Sabahtan beri 'On' dinleyip yazmaya çalıştığım bölüm buydu evet🤦🏻♀️
Hadi bakalım başlayalım😊 buraya başladığınız tarihi alayım🙋♀️
꧁꧂
Yıl 1794 - Busan
Güneşin tepede olduğu vakitler köye giren gücü hisseden köy sakinleri evinden çıkmış, bunca zamandır böylesine bir gücü hissetmedikleri gücün kimden geldiğini görmek adına sokağa dökülmüştü. Yaptıkları kutlama nedeniyle birçok kişi dışarıdaydı ama aralarında evinde kalanlar da vardı.
Herkes birbiri arasında konuşuyor giderek yaklaşan enerjinin sahibini görmek adına önündeki bedenleri ittirip ön sıralara geçmek istiyordu. Bu nadir hissettikleri bir güçtü. Sıradan insan olmalarına rağmen onlara da gücün bildirilmesi demek gelen kişinin gerçekten doğaüstü bir güce sahip olması demekti.
Tüm asilliğiyle köye giren Lim He ran toplanmış olan kalabalıkta gözlerini gezdirirken tüm bakışların üzerinde olması kaşlarının çatılıp alnının kırışmasına neden olmuştu.
"Bu bir duyurudur! Yılları devirip adını tarihe en uzun yaşayan ve birçok savaşta galip gelen vampir olarak yazdıran Lim He ran köyümüze gelmiş bulunmaktadır! Ona saygınızı gösterin!"
Kalabalığın içinde bağıran adam gözüne çarptığında derin bir nefes alıp vermişti. Reklamının yapılmasına her zaman karşıydı. Gerçekten fazla güçlüydü, çok zorları başararak buralara kadar gelmişti ama yine de kendisi hakkında yapılan reklamlara her zaman karşıydı.
Başını önüne eğmiş halkım arasında ilerlerken on yaşlarındaki erkek çocuğun önüne geçmesiyle adımlarını yavaşlatıp ardından durmuştu. İri gözleriyle He ran'ı süzerken heyecanlı olduğunu alıp verdiği hızlı nefeslerinden belli ettiriyordu.
"Neden geldin bu köye?"
Çocuğun sesini duyan köy halkı başlarını kaldırıp fazlaca cesaret gösterip, He ran'ın karşısına çıkan çocuğa bakmış, meraklı gözlerle ikisini izlemeye başlamışlardı.
He ran'ın ciddi duran yüz ifadesi köylüyü korkutuyordu. Anlatılan onca hikâyeyi biliyorlardı çünkü. He ran'ın elinden geçen ölü sayısı çoktu. Çocuğun yersiz cesaretinin onu kızdıracağını düşünüyorlardı.
"Beni istemiyor gibisin küçük?"
Tek kaşını kaldırarak kimsenin gösteremediği cesareti gösterip karşısına dikilen küçük bedene hayretle bakıyordu. İçten içe hoşuna da gitmişti bu. Cesaretli olması güzel bir şeydi. Üstelik daha on yaşında serçe parmağı kadar gücü olmayan bir çocuktu..
"Evet, ben bir katili köyümde istemiyorum!"
Köylülerden biri çocuğu almak üzere ikiliye doğru ilerlediğinde He ran bakışlarını kaldırıp gelen adama karşı elini dur dermişçesine kaldırıp durmasını sağlamıştı.
"Henüz beni anlayabilecek bir konumda değilsin küçük"
"Ben gayet iyi anlıyorum bir kere! Bana küçük deyip durma yeterince büyüğüm!"
He ran karşısındaki minik bedene karşı samimice yandan bir gülüş sergilemişti. Yaşına aldanmamak gerekiyormuş meğer. Cesareti ve zekâsı fazlaca büyük olmalıydı.
"Misafirim olmaya ne dersin? Beni daha iyi tanıyabilirsin"
Küçük olan bakışlarını yerde gezdirip minik elini kaldırarak işaret parmağını dudağına bastırıp düşünür imajı vermişti. He ran bu çocuğu her ne olursa olsun burada bırakmayacaktı. Daha şimdiden gelecekte çok zeki biri olabileceğini gözlerinden anlayabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021