i will never be silent, hate will be end

364 30 17
                                    

Kavgalarını yazarken barışsınlar artık diyordum şimdi de çok aşk dolular diye sıkıldım ve kavga yazmaya dönmek istiyorum xd Cidden bu hikayeyi zevkine yazıyorum. Live Before Die bekleyen varsa üzgünüm ühühü o daha uzun olduğundan vaktim olduğunda yazacağım:(

İyi okumalar!

*

Cynthia | 20 Nisan 2018

"Bak gerçekten, yalnızca bir gece yeterliydi. Birkaç yıl önceye ışınlansak ve o sevgilisiyle tanışmadan önce bir gece yaşasak... Tanrım, bunu bana çok mu görüyorsun?"

Aria bu akşam çocukları kız arkadaşlarıyla birlikte evde ağırlayacağımız için kurabiye hazırladığım esnada içli içli kırmızı saçlı Michael ile tek istediğinin bir gece olduğunu söylerken bir yandan gülüyor, bir yandan da bugün onun ve sevgilisinin yüzüne nasıl bakacağını düşünüyordum. Ben ona cevap veremeden "Zaten bir geceyle onu bağlardım kendime diyorsun yani." diyen kardeşimi duyunca gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Valerio sırtını karşımızdaki duvara yaslayıp kollarını önünde birleştirdiğinde Aria'ya bir göz attım, gözlerinin kol kaslarında olduğunu görünce yanağımın içini ısırmıştım. Calum burada olsa birlikte sonsuza kadar dalga geçebilirdik.

"Sende işe yaradı gördüğüm kadarıyla." Aria'nın ukala cevabı üzerine kendimi sıkmak gittikçe zorlaşmaya başlamıştı, Valerio'nun onun bu tavırlarından etkilendiğini biliyordum.

"Sende neden yaramadı anlamadım. Modelim ben be, nasıl etkilenmedin?" Bu ikisinin arasındaki atışmalar kadar sevdiğim çok az şey vardı. Bu yüzden kurabiyelere dikkatle şekil verirken eğlenerek onları dinliyor, bir yandan da Calum'ın nerede kaldığını düşünüyordum. Geleceğini söyleyeli neredeyse bir saat olmuştu.

"Tam bir İspanyolsun, ben de tam bir İspanyolum. Bu yüzden olamayız." Aria bugünkü bahanesini tuhaf bir noktadan seçmişti gerçekten, Valerio "Ne alaka ya?" diye sızlanırken koca bir kahkaha patlattım. Annemiz İspanyol, babamız Amerikan'dı. Ben babamın tıpkısıydım, Valerio da annemin. Ten renklerimiz, gözlerimiz, saç renklerimiz; her şeyimiz zıttı. İkimizde ortak olan tek özellik kıvırcıklarımızdı. 

Hamurun son parçasını da eğilerek tepsiye koymaya odaklanmamdan birkaç saniye sonra aniden belime sarılan kollarla yanağımın öpülmesiyle irkilip arkama döndüm ve unlu ellerimle Calum olduğunu geç fark ettiğim kişinin karnına bir yumruk geçirdim. Sevgilim iki büklüm olurken Aria ve Valerio gülme krizine girmekle meşguldü.

"Neden sessiz yaklaşıyorsun?" diye gözlerimi devirerek sorarken kıkırdayarak yumruk attığım yeri okşar gibi yaptım. Calum "Elin sertmiş." diye homurdanarak doğrulmuştu, özür amaçlı dudağının kenarına bir öpücük kondurup elimi yıkamak üzere lavaboya ilerlediğimde hala sızlanmalarını duyuyordum. Odamdaki banyodan çıktığımda yatağımda uzandığını görünce gülümseyerek yüzüstü yanına uzandım. 

"Ellen seni şakaladığında da oradaki adama yumruk atmıştın. Güçlü refleksler." 

"Etkilendin mi?" diyip kaslarımı gösterdiğimde bir kahkaha attı ve uzanıp beni öptü. Ayrılıp bir süre birbirimizi izledikten sonra hafif bir tebessümle "Yine birilerine laf atmışsın." dediğinde omuz silktim. Tartışmasız günüm geçmiyordu zaten.

"Salak salak iddialar uydurmuşlar, ne yapabilirdim?" Luke, Niall ve Conor ile olan fotoğraflarımı paylaşıp tipimin sarışın-mavi gözlü erkekler olduğunu söyleyen ve bunu Calum ile olan birlikteliğimin 'promo' olduğuna dair yapmış olduğu threade kanıt diye ekleyen kıza "Tanrım... bir hayatın olsun." yazmıştım yalnızca. Normalde uzun uzun tartışırdım ama bu mantıksızlığa tek cümlem yeterdi. İşin kötüsü bunu anlamlı bulan çok fazla insan olmasıydı. Gariplerdi gerçekten. "Bazen anlamıyorum ne yaptıklarını. Yakın arkadaşlarımın birbirine benzediğini onlar söyleyene kadar fark etmedim bile. Biriyle konuşmaya başlarken 'Hm, mavi gözlü, hemen hayatıma almalıyım.' demiyorum." 

"Neden kafana takıp cevap veriyorsun ki? Hakkında çok fazla negatif yorum olacak çünkü ünlüsün, erkek arkadaşın da ünlü ve fazla karizmatik. Alışman gerek." 

Alaycı bir egoyla cümlesini yumuşatmaya çalışmıştı çünkü en nefret ettiğim şeyin 'ünlülük' gerekçesiyle nefret yayılmasının normalleştirilmesi olduğunu biliyordu. Ayrıca gözlerine biraz bakınca cevap vermemle bir problemi olduğunu anlamak mümkündü. Bu yüzden hafifçe kaşlarımı çattım, bu düşünceyi erkek arkadaşımda değiştiremezsem dünyada hiç değiştiremezdim.

"Benim bana gelen nefrete hiçbir zaman alışmam gerekmeyecek, Calum. Onlar sırf hayatımı biraz göz önünde yaşıyorum diye benim hakkımda aptalca iddialarda bulunamayacaklarını öğrenecekler." Doğrulup dizimin üzerinde oturur pozisyon aldığımda Calum da sırtını yatağıma yaslayacak şekilde oturmuştu. "Dünyadaki herkesin beni sevmesini falan beklemiyorum, umrumda da değil. Ama 'Nasılsa görmeyecek' diyerek hakkımda istediklerini konuşup uzun uzun threadler yapamazlar. Cevap vermeyince neler olduğunu hala Crystal'ın yaşına edilen laflardan anlayabiliriz değil mi? Birinin altında kadın düşmanlığı yatan bu saçmalığa dur demesi gerek."

Calum bu kadar hızlı bir şekilde savunma durumuma geçmemi beklemiyor olacak ki bir anlık duraksamıştı. Ben de bazen ani parlamalarıma şaşırıyordum ve bazı konularda kendimi gerçekten törpülemem gerekiyordu ancak bu konu onlardan biri değildi. Calum yumuşak bakışlarla elini saçıma götürüp at kuyruğuma almamış olduğum kıvırcık tutamı geriye attıktan sonra yaklaşıp gözümün altına bir öpücük kondurdu.

"Sadece senin için söylüyorum, güzelim. Tabii ki de haklısın ancak tüm fanlık dünyasıyla tek başına savaşamazsın." 

Bu hareketiyle içimde alevlenmiş sinir azalsa da bir şeyler hala tam hissettirmiyordu. Yine de bugünü mahvetmek istemiyordum, uzun süredir arkadaşlarımızla geçirebileceğimiz ilk gündü. Sonunda tur bitmişti ve birbirimize vakit ayırabilecektik.

Omuz silkerek "Susmaktan iyidir. Susmaktan hoşlanmam." dediğimde bir iç çekti, o da çok uzatmak istemiyordu muhtemelen. 

"Aslında senin Ashton ile daha yakın olmanı beklerdim. Tamamen aynısınız." Kaşlarımı kaldırarak ona baktım, bu cümlesinin altında Luke ile olan yakınlığımı garip bulmasının yatmadığını umuyordum. 

"Zaten arkadaşız, Calum. Neden bunu konuşuyoruz ki? Seni özledim." Sızlandığımda "Haklısın, haklısın." diyerek konuyu kapatmıştı. Bu konuda zıt düşündüğümüzün farkındaydım ve büyüyüp aramızda bir pürüz olmasından endişeleniyordum.

"Akşam için hazırlanmam gerek." dedim yatağımdan kalkıp banyoya ilerlerken. Ona arkam dönük, üzerimdeki tişörtü çıkartırken kendi kendime hafifçe tebessüm edip sordum. "Gelmek ister misin?"

"Buna hayır dediğim gün beni bir dakika düşünmeden vur." diyip anında arkamda bittiğinde ve beni aniden kucağına aldığında kahkaha attım. Beni öperken aynı zamanda banyoya girmişti. Aramızdaki ufak fikir ayrılığı bizi etkilemediği için mutluydum. 

Gecenin geri kalanı harika geçmişti. Kaykay'i çok özlemiştim ve onunla sohbet etmek çok güzeldi, Ashton ile tatlı bir tartışma bile yaşamıştık onun için. Aria bir drama kraliçesi olarak Michael'ı sevgilisini öperken gördüğünde kalbinden vurulmuş gibi yapmıştı ve bunu gören tek ikili olarak Luke ile gülme krizine girmiştik. 

O gün eğlenirken Calum'ın içinde hala süren huzursuzluğu ve sürekli Luke ile benim üzerimde gezinen gözlerini hiç fark etmemiştim. İki yıl sonra, o gün ekilen minik tohumlar büyümüş bir şekilde bağırdığı kelimelerle üzerime gelene kadar da kapattığımız konuların onun için bu kadar büyük bir problem olduğunu bilememiştim. 

*

Kamu spotu gibi yazıyorum hikayeyi slıvdfvfkldj Muhtemelen içinizde zaten sırf çocuklarla çıkıyor diye sevgililerini sevmeyen, küçük hatalarını linçleyen yoktur ama bir gün böyle biri okursa diye söylüyorum: Yapma gözünü sevdiğim, kadınlar dünyanın geri kalanından yeterince nefret görüyor, çorbada tuzun bulunmasın.


Thin White LiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin