MAĞARA 4.KISIM

683 108 72
                                    


Cael'in emri kısa ve anlaşılırdı. Olanları görmesiyle Azuma'yla savaşan diğer genç Azuma'yı olduğu gibi bırakıp Cael'e doğru gitmeye başlamıştı. "Dur." dedi Cael, o tarafa bakmıyordu.

Beyaz maskeli olan onun emirlerini duymasına rağmen durmamıştı. Bunun üzerine Cael sol elinin parmaklarını şaklattı ve genç olduğu gibi yere yığıldı. Tekrar karşındakine döndü. "Maskeni çıkar."

Genç korkudan titremeye başlamıştı. Ellerini zorla yüzüne götürdü ve maskesini Cael'in ona emrettiği gibi çıkardı. Yüzü yere dönüktü, olduğu pozisyondan Azuma gencin suratını göremiyordu ancak Cael'in yüzündeki ifade biraz değişmişti. Uzun süredir olduğu yerde donmuş şekilde olanları izleyen Azuma onlara doğru birkaç adım attı.

Kılıcın altında onlara bakmamakta ısrarcı olan yüzü görünce kolunu tutan eli düştü ve yüzüne şaşkınlık yerleşti. Cael kılıcı adamın yüzünü kaldırmak için çenesinin altına doğru bastırırken sordu. Sesi sertti, hiçbir duygu belirtisi yoktu. "Adın ne?"

"Silas." dedi. Sesi az çıkmıştı ancak Azuma'nın duyabileceği tondaydı. Bunu duymasıyla Azuma'nın yüzündeki şaşkınlık silindi ve kaşları çatıldı. Onlara doğru koştu, daha yakın bir mesafeye geldiğinde ise durdu. Beyaz maskeli adam arkasında kalmıştı.

"Neden buradasın?"

Silas Azuma'ya bakmamak için biraz direndikten sonra yüzünü tiksinti kapsadı ve sonunda Azuma'ya döndü. "Cezanı vermek için lanet olası."

Azuma duraksamadan edemedi. Sai ailesinin evinden ayrılmadan önce Silas'ın onunla konuşmak istemediğini hissetmiş olsa bile araları kötü değildi. Neler olduğunu sormak istedi ancak aklına Pio'ya yaptıkları geldi. Belki de o yüzdendi. Azuma'nın konuşmamasıyla Silas devam etti. "Bir Regium A'yı bile kandırmayı başarabilen iğrenç birisin." Cael'e dönerek ekledi. "Diğerinin maskesini açıp bakın. O zaman Azuma'nın nasıl bir şeytan olduğunu göreceksiniz."

Cael'in bakışları değişmedi ancak kılıcını geri çekip kendi kınına koydu. Kılıç kına biraz küçük gelmişti fakat duruyordu. Bununla beraber Azuma kanın beynine sıçradığını hissetti ve yerde yatan beyaz maskeliye baktı.

Pio'ydu.

Cael'in ona gidip bakmasını engellemek için seçenekler düşünmeyi başladı, hiçbir şey aklına gelmiyordu. Eğer ne yaptığını görürse muhtemelen ona da aynısını yapar ya da saraya götürüp cezasını başkalarının vicdanına bırakabilirdi. Bu konu hakkında konuşmuş olsalar bile ne yapmış olduğunu sormamıştı sonuçta. Koca bir kayanın altında eziliyormuş gibi hissediyordu. "Ca... Cael." dedi ince bir seste ancak devamını getiremedi.

Genç adam ona bakmadı.

Kılıcın iyice yerine oturduğuna emin olduktan sonra tekrar Silas'a döndü. Dizleri üzerinde duran adamın yüzüne sinsi bir gülümseme yerleşmişti ve ayağa kalkmaya çalışıyordu ancak beklemediği anda gelen darbeyle yere yuvarlandı. Tekrar kalkamadı. Cael suratına sert bir tekme geçirmişti.

Bunun üzerine Azuma bile dilini yutmuş, öylece bakakalmıştı. Cael yere düşen adamı kaldırdı, Silas bayılmıştı. Yerde sürüyerek tekrar yürümeye koyuldu. Bir süre sonra durarak Azuma'ya döndü. "Ne bekliyorsun, gelsene."

Azuma bununla beraber şaşkınlığının içinden çıkıp ona doğru koşar adımlarla yürümeye başladı. "Diğerini de al." dedi Cael, çocuğun aklının çoktan bulutlara çıktığını fark ederek. Bu demesinin üzerine Azuma'nın ağzından hafifi bir "Ah." sesi çıktı ve geri dönerek Pio'yu yakasından tuttu. Cael'in Silas'ı sürüklediği gibi onu da sürüklemeye başladı.

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin