SARAY 5.KISIM

609 105 55
                                    


Deinde'yi ikinci kez görmeye gittiğinde bu babasının emriydi. Kral onlarla gelmemişti, ona sadece Orion'u götürmesini söylemişti. O da on yaşına bastığında güzel bir gelecek tahmini almalıydı.

Tekrar o kulübeye dönmek adlandıramadığı hislerin doğmasına neden olmuştu ancak Orion heyecanlı olduğu için bunun yüzüne yansımaması için elinden geleni yapmıştı.

Kulübeye girmeden önce kapıyı çaldı fakat ses veren olmayınca daha önce babasının yaptığı gibi içeri daldı. Kadın oradaydı, hâlâ yüzünün önünde ince bir örtü vardı. Onları görünce ilk işi Orion'a dönüp "Hm, bir insan kadından... Gerçekten tek bir tane düzgün çocuğu yok mu?" demek olmuştu.

Bunun üzerine Orion'un gözleri dolmuştu, ne diyeceğini bilememişti. Cael gürleyip "Düzgün konuş." demişti. Bu bir emirdi, içi nefretle dolmuştu. Kadın bunu beklemiyor olmalıydı ki şaşırmıştı ancak bir prensin emirlerine karşı gelemezdi.

"Senden daha şanslı, krala söyle iyi yetiştirsin. Hayatında fazla zorluk olmayacak ancak öğrenmesi gerekenler var."

Cael kelimelerin anlamını anlıyordu, tahta geçecek olan Orion'du. Zaten kendisi gibi güçleri mühürlü olan birinin geçmemesi daha uygun olurdu. Geri döndüklerinde Kral'a Deinde'nin sözlerini aynen aktardı. Memnun olmuş gibi gözükmüyordu, cevap vermedi.

Üçüncü kez gördüğünde on sekiz yaşındaydı. Bu sefer Yuna'yı götürmüştü. Kadın son gördüğünden beri çok değişmemişe benzemiyordu, kızı gördüğünde hızla ona doğru ilerledi ve ellerinden tuttu. "Ne bilmek istersin tatlım?"

Deinde'nin tavrındaki ani değişim Cael'in hoşuna gitmemişti. İçinde yine aynı nefret belirmişti. Dediklerinin neresi doğruydu ki? Kendisince birkaç kelime sallıyordu ancak bunu küçük kız kardeşinin yanında söyleyemezdi. Yuna heyecanla ona aklındakileri sordu. "Ne zaman evleneceğim? Ve evleneceğim adam nasıl olacak?"

Cael gözlerini devirdi. Soracak başka bir şeyi yok muydu? Fark etmese de içince küçük bir kıskançlık doğmuştu.

"Ahaha," diye hafifçe güldü Deinde, gülüşü tatlıydı. "Şanslısın, istediğin gibi birini bulacaksın. On altında düğün yapacaksınız ve bir ömür boyu onunla mutlu yaşayacaksın."

Bu cevap üzerine küçük kızın gözleri parlamaya başladı. "Gerçekten mi?"

"Deinde hata yapmaz." diye cevapladı kadın.

"Önemli bir şey söylemeyecek misin?" diye sordu Cael araya girerek.

"Bir genç kız için düğünleri önemlidir." dedi Deinde ve arkasını dönüp karışıklığın içinde kayboldu. Cevaplar Cael'i memnun etmese de Yuna çok mutluydu. Geri döndüklerinde krala yine olduğu gibi dediklerini aktardı. Kral yorum yapmadı.

Dördüncü kez gördüğünde Deinde onun odasına gelmişti. Yirmi yaşındaydı ve artık büyük, bir prens için döşenmiş bir odaya sahipti. Kapının kapanma sesini duyunca izinsiz girenin kim olduğunu görmek için hole gitmişti. Yüzü ince bir örtüyle kapalı olan kadını görünce kaşları çatıldı. "Neden buradasın?" Sesi oldukça sertti.

Kadın cevap vermeden suratındaki örtüyü kaldırdı, böylece yüzü açıldı. Loş ışıkta tüm detayları görülmese de tatlı, şirin bir suratı vardı. Küçükken onun yanına gitmemiş olsa yirmi yaşından fazla olmadığını düşünürdü. Kadın ona doğru yürüdü. Yüzünde makyaj vardı. Biraz durakladıktan sonra cevap olarak Cael'i tutup kendine çekti. Dolgun dudakları yumuşak ve ıslaktılar. Uzun kirpikleri yanağına sürtmüştü, Cael'in vücuduna anlam veremediği bir his yayıldı ancak fazla sürmeden genç adam kadını itti.

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin