Hande ;
Bugün benim için oldukça yorucu bir gün olmuştu. Belediye başkanını kalbinden bıçaklamışlardı. İçimde biraz da sinir duyguları hakimdi. Bunu yapan insanlardan tiksiniyordum.
Uzun ve yorucu süren Otopsiden çıktıktan sonra odama girdim.Ayaklarım artık bedenimden bağımsız ilerliyordu. Yavaş yavaş yürüyerek masamın yanına ulaşmıştım.
Sanırım biraz dinlensem iyi olacaktı. Kendime bir kahve söyledikten sonra gelmesini bekledim. Kahvem geldikten sonra yudumlamaya başladım. Bana iyi gelen şeylerden biri kahve idi. Ne zaman kendimi yorgun hissetsem,hemen bir fincan kahve içerdim.
Bu kısa süren huzurumu kapımın sesi bölmüştü. Sesimi ciddi tutmaya çalışarak"gir " dedim.
İçeriye gelen Kübra ile yüzümün düşmesi bir olmuştu. Elindeki dosya ile önümdeki koltuğun yanına yönelmeye başladı . Sanki birazdan söyleyecekleri, sinirlerimi bozacak gibi duruyordu. Biraz tatlı durmaya çalışarak ,konuşmaya başladı.
"Oturabilirmiyim Başsavcım?"
Kübra göreve başlayalı tam bir ay olmuştu. İlk başlarda her ne kadar sıcak ve samimi bulsamda, öyle birisi değildi. Sanki içinde bir çıkar vardı.Bu hali çok yapmacık ve itici geliyordu. Onun bu hali her ne kadar sinirlerimi bozsada belli etmemeye çalışıyordum. Boğazımı temizleyerek söze girdim.
"Tabi oturabilirsin"
Gözleri ile odamı baştan aşağıya süzüyordu. İçimden bir ses ne bakıyorsun demek istesede yapamamıştım. Her zamanki tavrımı koruyordum. Bu rahatlığı nerden geliyordu? Kahvemden bir yudum daha aldım. Bekliyordum ama ağzından tek kelime çıkmıyordu.
Daha fazla dayanamayıp buraya neden geldiğini sordum.
"Kübra konuşmak için izin mi istiyorsun? Artık söze mi girsen?" oldukça duygusuz çıkmıştı sesim. Ne kızgındım ne de mutlu.
Her zaman , herkese iyi davranan bir insandım. Oldukça samimi duygular sergiliyordum. Karşımdaki kişiyi hiçbir zaman kırmak istemiyordum. Fakat Kübra'nın bu halleri bende , farklı bir algı yaratıyordu. Hani sevmediğiniz bir insan sürekli burnunuzdan biter ya. Şu an o duyguları yaşıyordum.
"Şey başsavcım nasıl diyeceğim bilemiyorum"
Dudaklarımı nemlendirerek konuşmaya başladım.
"Lafı dolandırmadan söyleyeyim lütfen bir an önce, işim var da benim."
Yerinde bir kaç kez haraket ediyordu. Elleri ile tırnaklarıyla oynuyordu. Suçluluk duyuyor gibi bir ifadesi vardı. Hafif bir şekilde öksürerek söze girdi.
"Başsavcım dilekçeyi vermek istediğinize emin misiz? Adamlar şakaya gelmez başınıza bela olur. Benden söylemesi."
Nihayet söyleyebilmişti. Bir de benden söylemesi diyordu. Bana tıpkı bir çocukmuşum gibi muamele ediyordu. Bu tavrı tüm neşemi sömürmüştü.
En ufak davada bile korkuyordu. Nasıl buraya kadar geldi anlam veremiyordum. Bu kızda bir haller vardı. Sen onlardan korkmayacaksın onlar senden korkacaklar ama o kızda beyin ne gezer. Adamlar rahatça insan öldürsünler. Ben başıma bela gelecek diye susayım. Oh ne âla memleket. Asıl onlar benden korksun.
"Kübra benim vatanımda rahatça adam öldürsünler .Ben korkudan dilekçe yazmayayım öyle mi? peki bir ödlek gibi soruşturma açmayayım. Sonuçta ben bir korkağım öyle değil mi"
Ben yüzünü gördüğüm hiç kimseden korkmam. mesleğimi tüm zorluklarıma rağmen seviyorum. Helede suçlu olan bir kişi. Kübra artık haddini bilmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nişan Al
ActionBelki de sonunuzun olduğunu düşündüğünüz her şey bir başlangıçtır... Kapak Tasarımı@-mahbub