Bölüm Kırk

813 29 1
                                    

Kırk bölüm!!!!!!!! Vay be dile kolay kırk bölümü paylaştık sizle. AAA Bu yanağımdaki ıslaklıkta ne?

Atlas Okyanusunun su damlalarıymış.

Hadi okuyun bakalım.

-----

Atlastan...

Haluk Amcanın beni yanına çağırmasıyla gerilsem de belli etmemeye çalışarak Zeynep'e baktım. Korku dolu kahveleri bize bakıyordu rahatlaması için göz kırptıktan sonra Haluk Amcanın yanında ilerlemeye başladım. Bizimkilerin yanından epey uzaklaştıktan sonra durduk. Haluk Amca derin bir nefes aldığın da omuzlarımı dikleştirdim.

''Kaç yaşındasın?''

Anlamayarak kaşlarımı çatsam da ''23'' dedim.

''Seni tam yirmi senedir tanıyorum Atlas. Bir gün yanlış hareketini ya da sözünü duymadım. Zeynep benim ilk göz ağrım, ilk kızım onu ben kendimden bile sakınıyorum bazen. Anneleriniz sizin aranızı yapmaya çalıştığın da elimde olmadan çok sinirlendim çünkü Zeynep hala daha benim gözümde ilk elime aldığım zaman ki gibi. Onlara gerek kalmadan sizin birlikte olduğunuzu görmek bir baba olarak beni sinirlendirmişti. Size karşı çıkamam o kadar kaba biri değilim.'' dedi sakince.

Elimi enseme götürüp ovdum. Bu konuları konuşmak beni aşırı derece germiş ve utandırmıştı.

''Sen benim ikinci oğlumdun şimdide öylesin bunları daha önce kimseyle konuşmadım çünkü ben okulda Zeynep'e erkek sineği yaklaştırmazdım ve o da isteyen biri değildi. Bu zamana kadar Zeynep bana kimseden laf söz getirtmedi. Sizi bir arada görmek beni sinirlendirse de karışmayacağım artık. Ama Zeynep'in gözünden akan bir damla yaş-'' sözünü tamamlamasına izin vermeden kendimden emin bir şekilde konuştum.

''Zeynep'i asla ama asla üzmeyeceğim yüzünde ki gülümsenin sahibi olacağıma söz veriyorum.'' dedim.

Haluk Amca memnun olmasa da kafasını salladı. Birkaç saniye gözlerime baktıktan sonra sarıldı. Sonunda rahat bir nefes verip bende sarıldım. Kaç senelik baba gibi saydığım adamın bana kötü kötü bakması beni üzüyordu ama şimdi bir sorun yoktu. Konuşmuş ve halletmiştik sonunda. Gözlerim Zeynep'e kaydığın da gülümseyerek bizi izlediğini gördüm bende aynı şekilde gülümsediğim de Haluk Amca benden ayrıldı. Hızla yüzümde ki âşık gülümsemeyi sildim.

''Sana güveniyorum Atlas güvenimi sakın kırma. Zor güvenirsin ama çabuk güvenin kırılır bunu unutma.'' dedi.

Kafamı sallayarak onayladıktan sonra Zeynep'in yanına gidip saçlarını öptü. Uçak anonsu yapılmaya başladı aileler aceleyle yerlerinden kalktıklarında güzelimin yanına gidip bavula söylenmesini dinledim.

''Hayır, yani ben sana ağır bir şey de koymadım sen niye içinde ceset varmış gibi ağırsın ki? Ben bavul olsam içime kıyafet koysalar senin gibi sahibimi yolda bırakmam. Sen ne iğrenç ne pislik bir bavulsun ya!'' dedi sinirle. Güldüm ilk tanıştığımız zamanda bizim kolilere laflar saydırıyordu. Elindeki bavulu aldıktan sonra gözlerine baktım nefesini tutmuş hayranı olduğum kahveleriyle bana bakıyordu. Birbirimize gülümseyerek bakarken Selin bağırarak isimlerimizi söyledi. Zorlukla gözlerimi ondan ayırdım derin bir nefes aldıktan sonra bavulları çekerek ilerlemeye başladık.

Aniden bana döndü sinirle ''Sormayayım sormayayım diyorum ama dayanamadım babamla ne konuştunuz?'' dedi.

Gülerek kolumu omuzuna attım ''Bu kadar dayanmam bile mucize.''

Somurtarak önüne döndü tatlılığı karşısında yutkundum. Koca yanaklı, kiraz dudaklı ve parlak benim için dünyanın en güzel gözlü bir sevgiliye sahip olmak gerçekten de zordu. Sonunda uçağa binip eşyalarımızı yerleştirmeye başladık Zeynep cam kenarına geçmek istediğinde izin verdim. Pilot ve hostesler bir şeyler vızıldarken gözlerimi kapattım. Bu aralar çok uykum geliyordu boş durduğum için kendimi bildim bileli doktor olmak istiyordum o kadar azim göstermiştim ki şu an İstanbul da saygın bir hastanede görev yapıyordum. İlk başta İstanbul çıktığında sevinmemiştim çünkü kalabalık yerleri asla sevmezdim ama bana aşkı İstanbul da söyleselerdi koşarak gelirdim. Omuzuma değen şeyle irkilerek gözlerimi açtım Zeynep'in kafası omuzuma düşmüştü. Rahat etmesi için düzgün bir pozisyon aldım kaşlarımı çatarak yüzünü okşamaya başladım. Benimle uyandıktan sonra kâbus gördüğünü söylemişti onu çok derinden etkilemiş olmalıydı arabada bana cevap vermemişti ama gözlerinin ve küçük burnunun kırmızı olması ağladığını gösteriyordu. Zeynep'le olan ilk kavgamız ikimizi de sarsmıştı o gün o Selim denen dümbeleğin hareketleri sabrımı taşırmıştı. Öfkem beynimi ele geçirmişti ve ben ne dediğimi bilmiyordum evden sinirle çıktıktan sonra dediklerimi ancak farkına varabilmiştim. Saniyesinde tekrar gitmeyi düşünmüştüm ama bana attığı tokat ve gözleri dolu bir şekilde 'yazıklar olsun' demesi gözlerimin önünden gitmiyordu.

GÖNÜLÇALAN - RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin