SAİ AİLESİ 4.KISIM

1.5K 223 120
                                    


Odasına doğru giderken karnının guruldadığını fark etti. Yemek yemeyi sevse ve sıklıkla acıyor olsa bile oldukça ince bir vücuda sahipti. Yediklerinin nereye gittiğini bilmiyordu fakat ona kas olarak dönmedikleri kesindi.

Sabah da bir şeyler yememiş olduğundan odasına çıkmadan önce mutfağa uğrayıp karnını doyurma kararı aldı. Pio onu zaten kaplıcaya girerken görmüştü, muhtemelen hemen büyükanneye haber verirdi. Nasıl bir ceza alacağını bilmiyordu ancak öncesinde karnını doyurmak iyi bir seçenek olabilirdi.

Yere düştüğünde kıyafetinin ıslanan yerlerinin tenine yapışmasından dolayı rahatsız olduğundan kumaşı hafifçe çekiştirerek ve bir yandan da ses çıkarmamaya çalışarak yürüdü. Mutfağa vardığında orada birkaç çalışanın hâlâ sohbet ettiğini gördü ama ona aldırış etmediklerinden dolayı o da onları umursamadan yemeklerden biraz yedi. Sevdiği bir yiyecek olmadığından çok fazla durmayıp hemen yukarı çıkmaya koyulmuştu. Yine de karnı doymuş olduğundan keyfi yerine gelmişti, Pio ile yaşadıkları neredeyse aklından uçup gitmişti bile, hızla merdivenleri tırmandı.

Kendi katına vardığında onu izleyen bir çift göz hissetmişti. Hisleri küçüklükten beri keskindi, büyükannenin yardımcılarının çoktan onu bulmaya gelip gelmemiş olduklarını merak ederek durakladı ve etrafına bakındı. Arkasını dönmesiyle karşısında Cael'i görmüştü, o olduğunu fark etmesiyle uzun bir süredir tuttuğu nefesini rahatlayarak verdi. Odasına dönmeden önce biraz onunla konuşmanın iyi bir fikir olduğu kararını verip geri döndü, hafifçe gülümsemişti. Şansına genç adam da ona doğru geliyordu. Birbirlerine yeterince yaklaşınca durdular ve Azuma ona bakarak dudaklarını bir şeyler söylemek için araladı ancak koyu mavi gözler onunkilerle buluştuğunda aklında saniyeler önce kurduğu cümlelerin hepsini unutmuştu. Hemen bir şey demeden gözlerini kaçırdı ve ardından böyle bir şey yaptığı için kendini garip hissetmekten alıkoyamadı.

Cael de ona ne demesi gerektiğini bilmiyormuş gibi bakıyordu. Böylece aralarındaki garip sessizlik uzadıkça uzadı. Azuma koşarak geri dönüp kendini kimsenin bulamayacağı bir yere saklayıp saklamamasının nasıl sonuçlar doğurabileceğini düşünmeye başlamıştı bile.

"Dün etrafta dolaşan kişi sensin değil mi?" dedi Cael sonunda. Azuma bununla rahat bir nefes almıştı. Tekrar gözlerini genç adamın üzerine getirirken kendini daha da garip hissetmişti ancak hatırlandığı için mutluydu. Sesi de mutlu çıkmıştı. "Evet, bendim."

Cael uzatmadan devam etti. "Ailenden biri ölmüş olmasına rağmen nasıl bu kadar mutlusun?"

Azuma onun hemen böyle bir şey hakkında konuşacağını düşünmemişti, keyfi yeniden kaçmıştı. Yoksa genç adam ondan şüpheleniyor muydu? Gerçi bu doğal bir şeydi, evdeki herkes hüngür hüngür ağlarken birinin rahatça etrafta gezinmesi dikkat çekmiş olmalıydı. Ev hakkındaki gerçekleri ona anlatırsa saraydan gelmiş birinin nasıl tepki verebileceğini bilmiyordu ama yine de açıkladı.

"Bu ailede bazı kurallar var," dedi ellerini birleştirerek. Birkaç adım atarak genç adamın etrafında dönmüştü, diğer tarafa geçtiğinde duvara yaslanarak durdu ve gözlerini ona dikti. "Mesela biri hayatını kaybettiğinde üzülmelisin."

Bu sözün üzerine Cael ona anlamsız bakışlar attı. Azuma elini beline koyarak devam etti. "Birinin hayatını kaybetmiş olması çok kötü ancak Vero'yla benim aram hiçbir zaman iyi değildi. Ölmüş olmasını istemezdim, yine de durum böyle geliştiği için de üzülecek değilim." Genç adam bu sözlere yorum yapmadı. Azuma, onu duygusuz zannedeceğini düşünerek ekledi. "Tabii ki de uzunca süre beraber yaşadığım birinin kötü bir şekilde can vermesi beni birazcık üzdü ama sonuçta çok alakam olmayan biri öldü diye hayatımda önemli değişikler yapacak değilim ve..."

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin