Bölüm On

2.3K 104 5
                                    

    Atlas'la birlikte kendimizi boğamadan kalkıp gitmişlerdi. Aslında yalan söylememek gerekirse atışmada ne kadar sinirlendirse de beni çok eğlendirmişti.

Sabah okula tek başıma gittim. Kızlar çoktan sınıfa geçtiklerinde bende yanlarına geçtim. Selen test kitaplarının içine gömülmeyi hedeflerken Selin camın köşesinde Semih'le gülerek konuşuyordu.

Sınıfta olan iç beş kişiye günaydın deyip yerime geçtim. İlk iki dersimiz boştu ve bu yüzden hepimiz neşeliydik. Selen'in yanına gelince kalemle topuz yaptığı saçından kalemi çektim. Küfrederek kafasını kaldırınca gülerek yanağını öptüm. Tiksintiyle yanağını sildiğinde gülüp Selin'in yanına gittim. Zıplayarak

Pencerenin kenarına oturdum. Boyum kiloma gayet uygundu. 1.70'lik boyum vardı bir zahmet uysundu.

'' Naber Selinovski?'' dedim telefonu tuttuğu kulağına bağırarak. Semih bağırarak küfür ettiğinde kahkaha attım.

Selin kafama vurduğunda gözlerimi kısarak üzerine atladım. Bir yandan düşmemek için beni tutarken bir yandan da çığlık atıyordu.

Selen sıraların üzerinden zıplayarak yanımıza geldi. Gülerek saçlarını acıtmadan çekerken Selen Selin'i çekti.

Elinde ki telefonu aldığımda halen bağıran Semih' e ''Ne haber lan küçük enişte.'' dedim kıkırdayarak. Semih'e bu ismi bir dizide adı küçük enişte olan birine benzettiğimiz için söylüyorduk ve o da çıldırıyordu.

''Lan Zeyno telefonu sarışınıma ver asabımı bozma ha gülüm?''

''Senin o sarışının saçları boya boya.'' Dedim Selin'in gözlerinin içine bakarak. Selin ve Selen'in en nefret ettiği şey saçlarına çakma sarı denilmesindi. Doğal sarışınlardı ve ülkemizde çok az gerçek sarışın olduğu için kimse inanmıyordu.

Selin bağırarak ''Ne çakması be vallahi seni yolarım.'' dedi

Semih gülerek ''Kızdırma benim sarışınımı.'' dedi.

Kıskançlıkla çemkirdim ''Başlarım senin sarışınına küçük enişte.'' dedim. Selen ve Selin gülerken Semih son kez kükreyince kıkırdayarak telefonu Seline verdim.

O beni tehdit ederek telefonu alırken tekrar zıplayıp pencere kenarına oturup bahçeye baktım. Aşağıda bankta oturan Atakan'la göz göze gelince hemen gözlerimi kaçırdım. Acaba dün ne olmuştu? Eh babası okul müdürüydü. Tabi ki suçu ört pas edilecekti. Sıkıntıyla kafamı salladım. Selin sonunda telefon konuşmasını bitirip beni sıraya çekiştirirken anlamayan gözlerle ona baktım.

Selin ''Anlat bakalım Ninja dün akşam neler oldu?'' dedi mavi gözlerini kocaman açıp merakla bana baktığında.

Gülüp gözlerini kapatınca ellerimi itip yüzüme baktığında kaçamayacağımı anladım.

''Dediğiniz gibi inceledim işte. Hem incelerken az kalsın yakalanıyordum.'' Deyip koluna vurdum ikisinin de. İkisi de mızırdarken takmadım

'' İşte sonra çay filan içerken mutfakta ayağımın nasıl olduğunu sordu. Sonra Ceren teyze geldi Atlas benimle ilgilendiğini söylemiş.'' Dediğimde Selinden 'ayyy', Selenden 'yuh' diye bir nida aldım. Takmadan devam ettim.

'' İşte sonra Ceren teyze gitti. Atlas elini ensesine götürdü dedi ki 'Annen erkenden çıkınca bizden haber verememiş sonra annemde sorunca ben de söyledim.' dedi.

Sonra Çağatay geldi konu bir anda Fenerbahçe-Galatasaray'a geldi.'' dedim sinirli bir şekilde. Selen ve Selin korkuyla bana baktığında devam ettim.

'' Fenerbahçe'yi bu sene sahaya gömeceğiz dedi. Kan beynime sıçradı. Çağatay hemen Atlas'a benim koyu Fenerbahçeli olduğumu söyledi. Dalgaya aldı. Sonra şikeci dedi bana. Üstüne atlamamak için zor tuttum kendimi. Bende ona 'Şikenin ne olduğunu bana siz öğrettiniz' dedim. Atlas bayağı sinirlendi filan. Laf dalaşına girecekken gittiler.'' dedim.

GÖNÜLÇALAN - RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin