Hayatımda kaoslar olurken, yazmamı bekleyen diğer iki hikaye ve dinlemem gereken onca ders varken ben buradayım... İlginç bir insanım gerçekten ısdkjfnujd Calum'ın anlattığı bölümler Thin White Lies'tan sözler olacak, Cynthia da bölüme bağlı değişir. Her zaman bir bölüm geçmiş bir bölüm şimdiki zaman gitmeyi düşünmüyorum, duruma göre artık.
İyi okumalar!
*
Cynthia | 2017
"Evet, baylar ve bayanlar. Şimdi programın en sevdiğim kısmına geldik." Ellen yüzünde muzip bir gülümsemeyle böyle dediğinde şüpheyle kaşlarımı kaldırırken aynı zamanda gülümsüyordum. Programın başından beri her an yanımdaki kutudan biri çıkıp beni şakalayacak diye gerilerek oturuyordum ancak bunu haber verecek değildi, bu yüzden meraklı bakışlarımı ona yönelttim.
"Şu anda kimseyle çıkmıyorsun değil mi?" Bunun nereye gideceğini çok iyi biliyordum, yıllardır işim yokmuşçasına Ellen izleyen bir insandım sonuçta. Şimdi yalnızca birkaç şarkı sonrasında burada oturacak başarıyı yakalamış olmam kendimle gurur duymamı sağlıyordu. Oyalanmadan ona cevap vermek için kafamı iki yana sallarken gözümün önüne gelen kıvırcık saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırmıştım.
"Uzun süredir yalnızım." Bu normaldi, sonuçta daha yirmi bir yaşındaydım ve çevremde yaşamak istediğim ilişkiyi bana sağlayabilecek hiç kimse yoktu. Boş, öylesine bir ilişki istemiyordum. Gerçekten sevildiğimi hissetmek, gerçekten sevmek ve karşımdaki kişiyle her türlü konudan konuşabilmek istiyordum. Böyle bir ilişkiye en yakın şeyi on sekiz yaşındayken Conor ile yaşamıştım. Ben müzik yapmak istiyordum ve o da beni tüm kalbiyle destekliyordu, aynı zamanda birlikteyken çok eğleniyorduk. O yaşta olabilecek en güzel ilişkiydi ancak bir yılın sonunda arkadaşlığımızın daha iyi olduğuna karar vermiştik. Sonrasında bir süre pek görüşemesek ve hiçbir zaman eskisi kadar yakın olamasak da birlikte başladığımız müzik kariyerime ondan başka bir gitaristle devam etmek de istememiştim.
Düşüncelerimi "O zaman sana birini bulmalıyız." diyen Ellen dağıtmıştı. Ekranda "Kimi Tercih Ederdin?" yazısının belirmesiyle seyirciler alkışlamaya başlarken bense gülerek ellerimi bacağımın üzerinde birleştirdim. Bu oyunun sonunda neler olduğunu hep merak ederdim, acaba kimi seçersem onunla gerçekten iletişim kurup bu oyun hakkında dalga geçebilecek miydim, yoksa havada kalıp gidecek miydi?
"Cynthia Rosa Flores... Bizden saklayamadığın geçmişinle buna sen neden oldun." Ellen'ın söylediği şeyle başıma gelecekleri bilmemin simgesi olan kahkahamı durduramadım. Yanlışlıkla ünlü olduğumdan beri özenle sakladığım, günlük gibi kullandığım twitter hesabım birkaç gün önce bulunmuştu ve şimdi bunun üzerinden darbeyi vuracaklardı. Neyse ki kendimle dalga geçmesini bilen bir insandım, benim için çok da sorun olmazdı. Aynı zamanda ağır fanlıklar yapan bir insan da olmadığım için utanç duyacağım pek tweet yoktu. Bu düşüncelerim üzerine Ellen'ın tavırlarına onunla aynı şekilde karşılık verirsem daha çok eğleneceğimi fark ederek yerimde doğruldum.
"Madem bu oyun senin çöpçatanlık yapman için, neden evli insanları da gösteriyorsunuz?" Sorum üzerine Ellen omuz silkerek oldukça ciddi bir şekilde bana baktı.
"Biz burada kaos istiyoruz. Kimi seçtiysen eşiyle kavga etmek senin sorunun."
Seyirciler güldüğünde ben de dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım. İnsanlar mimiklerimi seviyordu, bir nevi videolardaki tavırlarımla ünlü olmuştum zaten. Oyun Zac Efron'a karşı Hailee Steinfeld'ı seçmemle başlamıştı, Ellen'ın şaşkınlığı karşısına Ed gelene kadar Hailee'yi tercih etmemle baya büyümüştü. Yakın arkadaşıma karşı Ed Sheeran'i seçerken büyük hayranı olduğumu yaklaşık yüz defa falan söylemiştim, Ed ile tanışmak istiyordum. Umarım bunu izleyip bu dileğimi gerçekleştirirdi.
"Ed mi Harry Sty-"
"Aman Tanrım, oyunu burada bitir. Karşısına kimi koyarsan koy Harry." Ed'e olan hayranlığım hakkında konuşmamdan hemen sonra hızla böyle söylediğimde seyirciler gülerken Ellen da gözlerinde eğlenmesinin verdiği parıltılarla, tweetlerimden bildiği halde "Sakin ol, Cynthia. Çılgın bir One Direction hayranı mısın yoksa?" diye sormayı tercih etmişti.
Rahatça omuz silkerken "Sen değil misin?" dediğimde gülünce herkesin hayatında bir kere mutlaka One Direction bataklığına düştüğüne emin olmuştuk. Ellen bu harika tespitimizden sonra "Yine de format gereği devam etmeliyiz." dediğinde başımı salladım. İstediği kadar uzatabilirdi. Kararsız bir insan değildim, bu yüzden hızlı cevaplar veriyordum.
"Harry mi Liam Payne mi?" diye sormasıyla dehşetle yerimde doğruldum. Karşısına kimi koyarsan koy derken bunu yapacağını kestirememiştim.
"Bana bunu yapamazsın."
"Yaptım bile."
"Cevap vermiyorum." İnsanlar bu atışmamızdan eğleniyordu, şüphesiz biz de eğleniyorduk. Ancak Ellen daha fazla uzatmamak adına "Pekala, beni yordun. Hiç sormamışım var say." diyerek ellerini teslim olurcasına kaldırmıştı. Zaferle gülümseyerek devamını bekledim; Leonardo Dicaprio'ya, Prens Harry'e ve Daniel Radcliffe'a karşı da hızla Harry cevaplarını vermemden sonra oyun biter sanıyordum ancak bir soru daha çıkmıştı.
"Harry mi Calum Hood mu?"
Art arda hiç şüphesiz Harry dedikten sonra duraksamam Ellen'ın yüzüne manalı bir gülümseme yerleşmesini sağlamıştı. Sessizleşmiş seyirciler kendi aralarında yine ergence uğultular çıkarmaya başladığında Ellen'in onlara bunun için para ödediğine emin oldum, başka kimse bu kadar basit şeylere böylesine heyecanlanmazdı.
"Çok acımasızsın." diye sızlandım karşımdaki iki fotoğrafa bakarken. Şu ana kadar Harry dememin sebebi onu kendime idol olarak görmemdi. İşini hissederek yapmasını, şarkılarının ritmi kadar güzel anlamlarını ve sahneye hakimiyetini seviyordum. Ancak erkek arkadaş seçiyorsam tercih edeceğim kişi olmayabilirdi. Karşısına kimi koyarsa koysun Harry'i seçeceğimi söylemiştim, ki şu ana kadar bunun arkasındaydım ancak buradan bakınca Calum'ın güneşe karşı gözlerini kapatmış olarak yaptığı selfie çok iyi görünüyordu. Aynı zamanda onu takip ettiğim ve bilmemize izin verdiği kadarıyla düşünce yapısını da beğeniyordum. Calum'a gelene kadar bunca şeyi aklımdan bile geçirmediğim halde onu görmemle seçeceğim kişi olması için nedenler bulmaya çalıştığımı fark edince kendi içimde bunu garipsemiştim.
"Bütün gün seni bekleyemeyiz, Cynthia. Şu an kulaklığımdan söylendiğine göre Harry de Calum da heyecanla cevabını bekliyormuş." Ellen'ın benimle dalga geçmesine gülerek göz devirirken cevap vermek için dudaklarımı araladım. Nasılsa aptal bir oyundan fazlası değildi, neden düşündüğümü bile anlamamıştım.
"Calum." Cevabım herkesi şaşırtmış olacak ki Ellen'ın kaşlarını kaldırarak bana bakmasıyla seyirciler de aldıkları paranın hakkını çıkarmaya çalışmışlardı. Ekranda sadece Calum'ın yüzü görünürken "İşte erkek arkadaşını bulduk!" diye alayla konuştu Ellen. Gülerken "Sonunda hayaller gerçek oluyor." diyerek attığım tweetlerden birine gönderme yapmıştım. Bu da insanların kahkahalarını arttırmıştı.
Ellen çıkaracağım albümün son bir kez reklamını yaparken şarkılarımı övmesine kendimi kaptırmış ve yanımdaki kutudan fırlayan sahte Harry ile beklemediğim bir anda şakaya kurban gitmiştim. Ellen olduğu yerde gülme krizine girerken ben de korkum geçtikten sonra bana tepkimi izletmeleri üzerine ondan farksız olmamıştım. Kutudan çıktığı gibi kendimi savunma moduna girip ona yumruk atıyordum çünkü.
Saf neşe ve pozitiflikle geçen bir buçuk saatin ardından program bittiğinde yüzümde koca bir gülümsemeyle kulise döndüm. En yakın arkadaşım, aynı zamanda menajerim olan Aria harika bir akşam yemeğine gitmemiz için beni bekliyordu.
O gün katıldığım o programın hayatımdaki dönüm noktası olduğunu birkaç ay sonra fark etmiştim. Programda ön sipariş alan albümüm rekor satmıştı, insanlar performansımı ve samimiyetimi beğendiklerini söylemişlerdi. Ardından gittiğim bir etkinlikle Ed Sheeran ile tanışmış ve şarkılarımı beğendiğini öğrenmiştim. Albümümün üzerinden çok geçmeden de Harry benden ön sanatçısı olmamı rica etmişti. Tam anlamıyla çalışmış ve hayallerimi gerçekleştirmiştim. Ancak en önemlisi bunlar değildi.
O aptal dediğim oyunun televizyonda yayınlamasından yalnızca birkaç gün sonra ilk defa Calum Hood ile tanışmış ve onu seçmemden ötürü muzip bir tavırla yanıma geldiği o an bile, benim için ne kadar önemli olacağını anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thin White Lies
ФанфикKillin' me slow with the words you wrote The heart you broke, the heart you broke, yeah