Ödül töreni tarihine varana kadar yalnızca ağlak Calum ve öfkeli Cynthia okuyacağız, kemerleri bağlayın
*
Calum | 11 Nisan 2020
Duke'un dibimdeki havlamalarıyla homurdanarak başımı yastığa bastırdım ve yastığı kulaklarıma bastırdım. Başım o kadar çok ağrıyordu ki, tamamen uyanıp güne başlamak dünyanın en zor şeyi gibi hissettirmişti. Duke'un yatağa zıplamaya başladığını hissettiğimde yüzümü buruşturdum.
"Thia..." diye mırıldandığımda cevap vermemesiyle elimi yastıktan çekerek sol tarafıma attım. Çarşafın soğukluğuyla bir anlığına afalladım, çok mu geç uyanmıştım acaba? "Thia!" diye seslendim bu sefer, Duke'u başımdan almasına ve alnımdan öperek tüm bu boktan ağrıyı geçirmesine ihtiyacım vardı. Sesim yeni uyanmış olmanın verdiği boğuklukla çıkmıştı, yine de evin içinden duyardı normalde. Bugün programı mı vardı acaba?
Oğlumun istediği şey her neyse peşimi bırakmayacağını anladığım için oflayarak döndüm ve gözlerimi yavaşça araladım. Işık değdiği gibi bir vampirmişçesine geri kapatmak zorunda kalmıştım çünkü baş ağrım çekilmezdi. Acaba Cynthia'nın bahsettiği migren gibi bir şey miydi bu? Hiç bu kadar rezil uyandığımı hatırlamıyordum, kırgınlık tüm bedenimi sarmıştı ve uykumu almış da hissetmiyordum. "Sus artık oğlum." diye sızlanarak bir kez daha gözlerimi aralamayı denedim, Duke'un havlamaları olduğundan bin kat daha yüksek geliyordu kulağıma. Kolumu uzatıp onu yatağa çektiğimde neyse ki susmuştu. Onu göbeğime bırakıp bir süre elim alnımda dinlendim, ancak üzerimden anında kalkarak Cynthia'nın tarafına geçmişti. Nerede olduğunu sormak için komodini elimle aradım, elim telefonumdan hemen önce soğuk bir zincire değmişti. Hala tam açamadığım gözlerimle zincirin ne olduğunu çözmeye çalıştım.
Thia'ya doğum gününde aldığım güvercin kolyesi.
Bunu asla çıkartmayacağına söz verdiği için bir anlığına kalbimi bir endişe dalgası sardı. Düne dair en son hatırladığım şey Luke'un aramızdan ayrılışıydı. İçimde aptalca bir şey yaptığımı söyleyen bir ses büyürken telefonumu elime aldım. Menajerlerimizden biri Richard beni beş defa aramıştı ve şu an içeriğini okumaya korktuğum çok fazla mesaj vardı. Yerimde endişeyle doğrulurken kendimi dün geceyi hatırlamak için zorladım. Duke Thia'nın yastığında mırıldanıp duruyordu.
Benim bir aptal gibi kız arkadaşımı savunamamam, Luke'un mekandan ayrılışı, konuyu değiştirip içki oyunu oynamamız, gece boyunca zihnimde söylediklerinin dönmesi, unutmak için içip durmam, zar zor eve gelmem, Thia'nın hevesle yanıma gelişi...
"Siktir." diye mırıldandım kavga ettiğimizi hatırlayınca. Ona bağırdığımı hatırlamıştım ve içeriği hatırlamasam bile bu büyük bir hata yaptığımın kanıtıydı. Ona bağırıldığında korktuğunu ve bundan nefret ettiğini adım gibi biliyordum çünkü. Neler olduğunu tam hatırlamadan Cynthia'yı arayamazdım, bu yüzden Richard'ı hemen geri aradım. Belli ki o bir şeyler biliyordu.
"Aptal herif! Neden açmıyorsun şu telefonu?"
"Ne olur bana Cynthia'dan bir haberin olduğunu söyle."
"Tabii ki var. Aria beni arayıp ilişkiniz bittiğini ama bunun en az üç hafta medyaya yansıtılmamasını istediklerini söyledi. Cynthia'nın albümünün ilk hafta satışlarında rolün olmasın istiyorlar. Ne kadar saçma. Zaten kim 'Aa Cynthia ile Calum ayrılmış, gidip albümünü alayım!' der anasını satayım? Salak salak işlerle uğraştırıyorsunuz beni..." Richard sabahtan bana olan siniriyle bir şeyler saymaya devam ederken bense ilk cümlenin ağırlığını yaşıyordum.
İlişkimiz bitmişti.
Bir anlığına nefes bile alamadım. Richard'ın sesi durmadan kulaklarımda yankılanıyordu. İki yıldır, dünyanın farklı uçlarından bile bir şekilde yürüttüğümüz ilişki bitmişti. Onsuz olmanın nasıl bir şey olduğunu bile unuttuğum anda ilişkimiz bitmişti. Nasıl bitebilirdi? Onu çok seviyordum, Tanrım, dün aptalca düşünmüştüm ancak yalnızca bir anlık sinir bozukluğundandı her şey. Onu çok seviyordum, bitmiş olamazdık. Daha onsuz uyuduğum ilk gecemde bile böyle leş bir uyku çektiysem, bundan sonra ne yapacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thin White Lies
FanfictionKillin' me slow with the words you wrote The heart you broke, the heart you broke, yeah