Bölüm On Sekiz

1.9K 69 9
                                    

Hafta sonu gelip çattığında dolabımın önünde oturmuş kıyafetlerime bakıyordum. Oldukça kıyafetim vardı ama nasıl bir şey giymem gerektiğini bilmiyordum. Sonunda yüksek bel mavi bir Jean, üstüne boğazlı siyah kazak giymekte karar kıldım. Kotumu giyindikten sonra kazağı içine yerleştirdim. Giyindikten sonra ince kemerimi de taktım. Sıra saç ve makyaja geldiğinde dün akşam banyo yaptığım için daha fazla kabaran saçlarıma sprey sıktıktan sonra açık bıraktım. Yüzüme hiçbir şey sürmeden önce Hindistan cevizli nemlendiricimi yüzüme boca ettim. O çekene kadar göz makyajımı yapmaya başladım. Altın rengi tonlarında bir far alıp gözlerime sürdüm. İşlem bittiğinde eyelineri alıp ince bir şeklide çektim. İki gözüme de aynı şekli vermeyi bin bir zorlukla tamamladığımda rahat bir nefes verdim. Göz makyajım çok olduğundan dudağıma sadece parlatıcı sürdüm. Makyajım bittiğinde aynadaki halime memnun bir bakış attım. Annem beni gördüğünde beğeni dolu bakışlar attı. Gülümseyerek askılıktaki koyu bej rengindeki kabanımı alıp giydim. Ayakkabılıktaki siyah ayak bileğimin biraz üzerinde olan süvet siyah botlarımı aldım. Kapıyı açtığım zaman zili çalmak üzere olan Atlas'la karşılaştık. Direk göz göze gelince elimdekileri yavaşça yere bıraktım. Baştan aşağı süzmeye başladığında bende onu süzdüm. Siyah kumaş bilek pantolon, hâkî renginde boğazlı tüylü bir kazak ve siyah kabanı vardı. Hayranlıkla iç çektim. Ayakkabılarımı giyindikten sonra anneme döndüm. Gülümseyerek çantamı verdi.

''Zeynep sana emanet Atlas. Çok geç olmadan gelin olur mu? İyi eğlenceler.'' dedi. Atlas gülümseyerek cevap verdiğinde gözleri üstümdeydi.

''Sen merak etme Hale Teyze yanımdan asla ayırmayacağım.'' dedi. Kızararak asansöre ilerlemeye başladım. Atlas da arkamdan bindi. Bana baktığını hissetsem de ona bakamadım çok utanıyordum.

''Zeynep çok güzel olmuşsun.'' dedi Atlas gülümseyerek. Bende gülümsemesine karşılık verdim.

''Sende çok iyi görünüyorsun.'' dedim utanarak bakışlarımı kaçırırken.

Son konuşmamız bu oldu. Yol boyunca da konuşmadık. Gideceğimiz yere geldiğimiz de Atlas gelip kapımı açtı. Elini belime koyup içeriye girdik. Elini koyduğu yere sanki ateş veriyordu. Heyecanımı biraz olsun azaltmak için derin bir nefes verdim. Ama yok olmuyordu. Sınıftakiler bizi görünce ayağa kalktılar. Islık, alkışlar havada uçarken Atlas gülüyor ve bende kafamı yere eğiyordum. Böyle yapacaklarını tahmin ediyordum aslında. Sonunda masaya geçtik. Atlas samimi bir şekilde herkesle tanışmıştı. Garson geldiğinde kahve istedim. Atlas da aynı şekilde isteyince birbirimize baktık. Selin'in elinde ki telefonu indirmesiyle gözlerimi kıstım. Gözlerini kaçırdı.

Kahvelerimiz gelene kadar Atlas erkeklerle konuştu kızlarda ne kadar yakıştığımızı söyledi.

'' Ee Atlas nasıl tanıştınız?'' dedi neşeyle Didem. Bu kızı seviyordum çok tatlıydı. Gerçek sarı saçları omuzların biraz altındaydı. Sarımsı gözlere sahipti. Deli dolu biriydi. Atlas bana döndüğünde gülümsedim. Onun dilinde nasıl söyleyeceğini merak ediyordum.

''Ben aslında Elazığlıyım. O gün ilk defa İstanbul'a gelmiştim. Annemler Zeynep'in anne ve babasından bahsediyorlardı sürekli. Merak etmiştim doğrusu. Sonra taşımacılara yardım ederken asansör yanlışlıkla üçüncü katta Zeyneplerin katında durdu. Bir baktım ki bizim kolilerin yanında kendi kendine konuşuyor ama bunun farkında değil gibiydi. Benim geldiğimi fark etti. Daha ilk saniyeden beni benden alan kahvelerini bana çevirdi.'' dedi gülümseyerek bana döndüğünde. Her ne kadar bizimkilere anlatsa da 'acaba' diye geçirmeden edemedim. Utansam da güzel yüzüne bakmaya devam ettim.

''Sonra kapılarının önünde bizim kolileri koymuşlar almak için eğildiğimde bir baktım ayak izi. Tekme atmış belli fark edince döndü dedi ki 'İtmeye çalışınca oldu kusura bakma' ama burnu havada söylüyor bunları. Özür diledim hata bizdeydi sonuçta. Ertesi gün ayağı kırılmış bir şekilde hastaneye geldi. Annesi Hale Teyze Zeynep'i azarlamaya başlayınca biraz laf attım. O günlerden sonra hep yanında buldum kendimi.'' dedi özetle anlatarak. Masadakiler kahkaha atsa da gözlerimiz ayrılmadı.

GÖNÜLÇALAN - RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin