crawling back to you

331 28 20
                                    

Yeter vallahi. Bu bölüm ne yapsam ne etsem içime sinmiyor. Hiç Calum ve Cynthia'lık bölüm değil, daha çok Aura ve Calum'lık bölüm oldu ama yapacak bir şey yok artık çok uzadı onuncu yazışım falan waıejsorhtr Her tutku dolu alfa çiftin de duygusal bir anı vardır temalı olsun, ne diyeyim. Sonraki bölümümüz final, yaşlandım artık.

İyi okumalar!

*

Calum | 11 Mart 2021 - 01.30 a.m.

"En çok neyi özledim biliyor musun?" Onu sarmayan elimle yüzüne gelen kıvırcığı geriye atarken mırıltıyla konuştum. Kollarını çıplak göğsüme yaslamış, çenesini de oraya koymuş sessizce beni izliyordu. Odada loş bir ışık vardı, ayların özlemini ilişkimizin en yoğun ve duygusal sevişmesiyle çıkardıktan sonra sessizce, bu loş ışığın altında birbirimizi izlemeye başlamıştık. O dakikaları hatırlayınca bir iç çekecektim neredeyse. Saçlarının neredeyse bir yıl sonra yastığımda dağıldığını görmek özlemi tüm hücrelerimde hissetmemi sağlamıştı ve gözlerim dolu bir şekilde bakakalmıştım ona. O da yanaklarımdan tutmuş, uzanarak gözümün altından öpmüştü. Bütün o özlemimizi hissettirmiştik birbirimize. Parmaklarını göğsümde hareket ettirdiğini hissedince tekrar ona odaklandım, devam etmemi beklerken fark etmeden yavaşça sürtmüştü işaret parmağını. Şu küçücük hareketin bile kalp atışlarımı hızlandırmasına tebessüm etti; bu sarı ışıkta bal rengi gözleri, gamzesi, her şeyi öyle güzel görünüyordu ki... 

"Uyuyamadığımda konuşmamızı özledim." diye devam ederken yumuşak kıvırcıklarında gezdirmeye başladım parmaklarımı. "Hani dizine yatardım ve saçma sapan şeylerden bahsederdim, sen de sanki gece üçte onları düşünmek dünyanın en normal şeyiymiş gibi saçımla oynarken bana eşlik ederdin. Tuhaf bir sıcaklık hissederdim her zaman o anlarda, sana olan tüm sevgim bedenimi kaplardı." Sessizce beni dinlemezdi normalde, ne zaman ortam yoğunlaşsa alaycı olup dağıtırdı ancak bu sefer tek yaptığı gittikçe ağırlaşan bakışlarıyla beni izlemekti. Devam etmeden önce bir iç çektim güzelliğine. "Sen gittikten sonra uzun süre uyuyamadım. Çok uzun süre. İstemsizce eksikliğini hissettim başının göğsümdeki ağırlığının. Sürekli elim telefona gitti, sürekli seni aramak istedim. Ama yapamadım çünkü bizi ben mahvetmiştim."

Ben sustuğumda bir iç çekerek çenesini kaldırdı ve dudaklarını bastırdı 'Choose life' dövmemin hemen altına tüy kadar bir dokunuşla. Kolunu yanıma yaslarken öteki eliyle yanağımı okşayıp gözlerime baktı bir süre.

"Artık o günler geride kaldı ve daha fazla geçmişi düşünmek istemiyorum. Tanrı biliyor ya, Kaykay'in doğum gününde son sözü söylediğimden beri doğruyu yapıp yapmadığımı düşünüyorum, hala emin değilim. Ama artık istemiyorum. Düşünürsem devam edemeyiz çünkü." 

Bunun korkusuyla ürperdim bir anlığına, onu bir daha kaybetmemin ihtimali bile korkunçtu. Ne kadar kabul etmek istemesem de gözlerinde görebiliyordum hala bir parçasının doğru kararı verip vermediğini sorguladığını. İlk defa geri adım atıyordu bir konuda ve bu yüzden batırmamak için bin kat daha çabalamalıymışım gibi hissediyordum. Tekrar buodada, bu yatakta birlikte olmak bir anlığına her şey eskisi gibiymiş gibihissettirse de olmadığının farkındaydım tabii ki. Salonda otururken birden gözleri ona bağırdığım duvarın önüne dalmıştı uzun süre, ya da yemek yerken anılarımız tamamen etrafı sarmıştı. Bu ev bizi avlayacaktı er ya da geç, bu yüzden çok düşünmeden korkuyla konuştum.

"Gidelim buradan." Hızla kurduğum bu cümleye kaşlarını kaldırarak bakarken devam ettim. "Eninde sonunda taşınacaktık zaten. Sonsuza kadar Roy'u evden kovamam, Valerio ile yıldızlarımızın barışması da bir hayli uzun sürecek diye senin evine de gidemeyiz. Başka bir ev alalım. İstediğin yerde. Sen, ben ve Duke. Bir aile olalım. Hem belki bir kedi-"

Thin White LiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin