Pof 2020'ye varalım ayrılık acısı çeken çift yazmak istiyorum. Her iki üç günde bir bölüm ata ata eğleneceğim bu hikayede kendimce sıdjfhuıdgh Sıkılmıyor musunuz dümdüz ilişki yazdığım için??? Her bölüm öpüşüyorlar bir de daha bu kız bu çocuğu sahnede bile görmedi, görse neler yaşanır kim bilir... babababa klxcjıohfod
*
Calum | 14 Mayıs 2018
Cynthia: Hakkında bir smut okuyorum lol
Cynthia: SEVGİLİM HAKKINDA YAZILANLARA BAK
Cynthia: Baya iyiymiş yalnız
Cynthia: BAŞKALARI SENİNLE BU HAYALLERİ Mİ KURUYOR
Cynthia: Of gerçekte bunları yapmıyorsun
Cynthia: Çok sinirlendim neden sevgilimle seks yapmak istiyorlar
Cynthia: Neyse ki yapabilecek tek kişi benim:) Babylon'u kaydet de sabah söylediklerimi yapalım:)
"Tanrım..." diye mırıldandım Thia'nın ard arda attığı mesajları okurken. Bugün beni öldürmeye niyetlenmişti sanırım. Babylon'u kaydedişimi özellikle görmesini istemiştim, bu şarkı şu ana kadar yaptıklarımızdan en iyisiydi neredeyse. Bu yüzden stüdyoya birlikte gelmiştik. Dinlerken o da şarkının kalitesinin farkına varmış ve arkada Babylon çalarken yaşayabileceğimiz şeylerden bahsetmişti, haliyle zihnim 'Sen yükseğe, daha yükseğe gitmek istedin.' kısmını söylerken çok başka şeylere kaymıştı ve duraksamak zorunda kalmıştım. Bu yüzden de Andrew tarafından önce içerideki odaya, sonra Luke ile The Big Bang Theory izlerken attığı kahkahaları duyup şarkıyı bırakmam sonucunda da eve kovulmuştu. Ancak görünen o ki bugün fazlasıyla modundaydı.
"Şarkıyı ne kadar kısa sürede kaydedersen sevgiline o kadar çabuk kavuşursun." diyen Andrew'e gözlerimi devirsem de dediğinin haklılığının farkındaydım. Şu an tek istediğim buradaki işimi bitirmekti, bu yüzden tekrar kayıt odasına girdim. Son şarkıydı, albüme son anda ekliyorduk bu yüzden deluxe versiyonda olacaktı.
We said we'd both love harder than we knew we could go
İkimiz de yapabileceğimizden daha çok seveceğimizi söyledik
But still the hardest part is knowing when to let go
Ama yine de en zor kısmı ne zaman bırakacağımızı bilmekBir saatin sonunda özgürdüm, şarkı hazır olduktan sonra Andrew'den ilk bana atmasını istemiş ve boş yapan arkadaşlarımı umursamadan uçarcasına evime doğru gitmiştim. Roy evde olmadığı için Thia birkaç günlüğüne bana gelmişti, aynı zamanda Aria ve Valerio'yu aynı evde yalnız bırakmak gerçekten harika oluyordu. Bu ikisiyle uğraşmaya bayılıyorduk.
Kapıyı anahtarla açtıktan sonra onu hala hakkımdaki hikayeleri okurken bulmayı ummuştum; ancak salonda yerdeki minderde oturup bir eliyle bir şeyler yazdığını, öteki eliyle de kucağındaki Duke'u okşadığını gördüm. Saçlarını at kuyruğu yapmıştı, kıvırcıkları toplasa dahi onu rahat bırakmıyordu. Üzerinde kısa bir şort ve askılı tişört vardı. Hafifçe gülümseyerek ona doğru ilerlediğimde o da bana bakıp gülümsemişti. Eğilip saçlarına bir öpücük kondurdum ve yanına oturdum. Duke gözlerini bana çevirse de hiçbir tepki vermeden sevgilimin dizinde yatmaya devam etti. Eskiden beni gördüğü an heyecanlanıp zıplardı, gördüğüm kadarıyla o da babası gibi Cynthia etkisi altına girmişti.
"Yeni şarkı mı yazıyorsun?"
"Yarın Little Mix ile buluşacağız da, kasımda çıkacak albümleri için birlikte yazmaya çalışacağız. Onlardan önce biraz uğraşayım dedim."
Cynthia başarılı bir şarkıcı olmasının yanında sektörün yarısına şarkı sözü veriyordu aynı zamanda. Tabii çalıştığı belli başlı kişiler vardı, duruşunu desteklemediği hiç kimseyle yan yana bile gelmemeye özen gösteriyordu. Hailee Steinfeld, Julia Michaels, Little Mix, Alessia Cara şu anlık bildiklerimdi ancak daha fazlası olduğuna emindim. Onun yazdığı şarkıları takip ediyordum her zaman, kelimeleri hoşuma gidiyordu. Kağıtlardaki başlıkları inceledim. Birinin ismi Woman's World, öteki de Woman Like Me'ydi. Yüzüme bir gülümseme yerleşti, dediği gibi susmayı hiç sevmiyordu ve konuşmasının en etkili yolu yazdığı şarkılardı.
"Ve her dokunuşumuzda, beni zayıf hissettiriyorsun." diye yazan sözü mırıldandığımda sızlanmasıyla minik bir kahkaha attım. "Utangaç olduğunu söyleyebilirim- Ne? Bu şarkı benim hakkımda değil." Bu sefer gülen oydu.
"Utangaçsın, Calum."
"Değilim." Yalnızca bazen onun büyüsüne kapılıyordum, o kadar.
"Öylesin."
Homurdanarak sözleri okumaya devam ettim. "Her gece çarşafın altında zaman geçiriyoruz ve hala merak ediyorum- Bak bu doğru. İlla çarşafın altı değil ama, orayı daha spesifik yazabilirsin." Koluma bir yumruk geçirip kıkırdarken ben de güldüm ve şimdilik yazmış olduğu son dizeyi okudum. "... benim gibi bir kadına aşık olabilir misin?"
Hevesle gözlerini bana çevirdi, şarkı hakkında düşündüklerimi öğrenmek istediğinin farkındaydım. Yazdıklarımızı sık sık birbirimize gösterirdik, bazen küçük eklemeler yapardık. Bunu yapmamızı seviyordum, oturup birbirimize şarkı söylememizi, yorgun bir günden sonra saçlarımı okşayarak bana bir şeyler mırıldanmasını... Sesini çok seviyordum. Yine sevgimin içinde boğulmaya başladığım için ona cevap vermediğimi fark ettiğimde belli etmemeye çalışarak muzipçe kaşlarımı kaldırdım.
"Bunu smut okuduktan sonra mı yazdın?"
"Calum!" Kahkaha attım ve dudaklarına bir öpücük kondurdum. Duke'un havlaması bizi ayırdı, neredeyse bir köpeğe gözlerimi devirecektim. Yorum yapmadan önce Woman's World'ü de okudum, bu esnada başını omzuma yaslamış benimle birlikte elimdeki kağıdı okuyarak yazdıklarını gözden geçiriyordu, ben de elimi omzuna atmış bir yandan oradaki saçlarıyla oynuyordum. Kağıdın bazı yerlerindeki karalamalar, kenara alınan notlar çok güzeldi. Sözler de son zamanlarda gördüğüm kadın temalı en kaliteli cümlelerden oluşuyordu, bunu marş olarak bile kullanabilirlerdi. Sevdiğim kadın ayakları üzerinde dimdik durup başından beri aynı şeyi savunan güçlü bir insandı ve bununla gurur duyuyordum. Bir süre sessiz kaldım ancak benden karşılık beklediğini bildiğim için cümleleri kafamda toparlamaya çalıştım.
"Sen harikasın." diyebildim yalnızca birkaç dakikanın sonunda. Bal rengi gözleri benimkilere odaklanmışken samimice gülümsedi. "İkisi de çok güzel ama Woman's World bir ayrı. Seni sonuna kadar destekliyorum ve bu şarkıyı senden duymak güzel olurdu." Böyle birçok şarkısı olduğu için muhtemelen bunu Little Mix'e verirdi ancak bu isteğimi unutmayıp bir gün bana söyleyeceğini biliyordum. Bir iç çektim ve elimi yanağına yerleştirip okşadım. "Senin gibi bir kadına çoktan aşık oldum ve sanırım... senin dünyanda yaşıyorum. Senden önce ne yaptığımı hatırlamıyorum bile."
Bu sefer uzanıp beni öpen o oldu. Duke daha fazla bu ortama katlanamayacakmış gibi kucağından kalkıp uzaklaştığında ikimiz de gülümsedik. Thia, onun gitmesini fırsat bilip bacaklarını iki yanıma bastırarak kucağıma yerleşti. Yanaklarımı tutarken yüzüme öpücükler kondurmaya başladığında kıkırdadım. "Seni çok seviyorum." derken her bir kelimesinden sonra yüzümde rastgele bir noktaya bastırmıştı güzel dudaklarını. Buna gülerek tadını çıkardım.
"Okuduğum şeyleri size anlatmam lazım. Çok çılgın kurgular var. Bir ara hepimiz birlikteyken anlatacağım." Heyecanlı konuşmasına güldüm ancak dudaklarını yalayıp gözlerime baktığında gülüşüm giderken yalnızca bakışlarına odaklanabilmiştim. "Ama önce... seninkini anlatayım. Göstereyim hatta."
Günün geri kalanı harikaydı. Onunla olan diğer günlerim gibi. İlişkimiz başladığından beri her bir dakikamız ayrı güzel geçiyordu ve nadiren ufak tefek anlaşmazlıklar yaşasak da günün sonunda yine birbirimizin kollarında buluyorduk kendimizi. İçimde bazen büyüyen huzursuz duygular oluyordu, onun bilse rahatsız olacağını bildiğim duygulardı ve buna engel olamıyordum. Ona olan bağlılığımın getirdiği kıskançlığım bazen olduğum kişiyi bile unutmamı sağlıyor, kendimden beklemediğim şeyler düşündürüyordu bana ancak bunu ona yansıtmamak için elimden geleni yapıyordum.
Onu seviyordum, beni seviyordu ve yapmam gereken tek şey bunu mahvetmemekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thin White Lies
Fiksi PenggemarKillin' me slow with the words you wrote The heart you broke, the heart you broke, yeah