My Sweet Angel/Yoonkook ✔

41

Jungkook

Kıkırdamıştı ve ellerini saçlarıma atıp karıştırmıştı. "Bilmem~ sen söyle biz neyiz?"

Mızmızlandım. "Ya of dalga geçme!"

Gülmesi devam ediyordu. "Şapşal, hani sevgili olmadan böyle şeyler yapmayacaktık?"

Kafamı daha da karıştırdı. "Yani?"

Beni üstünden kaldırıp yanına yatırdı ve belime sıkıca sarılıp beni kendine çekti. "Sevgiliyiz işte."

"Cidden mi?"

Boynuma bir buse bıraktı. "Evet."

Nasıl ya? Biz şimdi gerçekten sevgili mi olduk? Ya ne bileyim Yoongi'den beklenmeyecek şeyler bunlar. Şaşırtıcı.

Doğruldum. "Benim meleklerin başına gitmem gerek."

Tek kaşını kaldırıp anlamayarak baktı. "Neye gitmen gerek?"

Güldüm. "Ya uzun hikâye gitmem gerek."

O da doğruldu. "Hemen mi? Sana kahvaltı hazırlasaydım? Hem duş alsaydın."

Kızardım. "Doğru, kahvaltımı yapıp giderim."

Gülümsedi. "Bende geleyim?"

"Bilmiyorum."

Yanıma yaklaşıp bana aegyo yaptı. "Hadi ama~"

Başta tereddüt etsem de onayladım. "İyi tamam. Ama şu tartışmacı tavırlarını orada göstermeyeceksin."

Güldü. "Peki omma."

Gözümü devirip ayaklandım. "Küçücük yatakta uyumuşuz."

O da ayaklandı. "Ne yapayım? Seninle yatmak istedim."

Güldüm. "Yatakları birleştirebiliriz."

Duşumuzu almış, bornozlarımızı giyip odaya geri dönmüştük. Tam o sırada zil çalmıştı. Yoongi hızlıca eşofman giyip odadan çıktı ve kapıyı açtı.

Menajer hyungun sesiydi. "İnsanlara böyle mi kapı açıyorsun?"

"Ne varmış halimde?"

"Boxerının lastiği, düşük eşofmanın, çıplak göğsün. Başka ne olabilir? Jungkook nerede?"

"Yatak odasında."

Kapının önündeydi şimdi sesleri. Tam kulp açılacak iken Yoongi onu durdurmuştu. "Müsait değil."

"Niye müsait değilmiş?"

"Çünkü-"

"Seviştiniz."

"Ne-"

"Jungkook ile sevgilisiniz değil mi?"

"Evet ama-"

"İşte bu kötü oldu."

"Hyung-"

"İnsan içinde belli etmeyin. Pd-nim öğrenmemeli."

"Anlayışın için teşekkür ederim hyung. Sen neden gelmiştin?"

"Size bakmak için. Neyse gideyim ben pek uygun bir zamanda gelmemişim."

"Yok hyung öyle değil ya."

İçerideki konuşmalar devam ederken bir süre sonra kapı kapanma sesi gelmiş ve Yoongi odaya girmişti. "Giyinmişsin."

Güldüm. "Ne yapsaydım?"

Yanıma oturdu ve bana döndü. "Konuşmalarımızı duydun mu?"

Bende ona döndüm. "Evet, hatta oturup dinledim."

Aramızda rahatsız edici bir sessizlik oluşmaya başlayınca ayaklandım ve onuda elinden tutup kaldırdım. "Hani bana kahvaltı hazırlanacaktın?"

Tişörtünü üstüne geçirip konuştu. "Punkek mi krep mi?"

Gülümsedim ve elinden kavrayıp onu mutfağa sürükledim. "Punkek."

Malzemeleri tezgaha çıkartırken konuştu. "Güzel bir tercih."