KÜÇÜK KIZ 5.KISIM

1.1K 173 184
                                    


Ormanda yiyebilecekleri şeyler vardı. Azuma yanlış hatırlamıyorsa Sai evinin yakınlarından geçen ırmak, ormana da uğruyordu. Yaşamlarını yitirene dek ormanda kalmaları bir sorun yaratmazdı muhtemelen ancak hepsi bu sözlerin üzerine ölü gözlerle Claudio'ya dönmüştü. Claudio ise kendini savunmak istercesine gülerken şakacı bir tonla cevapladı. "Ne var, ben sadece gerçekleri söylüyorum."

Gece boyunca düşündüler, sabah da akıllarına alternatif çözümler gelmemiş olunca evi belki ruhun bağlanmış olduğu başka bir eşya vardır umuduyla aramaya koyuldular. Yeniden ruhun illüzyonlarına girme riskini azaltmak için ikili dolaşıyorlardı.

Cael ve Azuma yukarı katta odaların birine girdiler, aynı anda Claudio ve Destin aşağı katı araştırıyorlardı. Azuma karşısında duran dolabın çekmecesini açmasıyla çekmecenin içinden bir düzine fare fırladı. Üzerine gelen farelerle hafifçe geri çekildi ve hepsinin çıkmasına izin verdikten sonra çekmeceye uzanıp onu iyice çekti. Altından delik açıp girmişlerdi.

Cael, Azuma'nın omzunun üzerinden ne yaptığını izliyordu. Azuma kendisine göre çok daha kısa boylu olduğundan zorlanmadan görebiliyordu. Çekmecenin içinde bir parfüm şişesi ve bir dolu mektup vardı. Hepsini çekmeceden çıkardılar.

Azuma parfüm şişesinin içinde yüzen parçacıkları görebiliyordu. Yıllardır orada kullanılmayı bekliyor olmalıydı. Şişenin kapağını açıp içini yere boşalttı. Etrafa tatlı ama rahatsız edici bir koku yayılmıştı. Bunun üzerine şişeye bir bakış daha atıp onu da yere fırlattı, neyse ki cam şişe kırılmamıştı. Cael neden böyle bir şey yaptığına anlam veremezcesine Azuma'yı izlerken iç çekti ve mektupları ondan aldıktan sonra odadan çıktılar. Rahatsız edici kokunun hızla her yere yayılmaması için kapıyı da kapatmışlardı.

Bir sonraki odaya geçmeden önce mektupları açma kararı aldılar. Üç tane vardı, el yazıları dağınıktı ve yılların getirdiği etkiyle mürekkepler uçmaya yüz tutmuştu. Hafif bir küf kokusu da yayılıyordu. Yazıyı okuyamayınca Azuma mektupları Cael'e uzattı. Cael biraz inceledikten sonra geri vererek konuştu. "Günümüzde fazla kullanmayan bir dil, buranın ne kadar eski bir yer olduğunu tahmin etmek zor."

Azuma'nın bu cümlelerden anladığı mektupların bir işlerine yaramayacağıydı. Cael de öyle düşünüyordu ama temkinli olmak adına Azuma ince kâğıt parçalarını yanına aldı ve yan odaya geçtiler.

Yan oda da öncekiyle aynıydı, bir yatak ve bir dolap vardı. Her yerde tozlar uçuşuyordu. Cael dolabı açtı ve karşılarına beyaz bir elbise çıktı. Düz kumaştan olmasına rağmen değerli bir eşyaya benziyordu. En fazla on üç, on dört yaşlarındaki bir kız çocuğu o elbiseye girebilirdi. Azuma ile Cael birbirlerine baktıktan sonra elbiseyi de alıp aşağıya, diğerleriyle buluşmaya indiler.

Evden çıktıklarında Claudio koşarak onların yanına gelmiş ve elbiseyi büyük bir hayranlıkla incelemişti. Sonra buldukları birkaç takıyla kumaş parçasını göstermişti onlara. Aralarında güzel taşlarla süslenmiş küpe ve tokalar vardı ancak hiçbiri bir kız çocuğunun takabileceği şeylere benzemiyordu. Yine de bulduklarını daha önceden hazırlamış oldukları ateşe attılar.

Hiçbir şey olmadı.

Bir süre bekledikten sonra Azuma elindeki beyaz elbiseye umutsuzca bakarak onu da ateşe attı. Güzel bir parçanın küle dönüşmesini izlemek üzücüydü. Yine de beklediklerinin aksine hiçbir şey olmamıştı.

Herkes umudunu kesmişken Azuma ceketinin iç cebine sıkıştırdığı mektupları aldı. Denemekten zarar gelmezdi değil mi? Claudio kâğıt parçalarını görünce "Onlar ne?" diye sormaktan kendini alıkoyamamıştı.

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin