Bölüm Otuz İki

1.2K 45 0
                                    


Atlas'ın Selim abiye kafa atmasıyla çığlık atarak yanlarına koşmuştum. Selim abi arkasındaki makyaj masama çarptı. Makyajlarımın bir kısmı yere düşüp kırılırken hepsini onlara aldırmayı sonraya erteledim. Koşup Selim abinin kolunu tuttum. Selim abi eliyle burnunu tutarken Atlas nefes nefese bize bakıyordu. Kıskançlık oyunun böyle biteceğini tahmin etseydim asla bu işe kalkışmazdım. Sinirle Atlas'a döndüm. ''Ne yapıyorsun sen?'' dedim öfkeyle.

Elleriyle göğsüne vurdu. ''Ne mi yapıyorum? Kabahatli ben mi oldum şimdi. Sabahtan beri sabrediyorum sana yakınlaşmalarını ama benimde bir kotam var. Maalesef Zeynep Hanım iki erkeğin sizin için kavga etmesi hoşunuza gitti ama bende-'' daha fazla duramadan öfkeyle kalkıp sağ yanağına tokat attım. Kafası yana düşerken gözlerini kapattı.

Çenemin titremesini umursamadan ''Yazıklar olsun.'' dedim. Sinirle dişlerini sıkıp odadan çıktı. Dış kapının kırılacak gibi çarpmasıyla irkilmedim bile. Ne olmuştu birdenbire hiçbir şey anlamamıştım. Ama bildiğim tek şey vardı ki o laflardan sonra olurumuz yoktu. O lafları ömrüm boyunca unutmayacaktım. Sevgili olduğumuz günden üçüncü ayımıza girmek üzereydik bir hafta sonra. Tanışalı tam beş ay olmuştu bu süre zarfında beni hiç mi tanıyamamıştı. Selim abi yaslandığı makyaj masamdan ayrılıp yanıma geldi.

''Kim bu çocuk Zeynep?'' dedi sinirle.

Aha.

''Üst katımızdaki komşu''

Kaşlarını kaldırdı ''Sadece komşu mu?'' dedi tehdit edercesine.

Korkuyla yutkunurken ''Hı hı'' diye mırıldandım.

''Bence tek komşu değil. Suratımı dağıttı.'' Dedi sinirle.

Dudağımı ısırdım ''Kusura bakma abi'' diye söylendim mahcupça.

''Söyle bakalım benim bu suratım neden bu halde?''

Gözlerimi odada gezdirirken daha fazla kaçacağım yerim kalmamıştı. ''Kıskandı galiba.'' Diye mırıldandım.

''Neden?''

''Sevgilim işte'' diye parladım.

Kaşlarını kaldırıp yüzüme baktığında derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım. Her şey üst üstüne geliyordu anasını satayım. Yeter diye bağıracaktım şimdi.

''Sen sevgili mi yaptın lan?'' diye sesini yükselttiğinde sanki az önce kendimi yırtan ben değilmişim gibi yerime sindim.

''Neyse sonra senin ifadeni alacağım ama sakın unutacağımı zannetme.'' Uysal bir şekilde kafamı salladığım da elini omzuma koydu. Ne zaman akmaya başladığını fark etmediğim gözyaşlarımı sildim.

'Hadi içeri gidelim annemler daha fazla şüphelenmesin.'' Beni onayladıktan sonra odadan çıktık. Annemler anlamayarak bize baksa da açıklama yapacak halde değildim. Selen ve Selin bana baktıklarında babamın çalışma odasın işaret ettim. Benim odam ve mutfak şu an için tehlikeliydi oraya gittiğimizde hem annemler arkamızdan gelecekti hem de daha yarım saat önce orada Atlasla çok mutlu bir şekildeydik. Bir saate yakın annemlerin yanında oturduk. Sanki biri ruhumu almış ve ben öylece etrafı izliyormuşum gibi hissediyordum. Atlas sanki giderken ruhumu da almış gibiydi. Böyle şeyler bana çok saçma gelirdi ama hayatıma Atlas dahil olunca bütün dengemi her şeyimi altüst etmişti. Ceren Teyze ve Kürşad Amca sorun olduğunu anladıkları için daha fazla durmadan gitmişlerdi. Odayı toplarken annem yanıma geldi. ''Zeynep ne oldu size?'' dedi endişeyle.

Bir şey çaktırmamaya çalışarak gülümsedim. ''Bir şey olmadı annem sen merak etme. Hadi sen git yat biz burayı toplarız.'' dedim. İnanmasa da gözlerime bir süre bakıp gitti. Selen ve Selin burada kalmak için tutturunca Selim abi ve Aslı Teyze eve gitmişlerdi. Beraber ortalığı topladıktan sonra kendimize kahve yaptık. Dolaptan bolca çikolata aldıktan sonra balkona geçtik. Koltuklara otururken Selen bir sigara uzattı. Kafamı hayır anlamında salladım. Bir iki kere içmişliğim vardı ama bağımlısı olmamak için bırakmıştım.

GÖNÜLÇALAN - RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin