Sonraki bölüm kavga ehehehehe (bu bölüme yazamamıştır) Ve kesin onu yapacağım demiyorum ama kimin ağzından yazmamı istersiniz kavgayı??
THE EROTOMANIA OKUYUN LÜTFEN
İyi okumalar!
*
Calum | 10 Nisan 2020
Kahkahalar masada yükselirken modum eski arkadaşlarla buluşmuş olmanın verdiği heyecanla yükselmişti. Ünlü olup eski hayatınızdan birdenbire koptuğunuzda sizi her şeyden önce tanıyan insanlar bir çeşit güven alanı oluyordu. Elbette değişmişlerdi, kimse bıraktığımız gibi değildi ama yine de onlarla olmak güzeldi. Bizi sahip olduklarımız için değil de kendimiz olduğumuz için sevdiğine emin olabileceğimiz tek insanlardı çünkü. Luke ile göz göze gelip gülümsediğimizde onun da aynı şeyi düşündüğünü anlayabilmiştim. Zaten lisedeki arkadaşlarımızdan birkaçı toplanıp buraya geldiklerini söylediğinde ikimiz de anında buluşmak istemiştik. Michael ise başka bir işi olduğunu söyleyip gelmemeyi tercih etmişti.
Sabahtan beri birlikte olduğumuz için telefonu çok nadir elime almıştım, herkes Jessica'nın dediğine gülerken ortamdan kopmak biraz zor olsa da Cynthia'yı özlediğim için küçük bir mesaj atma kararı aldım. Ancak telefonumu açar açmaz Ashton'dan gelen acil bugün Cynthia'nın çıktığı canlı yayınları izlemem gerektiğine dair mesajlar ekranımı doldurmuştu. Kaşlarım çatılırken tam attığı video linkine tıklıyordum ki "Ve işte Calum beklediğimiz hamleyi yaptı." diyerek kahkaha atan Edward'ın sesiyle kafamı kaldırdım, Joe homurdanarak ona para uzatınca kaşlarım havalanmıştı.
"Sevgilini özleyip telefonuna sarılacağın üzerine iddiaya girmişlerdi." Jessica'nın dediğiyle ben hafifçe gülerken "Bu sabahtan beri ilk ama." diye beni savunmuştu Luke. Aslında bu doğru değildi, yemekten sonra bara gelmeye karar verdiğimiz an Cynthia'ya gecikeceğime dair bir mesaj atmıştım ve belli ki görmemişlerdi ama adım iyice çıkmasın diye bozuntuya vermedim. İçkimi kaldırıp onunkine tokuşturur gibi yaptığımda tekrar gülüştük.
"Aslında evet, iyi dayandı. Cynthia şimdiye kadar kızmıştır ona." Jessica böyle diyince diğerleri gülerken ben ima ettiği şeyle rahatsız olmuştum.
"Neden kızsın ki?" diye sordum alaya almaya devam ederek. Ortamın benim ilişkim yüzünden ciddileşmesini istemiyordum.
"Hep kızgın bir hali var zaten gördüğüm kadarıyla. Her şeye cevap veriyor, olumsuzluklara takıyor, senin sayende tanıdık onu ama senden daha baskın olmaya çalışıyor açıkça."
O kadar haklı gelmişti ki dedikleri, bir süre bir şey diyemedim. Thia'ya defalarca söylemiştim, her tweete cevap vermesi veya fanları tek başına nefretten kurtarmaya çalışması anlamsızdı. Bunlara bu kadar takmak yalnızca onu daha gergin biri yapıyordu. Ayrıca Jessica'nın son cümlesi de yalan sayılmazdı, Thia her ortamda baskın karakter olmaya çalışan biriydi. Benim sessiz kaldığım bu sürede Luke hemen atladı.
"Cynthia, Calum ile beraber olmadan önce zaten Ellen gibi popüler programlara çıkacak kadar ünlüydü. Ayrıca bizim davet bile edilmediğimiz galalara oranın baş tacı olarak gidiyor. Calum ile falan tanınmadı." Benim olduğum ortamda sevgilimi savunan olmasıyla kaşlarımı hafifçe çatsam da onunla burada tartışmak istemedim ve tekrar Jessica'ya döndüm.
"Kızgın değil de, haksızlığa gelemiyor. Hep avukat olması gerektiğini falan konuşurduk kendi aramızda." Konuyu başka tarafa çevirmek için avukatlıktan bahsetmiştim ancak sessizce burada bile olmayan sevgilim hakkındaki anlamsız konuşmayı dinleyen Hannah, konuya girme kararı alarak "Bugün de canlı yayınlarda sırf ona senin ününü arttırdığın söylendi diye olay çıkarmış. Biraz kibirli biri bence, Calum. Yanında sönük kalman için uğraşıyor, ondan daha başarılı olmanı çekemez gibi bir hali var." demişti.
"Evet evet, ben de gördüm bir şeyler. Yeni albümü tutsun diye ayrılmanızdan falan bahsedilmiş."
"Onun bir arka planı vardır, Thia'nın bunu demeyeceğine eminim." Luke, Jessica'ya cevap verdiğinde elimdeki içkiyi sıktım. Ona neydi ki? Burada ben varken ona söz düştüğünü nereden düşünüyordu?
