Kendimize bile itiraf edemediğimiz sırlarımız vardır yaşamımız boyunca.Dilimizin ucuna her geldiklerinde yutkunur ve kelimeleri acı bir şekilde geri çevirir,ağzımızdan çıktığı anda geri alınamayacağını bildiğimiz hayal kırıklıklarının arasına karışmalarına izin vermeyiz.Aslında bu bir şeyleri kendimize kabul ettirme ve kendi içimizde verdiğimiz bir savaşın ilk aşamalarıdır.Kendi hislerimiz bize yabancı gelmeye başlar ve aslında her zaman böyle biri olduğumuzun mu yoksa değiştiğimizi mi sorgularız içimizde.
Tom yaklaşık bir hafta önce Hermione ile Kara Göl'ün yanında geçirdiği anları düşündükçe yavaşça yutkunuyor ve istemsizce gözlerini kızın üzerinde gezdirmeye devam ediyordu.Buraya ilk geldiği andan itibaren her birine ayrı ayrı nefret hissetmişti.Oldukça yoğun ve onları öldürmeye yetecek kadar büyük bir nefret.Ancak zaman geçtikçe Harry Potter hakkında bilgi toplama isteğinin aslında onları yavaşça tanımak için verdiği bir çaba olduğunu fark etmişti.Kendini bu süreçte onlardan bir adım geride tutmuş ve beklemediği anda bu Gryffindor'lu kızın ona arkadaşlık teklifinde bulunması onu oldukça şaşkına çevirmişti.Başını hafifçe sağa eğdi.Elindeki çatalla tabağıyla oynamaya devam ederken yanağının iç kısmını ısırmıştı hafifçe.
Kendi zamanına döndüğünde olacakları biliyordu.Bu zamana geldiği ana geri dönecek ve asla ortadan kaybolmuş olmayacaktı.Bu durumda bu zamandaki varlığı son bulacaktı.Aslında bu onun için bile kafa karıştırıcı bir durumdu.Bir Zaman Döndürücü kullandığında ve kendi zamanına geri döndüğünde olacaklar kesin olarak bilinebilirdi.Ancak bu durumda neler olacağını dikkatlice düşünmesi gerekiyordu.
Hala o zamanda kalan Tom Riddle o geri döndüğü anda bu zamana gelecekti ve bu sayede zamanda bir sapma olmayacaktı.Ancak bu durumda kendi zamanında asla kaybolmamış olması gerekliydi.
Sertçe yutkundu.
Dumbledore.
Hızla Slytherin masasından kalkarken diğerlerinin arkasından seslenmelerini umursamadan Büyük Salon'dan ayrıldı.Dumbledore'un odasının bulunduğu heykelin önüne geldiğinde soluklanmak için bir kaç dakika kazanabilmişti.
"Seninle tekrar burada karşılaşmak ne harika Tom."
Albus Dumbledore'un mavi irisleri Tom Riddle'ın üzerinde gezinirken tekrar dudaklarını araladı Hogwarts'ın müdürü.
"Sanırım bana söylemek istediğin bir şey var."
Tom başını yavaşça olumlu anlamda salladı.
"En başından beri biliyordunuz değil mi?Ben asla zamanımda kaybolmadım ancak siz beni gördüğünüzde neler döndüğünü az çok tahmin etmiştiniz."
Dumbledore'un yüzünde minik bir tebessüm belirdi.
"Aslında bunu şu an farkedebilmen bile içinde bir şeylerin değiştiğini gösterir genç adam.Bu doğru.Bir zaman yolculuğu doğru yapıldığı anda zamanda kaybolman çok düşük bir ihtimaldir ve sen bu yolculuğu doğru bir şekilde tamamlayacaksın.Tabii aldığın doğru kararlarla."
Tom Riddle'ın kaşları hızla çatılırken parmaklarını siyah buklelerinden geçirdi.Bu esnada Dumbledore omzuna hafifçe vurmuş ve "Zıpzıp Kurbağa." diyerek heykelin açılmasını sağlamış,ardından Tom'u da kendisi ile birlikte odasına yönlendirmişti.
Tom yeşil irislerini Dumbledore'un yüzünde gezdirirken temkinli bir şekilde dudaklarını tekrar araladı.
"Yani bu zamanda oluşan her şey benim kendi zamanıma döndüğümde aldığım kararlar ile bağlantılı."
Dumbledore masasının üzerindeki şekerlemelerden ağzına bir tane atarak sağ kaşını hafifçe kaldırdı.
"Bazı kararları kendi içinde vermeye çalıştığını anlayabiliyorum Tom.Bu yüzden sana zaman vereceğim.Eğer bana bir şeyler anlatmak istersen etrafına dikkatlice bakman yeterli olacaktır."
Tom dilini yavaşça alt dudağında gezdirerek arkasını dönerken büyük adımlarla Dumbledore'un odasının hızla terk etmişti.Zihninde dönüp dolaşan düşünceler nefes almasını zorlaştırıyordu.
Bu durumda Voldemort olmayı seçmedim mi?
Bazı şeylerin cevabı her ne kadar kesin olsa da bunları cevaplamak istemediğini biliyordu.Adımları duraksadı.
Voldemort olmayı seçseydim bu zamandaki ben bunu bilirdi.
Ardından her şey berrak bir hal aldı.Onu bu zamana getiren kendi o kadar hırs ve nefret doluydu ki bunu farkedememişti.Buraya ilk geldiği an o da bu hislerle dolu olduğu için bunun farkına varamamıştı.
Başından beri Dumbledore'un oyunun içindeydi.
Derin bir nefes almaya çalıştı.Onu Voldemort olmaktan vazgeçiren şeyin ne olabileceğini hala anlayamıyordu.Başını hafifçe sağa yatırdı.
Ne olabilir?
"Hey dostum.İyi misin?"
Tom Riddle sırtında hissettiği elle yavaşça arkasına dönerken Harry Potter ile yüz yüze gelmişti.Başını yavaşça olumlu anlamda sallarken bir kaç adım geriledi.
"Bir anda masadan kalkıp gittin.Her yerde seni arıyorduk."
Draco'nun mavi gözlerine bakarken omzunu silkti sakin kalmaya çalışarak.
"Bir şey unuttuğumu farkettim."
Ron Weasley'nin kaşları şaşkınlıkla havalandı.
"Bulabildin mi peki?O kadar hızlı gittin ki senin için önemli bir şey olmalı."
"Evet oldukça önemli ve buldum."
Ron başını anladım dercesine sallarken Harry son bir kez Tom'un sırtına dostane bir şekilde vurmuş ve derse yetişmeleri gerektiğini söyleyerek Ron ile koridorda ilerlemeye başlamışlardı.
Bu sırada Hermione genç adama yaklaşarak elini kaldırmış ve Tom'un yanağına getirmişti.Endişeli gözüküyordu.
"Tenin daha solgun bir hal almış.İyi olduğuna emin misin?"
Tom boğazını temizleyerek başını sallarken alt dudağını yavaşça ısırdı.
"Evet iyiyim.Derse geç kalacaksın.Daha sonra görüşürüz."
Genç kız minik bir tebessümde bulunurken elini indirerek Draco ve Tom'a görüşürüz demiş ardından koşarak Harry ve Ron'a yetişmeye çalışmıştı.
Genç Malfoy gözlerini kısarak bakışlarını biraz daha genç kızın üzerinde tuttu havaya titrek bir nefes bırakırken.Bu esnada Tom dudaklarını tekrar aralamıştı.
"Hadi gidelim.Dersimiz İksir "
Draco konuşmamayı tercih ederek Tom'u takip ederken elindeki kitabını istemsizce göğsüne bastırdı.
Bunun acısını hafifleteceğini umarak.
Bu sefer arayı uzun tutmadım ve umarım diğer bölümü yarın atabilirim.
Evet olay örgüsü birazcık da olsa çözüldü.
Düşüncelerinizi belirtmeniz dileğiyle.
Hoşçakalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game of Time {Tom Riddle/Tomione} √
FanfictionVoldemort Tom Riddle'ı kullanarak oldukça tehlikeli olan bir oyuna girmişti. #1 Voldemort