37

608 54 23
                                    

Jungkook

"Emin misin Jungkook? Bu verdiğin kararın ciddiliğinin farkında mısın?"

Dediğim şeyin farkındayım, Yoongi'nin beni sevip sevmeyeceğinin de farkındayım.

Beni sevmeyebilirdi, biz hiç olmayabilirdik.

O benim sadece alamayıp isteklediğim oyuncağım, rüyalarımda gördüklerim, imkansızım, hayalim olabilirdi.

Ama o beni sevmesede onu yanımda hissetmek bile beni mutlu ederken nasıl geri dönebilirdim? Hiçbir şey yaşanmamış gibi nasıl yapabilirdimki?

"Eminim."

Başını olumsuz anlamda salladı. "Sana düşünmen için zaman vereceğim Jungkook. Böyle büyük bir şeyi sadece bir aşk için veremezsin. Tanrı bundan hiç hoşlanmaz."

Bir şey dememe izin vermeden arkasını dönüp kanatlarını açtı ve uçup gitti.

Hissettiğim aura ile arkamı döndüm. Bu Taehyung'tu. Siyah kanatları ve kırmızı gözleri ile şeytanlığını göz önüne sermişti. Ona yavaş adımlar atarak yaklaştım ve kollarımı ona sarıp sarıldım.

Şaşırmıştı. "N-ne oluyor lan?"

Gözlerim nemlenmiş, yavaş yavaş damlalar akıtmaya başlamıştım. Hıçkırımlarım başlamış, krize girmiştim.

Taehyung kollarını ve kanatlarını bana sarıp yardımcı olmaya çalıştı.

Kekelemerimin arasında sesimi çıkardım. "O-onu çok seviyorum Taehyung n-ne yapacağım?"

"Seni çok iyi anlıyorum."

Hıçkırıklarımın arasında inkâr ettim. "B-beni anlayamazsın! Şeytanların duyguları bile yok!"

Beni şaşırtacak cümlelerini kurdu. "Jimin'e aşık oldum Jungkook. Bir sikik şeytanın nasıl duyguları olabilir ben de anlamıyorum."

Bir süre öyle sarılarak durmuştuk. Daha sonrasında hıçkırıklarım iç çekişlere dönmüş ve sakinleşmiştim.

"Burası amma uzakmış uçarak gidelim."

Reddettim. "İnsanlar bizi görebilir. "

Başını olumsuz anlamda salladı ve yükselmeye başladı. "Yüksek mesafeden uçarsak hiçbir şeyi anlamazlar."

Çok düşünmeden kanatlarımı açıp yükseldim ve arkasından onu takip ettim. Havayı bolca içime çekiyor sakinleşmeye çalışıyordum. Yukarıdan izlediğim insanlar ve arabalar ile kafamı dağıtmaya çalışırken sonunda okula gelmiştik.

Aklıma gelen önemli soruyu sordum. "Nereye ineceğiz?"

"Arka bahçeye inelim işte. Kimse yok."

Yanına yetiştim. "Kamera?"

"Kamera yok, ne olur ne olmaz önceden kontrol etmiştim."

Bir gün şeytana sarılıp ona içimi dökeceğimi hiç tahmin etmezdim.

Geldiğimiz arka bahçeye tıpkı uçak gibi inişimizi yapıp kanatlarımızı yok ettik.

O yürüyüp benim yürümediğimi fark edince arkasına dönüp konuştu. "Gelmiyor musun?"

"Bu meleğin zihnini toparlamaya ihtiyacı var. Sen git."

Omuz silkti ve gitti. Tam o sırada Yoongi geldiği zaman şaşırmıştım. Bana gözlerindeki şaşkınlık ve panikle bakarken korkmaya başlamıştım.

Ona yaklaşıp ne olduğunu soracakken benden zıt, geri adımlar atarak uzaklaşmaya başlamıştı. "S-sen nesin böyle? Sen insan değilsin."

My Sweet Angel/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin