45

585 47 5
                                    

Jungkook

Aşk...

Aşk kelimesi, arapça "aşeka"dan gelir. bir ağacı saran, besinini ağaçtan alan ve zaman içinde ağacı kurutarak öldüren sarmaşığa denir.

Aşk herkes için farklıdır çünkü herkes başka başka yaşar aşkı. Birisi için aşk yolunda ölmekken diğeri için beni mutlu etişine indirgenir. Kimse de kimseninkini beğenmez. Herkesin düşüncesinin başka olması gibi duygularının da başka olmasıdır. Ortak buluşabilecek payda ise muhtemelen sevgidir.
Bana göre ise aşk sevginin tutkulu halidir. Eğer aşkın tabanında sevgi yoksa o zaten aşk değil, hoşlanma gibi yüzeysel bir şeydir.

Aşkı kısa bir sürede Yoongi ile yaşayıp görmem ne hoş.

Okuldan geldikten sonra evimize gelmiş ve duşumuzu alıp gezmek için evden çıkmıştık. Hazırlanıp arabaya bindik.

Heyecanla ona döndüm. "Nereye gideceğiz?"

Sırıttı. "Süpriz."

Acayip meraklandım. Gözlerim hem yolda hem de Yoongi'de iken telefona bakma ihtiyacı duymuyordum. Yolun tanıdık olmadığını fark edip arkama yaslanıp kulaklıklarımı taktım ve gözlerimi yumup düşüncelerime daldım.

Dünyanın en güzel hissini düşündüm.

Yanında sevdiğin uyurken uzun yoldasın. Akşamüzeri ve yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyor. şehirlerarası yoldasın, çevren ormanlık tepelerle kaplı. Radyodan her ne çalsa zaten güzel gelir. Bundan daha güzel bir ambians hayal edemiyorum, yaşayamıyorum.

Ya da...

Kendi kurduğun evinde ve düzeninde pijamaları giyip günün yorgunluğunu atarken etrafına baktığında her şeyin kendin olduğunu fark etmek.

Dünyadaki insanları hep kıskanmışımdır. Şimdi ise dünyadan biri olunca böyle tahminler yürütebiliyordum.

Arabanın durması ve kapadığım gözlerimin açılması bir olmuştu. Ona dönüp bir baktım. Bana gülümsemesini sunuyordu. Bulaşıcı gülümsemesiyle bende gülümsedim ve kulaklıklarımı çıkardım. Etrafıma şöyle bir baktığımda masmavi denizin, yemyeşil yerin, pembe bulutların verdiği güzelliği görmüştüm. Denizin dalgası ile çıkan huzur verici sesle sevdiğim adama döndüm. "Vay be...benzini yaktığımıza değdi."

Güldü. "İnelim hadi." Arka koltuktaki fotoğraf kamerasını alıp arabadan inmişti.

Bende peşinden içimdeki heyecanla indim. Hiç kimse yoktu, adeta burası bizim içim kapatılmıştı.

Çardaklar ve yerdeki renk renk çiçekler beni gülümsetmişti. Elini kavrayıp yüzlerimizi yaklaştırdım. "Neden kimse yok burada?"

Burnumun ucuna bir öpücük kondurdu. "Orası bana kalsın."

Kıkırdadım ve birden bacağıma sürtünen beyaz kocaman bir köpek ile sırıtmıştım. Ona eğilip sevmeye başladım. Belliydi, uysal bir köpekti. Yüzümdeki aptal sırıtma devam ederken başımı kaldırıp ona baktım. Kamera ile fotoğramı çekiyordu. Utanıp kızarmıştım. Mızmızlanarak ayaklandım. "Niye habersiz yapıyorsun ya?"

Güldü ve elindeki resmi sallayıp kurumasını bekledi. "Eminim çok güzel çıktın meleğim."

Meleğim...ne güzel bir hitap.

Dudağının kenarına kondurduğum öpücük ile kollarını belime sarıp beni kendine çekti. "Ee beğendin mi bari süprizimi?"

Dudaklarına fısıldadım. "Bayıldım, burada bu fotoğraf kamerası ile çok güzel anılar yaratalım olur mu Yoon? Ama kimse görmesin, bize kalsın."

My Sweet Angel/Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin