dört

11.5K 1.2K 577
                                    

Selâmün aleyküm bacımlaar♡

🌻   🌻   🌻


Matematik dersi geçmezken duyulan zil sesiyle birlikte derin bir nefes verdim ve kafamı sıradan kaldırdım. Hoca dosyalarını çantaya koyarken sınıftan çıkmasını bekliyordu herkes.

Bense uyuklayıp durduğum için yine saf saf etrafa bakmakla meşguldüm.

"İyi dersler çocuklar. Verdiğim proje ödevini unutmayın."

"Ne proje ödevi verdi ya bu?" dedim Melike'ye dönerek. O da bilmiyorum anlamında omuz silkince gözlerimi devirdim.

Hocalar öyle çok ödev veriyordu ki gerçekten hangi birisine yetişeceğimizi şaşırıyorduk. Sanki sadece kendi dersleri varmış da bizim sadece o dersten ödevimiz varmış gibi dolduruyorlardı gitsin. Aslında onlar da bu yollardan geçmişti daha anlayışlı olmaları gerekirdi.

Bonemin gevşediğini fark edince ayağa kalkarken  Melike'ye seslendim. Bonem azıcık da olsa çözülse aşırı rahatsız olurdum.

"Ben lavaboya gidiyorum bonemi düzelteceğim. Gelecek misin kanka?" diye sordum. Belki elimi yüzümü yıkarsam biraz kendime de gelirdim.

"Şu an hiç kıpırdayasım yok valla oruç başıma vurdu. Çok kötü ağrıyor başım. Sen git canım."

Başımı sallayıp sınıftan çıktım ve koridordan sola dönüp kızlar tuvaletinin önüne geldim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde ilk defa çok kalabalık değildi.

Kıyamet mi yaklaşıyordu da benim mi haberim yoktu? Yoksa lavabonun boş kalmasına başka bir açıklama yoktu? Her teneffüs tıklım tıklım dolu olurdu normalde. Çok pis dedikodular dönerdi bu küçücük yerde. Hem de beş dakika içerisinde gerçekleşirdi tüm bunlar.

Kaşlarım hayretle havaya kalkarken aynanın önüne geçtim ve bonemi açıp tekrar düzeltmeye başladım. İçeride yoğun bir havasızlık vardı ve bu beni rahatsız etmişti. O yüzden bir an önce sınıfa gitme taraftarıydım ve hızla işimi halletmeye başladım. Şalımın önünü çözüp bonemi düzelttikten sonra yanımda duran ve bana dik dik bakıp fısır fısır birşeyler konuşan kızlara göz ucuyla baktım.

"Kızım sen ne ayaksın?"

Kızlardan  biri bana meydan okuyan bir tavıra bürünüp atarlanmıştı. İlk başta bana deyip demediğini anlayamamıştım. Kaşlarımı çattım ve bana demediğini düşünerek işime devam ettim.  Bana neden öyle bir şey desin ki sonuçta?

"Sana diyorum duymuyor musun! Biz de seni uslu birşey sanırdık."

Bu sefer bana bakarak söyleyince hitap ettiği  kişinin ben olduğumdan emin oldum ve sabırla gözlerimi yumduktan sonra şalımı son bir kez düzeltip arkama döndüm.

"Ne diyorsun tatlım? Bana mı dedin?" dedim ben de alaylı konuşarak. Çünkü şu an neden bahsettiğine dair hiçbir fikrim yoktu.

Karşımdaki adını bilmediğim kızın tipinden belli oluyordu fena olduğu. Hani tamam belki tipe göre yargılamak pek iyi değil de ne bileyim bazı insanların fenalığı yüzüne vurur ya ondan bahsediyorum.

Boneyi iyice geriye çekmiş saç diplerini gösteren, şalının tepesindeki sivrilikse...ondan bahsetmiyorum. Bir de şalını arkadan sımsıkı bağlayıp boyun göstermeler falan. Tesettür tarz değil farzdı ama bunun farkında olmayanları gördükçe üzülmüyor değildi insan.

"Kızım sen kimsin de benimle böyle konuşuyorsun? Bizimle konuşmaya nasıl yüz buluyorsun söylesene?  Güya bir de müslüman kız ayağındasın."

Kayıp Gülüşlerin Adresi ✓ TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin