Hayatımızda hiç flört mü ettik yazabilelim... hiç havalı mı olduk havalı karakter yaratalım... sad story...
*
Cynthia | 2017
"Clyde'sız bir Bonnie mi görüyorum?" Çalan şarkıyı mırıldanıp dans ederek kendime içki doldururken arkamdan gelen sesle kaşlarımı çatmış ve bir Clyde'a ihtiyacım olmadığını söylemek üzere dönmüştüm ki; yüzünde küçük bir tebessümle kapı kenarına yaslanmış, kolları bağlı beni izleyen Calum Hood ile karşılaşınca cümlemi yuttum.
Rahat bir tavırla omuz silkerken "Sen biraz Clyde'a benziyorsun aslında." dedim neredeyse eşleşen kostümlerimizi işaret ederek. Siyah pantolonunun üzerindeki kanlı beyaz gömleği ve siyah ceketi ile, benim kanlı beyaz kazağımla siyah dar eteğime bakınca uyumlu görünüyorduk.
Cıklayarak yaslandığı yerden doğrulurken "Çok hızlı ilerliyorsun, Flores. Daha tanışmadık bile." demesine hafifçe gülüp içkimden bir yudum aldım. Aramızda yalnızca bir adım mesafe olacak şekilde durup elini uzattığında kan imajı vermek amaçlı kırmızı boya sürmüş olduğu adem elmasına değen bakışlarımı gözlerine çevirmiştim.
"Calum Hood, geçenlerde Harry Styles'e karşı tercih ettiğin." Yüzündeki rol olduğu belli, kendini beğenmiş gülümsemeye karşı atacağım kahkahayı bastırıp uzattığı elini tuttum. Teni fazla sıcaktı.
"Cynthia Flores, erkekler konusunda zevksizliğiyle tanınan."
Ellerimizi ayırmadan başını geriye atıp küçük bir kahkaha attığında röportajlardaki o sessiz kişiliğinden uzak olduğunu fark ederek şaşırmıştım. Gerçi, bir saattir Halsey'in partisinde çılgınlar gibi eğleniyorduk; o esnada içmiş de olabilirdi. Gülmesi bitince ellerimizi ayırarak az önceki yerime geçip kendisine içki doldurmaya başladı, yüzünde hala kahkahasının izlerini taşıyordu. Gözlerinin kenarındaki kırışıklıklar ona samimi bir görünüm vermişti.
"Gururum okşanmıştı oysa ki." dedikten sonra içkisiyle birlikte bana döndü. Bardağı kavrayan kemikli parmaklarını incelemekten kendimi alıkoyamamıştım. "İstersen sana doğru seçim yaptığını kanıtlayabilirim."
Kaşlarımı kaldırarak "Çok hızlı gidiyorsun, Hood. Daha yeni tanıştık." diyerek birkaç dakika öncesine gönderme yapmamla gülümsedi. Onaylamaz bakışlarla "Yalnızca parti içinde eşlik edebileceğimi söyleyecektim." dediğinde kahkahamı serbest bıraktım, mimikleri güçlü bir insana benziyordu. Ben de öyle olduğum için hoşuma gitmişti. Gülüşümü durdurup cevap bekleyen yüzüne döndüğümde etrafıma bakındım. Valerio ile birlikte gelmiştim ancak ortalarda görünmüyordu, Halsey partinin sahibi olduğu için her dakika başka bir yerdeydi, Hailee ile Niall'ı da kendi hallerinde bırakma kararı almıştım; bu yüzden yalnız sayılırdım.
"Pekala, Hood. Sana bir şans vereceğim." Oynadığımız bu flört oyunu ikimizi de eğlendiriyor gibiydi, bu yüzden yüzümüzden alaycı gülümsemeler bir dakika bile eksik olmuyordu. Kafasını sallayarak yürümeye başladığında arkasından ilerledim, salonun öteki ucundaki neşeli gruba yaklaştığımızı fark edince hafifçe gülümsemiştim.
"Aman Tanrım, siz anlaşarak mı giyindiniz?" Bizi ilk fark eden sarhoş olduğu bir kilometre öteden bile belli olan Luke oldu. Bağırarak bunu söylemesi üzerine tüm bakışlar anında bize dönünce Michael "Calum da herkesle eşleşiyor. Ashton, aldatıldın." diyip Calum ile aynı giyinmiş Ashton'a sarılarak başını okşamıştı. Ashton tatlı bir kıkırtıyla onu ittiğinde yüzümdeki gülümseme genişlemeye başlamıştı bile. Calum bir süre arkadaşlarına hayatı sorgular gibi baktıktan sonra "Seni onların yanına getirmemeliydim. Kötü bir başlangıç, hadi gidelim." diyerek arkasını döndü ama gülerek kolundan tutup onu durdurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thin White Lies
FanfictionKillin' me slow with the words you wrote The heart you broke, the heart you broke, yeah