KELEBEK ÖMRÜ MUTLULUK 🦋(TAMAMLANDI)

~7~

        Akşamki konuşma çok zor geçmişti özellikle bu işi Kenan ile yapmak daha zordu. İnsan canı kadar sevdiği kişiye çok az ömrünün kaldığını yakında öleceğini söylerken yanında destek alabileceği bir kişi istiyordu. Bu Ada için mümkün olmamıştı işte o zaman daha iyi anlamıştı artık bu dünyada kendisinden başka güvenip sığınacağı kimse yoktu. Daha doğrusu iyice pekişti bildiği ama kulak arkası ettiği gerçekler. Güçlü olma zamanı gelmişti yeterince birilerine sırtını dayamıştı. Üstelik karşısında duyduğu acı gerçeklere inat güçlü bir duruş sergileyen kadının, örnek alınması gereken kadının son günlerinde birde kendisi için endişelenmesini istemiyordu. Hem Helin hanım da görmeliydi güçlü olduğunu bunu görmeye Ada'nın da ihtiyacı vardı.

        Helin hanım durumunu metanetle karşılamış gibi görünse de içinde fırtınalar kopuyordu. Ölüm değildi kadını korkutan ölüm onu çok sevdiği ve özlediği kocasına bir adım daha yaklaştırmış olurdu. Onu kaygılandıran şey Ada'nın geleceğiydi eğer o ölürse Kenan Ada'nın yakasını mümkün değil bırakmazdı. Bir de torununu göremeyeceği için üzülüyordu keşke bir kerecik görseydi o mis gibi cennet kokusunu doyasıya ciğerlerine çekseydi ama  istediği hiçbir zaman gerçekleşmeyecekti. Nasıl da isterdi torununu görmeyi babaanne sözünü ağzından bir kerecik duymayı yaşasaydı o günleri görseydi dünyalar onun olurdu.

        Yıllar sonra konağın duvarlarında çınlasaydı çocuk sesleri ve kahkahaları, yeniden neşeyle  şenlenseydi avluları. Ne yazık ki o da biliyordu böyle bir şey olmayacağını düşüncelerinin ağırlığıyla minik bir damlanın gözünden kaçmasını engelleyemedi. Ağlamak istedi kaybettiği zaman için, yaşayamadıkları için, göremeyeceği güzel günler için. En çok da böyle bir evlat sahibi olduğu ve gelinini ona emanet etmek yerine ondan korumak zorunda kaldığı için. Ada'nın onun varlığı yüzünden burada kaldığını kendisine bir şey olduğunda bir dakika dahi durmayacağını adı gibi biliyordu.

        Helin hanım bu dünyadan göçüp gitse bile kızı yerine koyduğu kadının geleceğini garanti altına almalı elbette torununun da hakkını almasını sağlamalıydı. Kalan günleri sayılı olduğu için elini çabuk tutmalıydı yarın bu konuyla ilgilenmek için dışarı çıkıp avukatlarla görüşecekti. Ada odasına geçerken çok düşünceliydi kolunun kavranması üzerine başını kaldırıp Kenan ile göz göze geldi adamın "Boşuna naz yapıyorsun karıcığım bir süre sonra bana mecbur kalacaksın." demesi üzerine gözlerini gözlerinden çekmedi tükürür gibi ağzından çıktı kelimeler "Çok yanılıyorsun sana mecbur kalmaktansa evlere temizliğe giderim yine de senin gibi bir alçağa boyun eğmem. Dokunma bana!" dedikten sonra kolunu adamdan kurtarıp odasının kapısını suratına çarptı.

        Tırnaklarını çıkarma zamanı gelmişti Sonuçta Kenan bir noktada haklıydı Helin hanım bu dünyadan göçüp gidince yerine Kenan gelecekti o zaman konakta çalışanlar onun emrine uymak zorunda kalacaklardı. Dışarıda adamların "Buyur Kenan ağam bir şeye mi baktın?" diye sorduklarını duydu. O anda göremese de demek ki yakınlardaydılar. İçeriye geçince yatağına oturup az önceki yaşadıklarını düşündü. Bu adam kendini ne sanıyordu Helin hanımın parası var diye yanında kaldığı gibi bir fikre mi kapılmıştı? Kadına duyduğu minnet duygusuydu onu en büyük kabusunu yaşadığı konakta tutan.

         Annesi yerine koyduğu kadın bu dünyadan göçüp gittiği anda burada bir gün bile kalmayacaktı. Düğününde takılan altınları yıllar önce bozdurup bir bankaya yatırmıştı. Helin hanıma danışmış onayını aldıktan sonra harekete geçmişti sonuçta kayınvalidesi ve  kayınbabası birde onların eşi dostu takmıştı altınları kendi ailesinin ve çevresindekilerin bir kuruşluk katkısı yoktu. Bebeği doğana kadar bu parayla idare edecek toparlandıktan hemen sonra çalışmaya başlayacaktı. Önce küçük de olsa bir ev bulmalı ve içini dayayıp döşemeliydi bir bebek için yaşanabilir bir hale getirmeliydi. Mardin ona sadece kötü şeyleri hatırlattığı için burada kalması söz konusu bile değildi. İlk başta belki evde bebeğiyle ilgilenip iş kovalamak zor olsa bile bir yerden başlaması gerekiyordu.