum. "Hamburger yiyelim mi? " Kurutma makinesini kapattım ve bana dönmesini söyledim. Bana döndüğü zaman kahküllerini taramaya başladım.

Gözlerimizin temas etmesini sağladı. "Bu kadar heyecanlanman ne kadar sevimli." Kızardığımı fark edip gülümsedi ve konuyu değiştirdi. "Taehyung pastanın içine ne koydu?"

"Mantar."

Yüzünü ekşitti. "Bu iğrenç olmalı."

Bu haline kıkırdadım. "Öyleydi."

Gülüp dişlerini ve damaklarını görmeme izin verdi. "Ama yüzüne pasta yapıştırman çok havalıydı."

"Kes şunu~"

Durdu ve yüzündeki gülümsemesini devam ederken bana baktı, bir şey demedi öylece bana baktı. Gerilmeye başlamıştım, onun aksine ben gözlerine bakamıyorum. Tarağı kenara koyduğum zaman burnumu sıkıp ayaklandı. "Hazırlanda yemek yemeye gidelim. Karnım kazınıyor."

Beni böyle kızartıp gitmesi sinir bozucu. Ayaklanıp odama gittim ve giyinmek için gardrobumu karıştırmaya başladım.

My Sweet Angel/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin