Cynthia | 2017
"Thia, şu kardeşini alır mısın başımdan?" Aria'nın isyan eden sesini duyduğumda sırıtarak ekrandaki fotoğrafa bakmayı bırakıp onlara döndüm. Yarım saattir bir şey yüzünden atışıyorlardı ancak Calum'ın "En iyi tesadüf." yazarak paylaştığı cadılar bayramı fotoğrafımızı görünce onlarla olan bağlantımı koparmıştım. Birbirimizi o gece takip etmiştik ve üzerinden iki gün geçtiği halde bu sabah Calum fotoğrafı paylaşmıştı. Yorum olarak "Artık şu kostümü bilerek giydiğini itiraf et." yazmıştım ve bunun onu güldürdüğüne emindim, ancak bunu yapmam alayla karışık flörtümü sosyal medyaya taşıyamayacak kadar göz önünde olduğumuzu hatırlamamı sağlamıştı yalnızca. Hayranlarımız çoktan yakıştırma-yakıştırmama konuşmasına girmişlerdi bile.
Twitter'ı aktif kullanan biriydim, bu yüzden bana yazılanların yarısından fazlasını görürdüm. Şimdiden hakkımda yapılan onlarca alakasız yoruma hakimdim yani. Yine de henüz ağır bir şey görmediğim ve Calum ile aramızda hiçbir şey olmadığı için hiçbir şeyi umursamamıştım. Ancak gereksiz eleştiriye asla gelemeyen biri olarak bana yapılacak en ufak haksızlıkta kendime engel olmayıp yanıt vereceğimi ve bir grup hayranla kavga edeceğimi biliyordum.
"Sana beni kurtar diyorum, sense acımasızca sabahtan beri aynı fotoğrafa bakıyorsun." Aria'nın dibimdeki sesini duyunca kafamı kaldırdım, yine dalmıştım ve ikisi de yanıma gelmişti. Valerio Aria'nın üzerinden telefonumu görmeye çalışınca Aria homurdanarak onu itekledi.
"Ben hiç hoşlanmadım bu çocuktan." Valerio'ya düşündüğünün umrumda olmadığına dair bir bakış attığımda gözlerini devirmişti. Totalde bir dakika gördüğü bir insan hoşlanmamak için nasıl bir neden bulabilmişti acaba?
"Calum ile yakınlaşırsan beni Michael'la tanıştırsana." Arkadaşımın esmer yüzünde anlamlı bir gülümseme vardı, ikimizin de fanlık geçmişi aynı olduğundan bunu sormasını bekliyordum aslında.
"Michael'ın sevgilisi var, parti boyunca birliktelerdi."
"Neden hep tatlı çocukların sevgilisi olur ki?" diye homurdandığında Valerio dehşet dolu bakışlarını dikmişti. Gülmemek için zor durdum.
"Sabahtan beri ne anlatıyorum sana Aria?" Önüne geçip elini sallamaya başladı. "Görünmez miyim ben?"
"Tipim değilsin, Val. Anlasana!" Onlar tekrar atışmaya döndüklerinde kıkırdayarak aralarından kalktım ve mutfağa kaçarak kendime kahve suyu koydum. Sarhoş oldukları bir gece yatmışlardı ve o günden beri Valerio Aria'nın peşini bırakmıyordu. Aria ise her defasında çeşitli bahanelerle kardeşimi kovuyordu. Bugün de tip bahanesini kullanmıştı ki bu bir nevi doğruydu, Aria'nın geçmişindeki herkes bebek yüzlü ve şirinken Valerio siyah kıvırcık saçları, sert yüz hatları ve modellik yapmasını sağlayan düzgün fiziğiyle arkadaşımın dikkatini ayıkken pek çekmiyordu.
Telefonum çalmaya başladığında irkilerek cebimden çıkarırken aynı zamanda suyun kaynadığını belirten ses de mutfakta yankılanmıştı. Bir süre bilmediğim numaraya bakarken bir yandan da kupa çıkarıyordum. Sonunda nefret eden biriyse atar yapıp telefonu kapatmaya karar vererek telefonu açtım. Ancak "Cynthia?" diye sorarcasına gelen ses tanıdıktı.
Yüzüme nedenini anlamadığım bir şekilde otomatikman gülümseme yerleşmişti. Kupayı tezgaha bıraktım ve elimi oraya yaslayarak konuştum. "Numaramı bulabilmek için çok çabaladın mı, Hood?" Alaycı sesime güldüğünü duydum, neredeyse onu görebiliyordum.
"Doğruyu söylemek gerekirse evet. Biraz gizemli takılıyorsun galiba." Kıkırdayarak suyum soğumadan bardağa doldurmak için döndüm ve telefonu kulağımla omzum arasına sıkıştırdım. Numaram yakınlarım dışında kimsede olmazdı, insanlarla gereksiz konuşmalardan oldukça uzak dururdum çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thin White Lies
FanfictionKillin' me slow with the words you wrote The heart you broke, the heart you broke, yeah