"Ah Lucas, sen hep böyle insanların iyi yanlarına odaklana odaklana kazık yiyorsun. Dikkat et." Hannah'ya anlayacağı kadar samimiyetsiz bir gülümseme verdi, kalkıp gitmek istediği çok belliydi. Bense ne yapsam bilemiyordum. Joe'nun sesiyle bakışlarımı ona çevirdim.
"Ama Calum, sen baya değişmişsin. Lisede bile böyle değildin, dostum. İki yıldır gölgesi gibi geziyorsun. Eline senin tarafından verilmiş gücü senden üstün olmak için kullanıyor."
Luke gözünü sertçe bana dikti, bunları inkar etmemi ve kız arkadaşımı savunmamı beklediği açıkça belliydi. Ama o taraflı bakıyordu, her durumda Thia'nın yanında olurdu zaten. Ben kendimi Thia'nın büyüsüne o kadar kaptırmıştım ki, kendimden tavizler veriyor olabilirdim. Çevremdeki insanlar onun da yakını olduğu için hiçbiri çıkıp bana ilişkimiz hakkında bir şey diyemiyordu, Ashton en yakın arkadaşım olduğu halde Kaykay ile Thia'nın yakınlığı yüzünden asla bir sorunumu ona açamıyordum. Michael ise nadiren aramızdaydı. Bu yüzden dışarıdan başka fikirler duymam daha iyiydi ve Luke'un da buna karışmasını istemiyordum. Benden cevap gelmemesiyle düşündüğümü anlamış olacak ki kendisi araya girdi. Sesi gecenin geri kalanında olduğunun aksine yumuşak değildi.
"Savaştan falan mı bahsediyoruz, ortada bir ilişki var. Ne gücü, ne kullanması? Dediklerinize dikkat edin."
"Adam saçını hanımcılıktan sarıya boyatmış anasını satayım, ne ilişkisi? Bildiğin parmağında oynatıyor kadın onu." Edward alayla konuşunca Luke hariç hepsinin kıkırdaması üzerine bir gerçek kafama dank etmiş gibi oldum. Dediği tamamen doğruydu, beni parmağında oynatıyordu. Hakikaten olduğum kişiden çok uzaklaşmıştım, Thia'nın yanında yükselebilmek için kendimi değiştirmiştim. Çünkü yine dedikleri gibi, beni sönük hissettirmişti. Ayrıca genellikle ilişkimizi ciddileştirmemek için olabildiğince çaba harcamıştı. Bir süre ne ailemle tanışmaya tamam demişti, ne de sosyal medyada yayılanlar hariç fotoğraf paylaşmaya. Yine de ona gelen en ufak olumsuz yoruma cevap verip adının gündemden silinmesine de izin vermemişti. Her şey o kadar kafama oturuyordu ki...
"Buna sen mi karar vereceksin? Medyadan bir şeyler görmüşsünüz, gelmiş burada utanmadan aklına sokmaya çalışıyorsunuz. Amacınız ne? Sesini çıkaran kadınların arkasından konuşmaya bayılırsınız tabii, azıcık güçlü bir kadın görünce hemen korkarsınız, egonuz zedelenir. Şimdi Cynthia burada olsa ağzınızı bile açamayacağınıza o kadar eminim ki." Luke'un aynı şeyi tekrar tekrar yapması sinirimi iyice bozarken kaşlarım çatık ona baktım, ben varken Cynthia hakkında konuşmak onun işi değildi. Zaten ikisinin yakınlığı yeterince sinir bozucuyken bir de burada onu savunuyordu.
"Sana ne oluyor kardeşim? Savunmaya bak, kendisi erkek değil sanki. Bir sakin ol. Koca adamın aklına biz mi bir şeyler sokacağız? Belli ki Calum katılıyor." Joe'nun sigarasını yakarken rahatça söylediği şey üzerine Luke tekrar bakışlarını bana çevirdi, masanın üstündeki elinin yumruk haline gelmiş olduğunu görebiliyordum. Omuz silktiğimde bir küfür mırıldanıp ayağa kalkmıştı.
"Burada en yakın arkadaşım hakkında salak salak konuşmanızı dinlemeyeceğim. İyi akşamlar size." Ceketini giyerken hala bana bakıyordu, benden de aynı hamleyi beklediğini görebiliyordum ancak sırf doğruları duydum diye kaçacak değildim.
"Ben biraz daha kalacağım." dediğimde yüzünde çok net bir ifade gördüm: sinirle karışık hayal kırıklığı. Benden nefret ediyor bile olabilirdi. Başını hafifçe iki yana salladıktan sonra arkasını dönerek hızlı adımlarla uzaklaştı, en yakın zamanda kavga edeceğimize adım kadar emindim. Ancak onun söyleyeceği şeyler varsa benim de vardı, artık bir şeylere ses çıkarmam gerekmişti. Her şeyi içime göme göme iki yıldır bıkmış usanmıştım.
"Luke ile Cynthia'nın sadece arkadaş olduğuna emin miyiz?" diye mırıldanmıştı Hannah arkasından izlerken. Önümdeki içkiyi kafama dikip bir yudumda bitirirken sorusuna cevap bulamamamın huzursuzluğuyla "Kapatın şu konuyu." diye mırıldandım ve bir tane daha içki için garsona işaret yaptım.
Gece daha yeni başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thin White Lies
FanfictionKillin' me slow with the words you wrote The heart you broke, the heart you broke, yeah