Bölüm Kırk İki - Birinci Kitap Finali

981 24 0
                                    



ağlamaktan gözlerinmin şiştiğine inanmayan var mı? valla öyle hönküre hönküre ağladım ki tavşanım rıfkı iki saat yanıma yaklaşamadı korkudan. Bu nasıl son ya???? Kim bu kitabın yazarı? 

EĞER HAZIRSANIZ BÖLÜMÜ OKUMAYA İKİ ŞEY SÖYLİCEM DİNLEYİN. İkinci kjitap için biraz zamanımız var biliyorsunuz ki şu an üç kurgu daha yazıyorum bu kitap ile birlikte dört oluyor. Yazdığım iki kurgu çok detaylı ve aynı zamanda uzun soluklu bir kitap. Zihin yorgunluğum çok fazla oluyor bu yüzden anlayışınızı rica edicem. Gönülçalan 2. Kitap, Ördü Kader Ağlarını düzenlemeri ve diğer kitapların yazımı beni çok yoruyor açıklayayım dedim.  Birde ben Zeynep ve Atlas için model hiç bulamıyorum okurken siz okurken gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz?

benimle de paylaşın. 

hadi öptümmmmm.

---------

2 hafta sonra...

Tatilimiz çok çabuk geçmişti o kadar dolu ve güzel geçirmiştik ki hiç bitmesin istemiştim. Atlas'ın beni o halimle yakalamasından sonra konu bir daha açılmamıştı. Kızlarla içerken Selen Gökhan hakkında bir şey söylemişti. Gökhan'ın onu etkilediğinden çok tatlı olduğuna kadar bayağı itiraflar yapmıştı. Sabahın da ise olanları anlattığım da hepsi kendisine bolca kızmıştı. İki hafta o kadar hızlı geçmişti ki hiçbir şey anlamamıştım. Tatildeyken bolca güneş toplamıştık. Şükür ki bir hafta içerisinde ne Atlas'ın kıskanacağı bir durum olmuştu ne de benim. Arada sırada Semih ve Selin tartışmışlardı ama hemen barışmışlardı. Selen ve Gökhan ise bayağı bir yakınlaşmışlardı. Beraber kitap ve filmler hakkında konuşuyorlardı. Annem ve Ceren Teyze şezlong da uyuya kalınca bayağı bir yanmışlardı onlara yoğurt sürerken kızlarla bayağı bize dalga malzemesi olmuşlardı. Tatilimizi çok şükür kazasız belasız halletmiştik. Tatil işi Atlas'a gerçekten de çok yaramıştı her şey sorunsuz ilerliyordu ve bir şey olmasından deli gibi korkuyordum.

Birkaç gündür kabuslarla uyanıyordum. Her kâbusum da aynıydı. Etraf karanlıktı ve ben Atlas'ı arıyordum. Ne kadar düşünmemeye çalışsam da aklımdan çıkmıyordu. Atlas bu durumda bayağı endişelendiği için ona kabusumu anlatmıştım. Bir rüya olduğunu ve takmamamı söylemişti. Tatilden geldikten sonra Atlas direk hastanede işe başlamıştı ama eskisi kadar ki yoğunlukta çalışmıyordu. Ceren Teyze artık Atlastan şikâyet etmiyordu ve bana her gün teşekkür ediyordu. Şimdi de ise annemin gitgide büyüyen karnı sayesinde ve iş yapamadığı için yapsa da vicdanım el vermediği için yerleri siliyordum. Kenarda gördüğüm tozu halının altına attığım da annemin keskin gözleri hemen yakalamıştı.

''Düzgün yap!'' dedi ciddi bir şekilde. Gören de evi sildiğimi değil Topkapı sarayını sildiğimi zannedecekti.

''Kalsın işte halının altın da kim görece?'' dedim umursamazca.

Annem direk söylenmeye başladı ''Ah aynı babası kılıklı. Temizlik konusunda neden bana çekmedin bilmem ki?''

Zaten bütün kötü huylarımı babamdan, iyi huylarımı da annemden almışım. Yani annem öyle söylüyor.

Kesin öyle anne.

Sonunda bütün işler bittiğin de benim de pilim bitmek üzereydi. Kendimi yatağa attığım da Çağatay bana döndü. Bugün tatil günüydü ve tabi ki bana bulaşmadan duramıyordu.

''Sen ne zaman evleneceksin lan?'' deyip yatakta iyice gerildi.

''Sana ne be?'' diye çirkefleştim.

''Hemen çirkefleş neden? Çünkü verecek cevabın yok. Çünkü evde kaldın.'' dedi alayla. Onu takmadan telefonuma ilgilenmeye devam ettim.

''Benim olmayan tansiyonumu zıplatma çocuk!''

GÖNÜLÇALAN - RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin