GEÇMİŞTEN ANI 2.KISIM

889 136 140
                                    


"Ah," dedi Azuma. "O sen miydin?"

Lucia onaylarcasına başını salladı. Azuma'nın aklında kareler az da olsa birleşmeye başlamıştı. "Bana yardım etmiştin."

"Ne yapabilirdim ki?"

Diğerleri gibi ölüme terk edebilirdin, daha çok küçüktün ve yardım etmene gerek yoktu, diye düşündü Azuma ancak bunu dile getirmedi. Onun yerine "Sanırım... Teşekkür ederim." diyebildi. Lucia'ya karşı birden sempati beslemeye başlamıştı. Kız gülümsedi, yine olsa yine yardım ederdi.

Bundan on sene önce, Azuma yedi yaşındayken Sai ailesinin evinden kaçmıştı. Evin yanında gözünü kestirdiği bir ağaca tırmanıp uzun duvarların üzerinden diğer tarafa atlayarak başarmıştı bunu ancak küçük bedeni ani düşüşü kaldıramamıştı, buna rağmen yine de kendini tutmuş ve ağlamamıştı. Ardından da acıya aldırış etmeden koşarak ağaçların arasında kaybolmuştu.

Kaçmak istemesinin nedeni ailedeki herkesin ona yaptığı zorbalıktı. O gün herkes onunla nedensiz yere dalga geçerken annesini oturup onları sakince izlerken görmüştü. Yüzünde üzüntülü bir yüz ifadesi olsa bile kalkıp onu korumamıştı, babası yokken zaten onunla hiç ilgilenmezdi. O da evden kaçıp babasını bulacaktı.

Babası bir gezgindi. Eve çok nadir uğrardı. En son uğradığında, yani altı ay önce, ona onu da yanında alması için yalvarmıştı ancak oğlunun kafasını okşayıp daha çok küçük olduğunu, onunla gelemeyeceğini söylemişti. Azuma da büyümeyi beklemeye karar vermişti ancak annesinin bakışlarını aklından çıkaramıyordu. İstenmediğini hissediyordu. İstenmediği bir yerde olmayacaktı, kaçacaktı. Hem babasını bulursa ona yeterince büyümüş olduğunu gösterebilirdi. O yüzden acısını unutup ormanda koşmaya devam etti, olabildiğince sessizce ve olabildiğince hızlıca...

Fakat bir süre sonra koşmaya alışık olmayan bacakları yoruldu, acının da verdiği etkiyle yere yığılmıştı. Kafasını kaldırıp etrafına bakındığında yanından bir ırmağın aktığını gördü ve kalkıp oraya kadar bir bacağını sürüyerek gitti. Bileğini burkmuş olduğunu o an fark ediyordu. Acıyla yüzünü buruşturdu, ne yapacağını bilmiyordu.

Korkuyordu.

Ağlamaya başladı. Başta hıçkırıkları sessizdi ancak bahar olmasına rağmen içine işleyen soğuktan dolayı yalnızlığını daha da çok hissetmeye başlamasından sesi daha da yükselmişti, ağlayışı ormanda yankılanmaya başladı.

"İyi misin?" Bir süre geçtikten sonra arkasından gelen beklenmedik sesle hafifçe yerinde sıçramıştı, az kalsın ırmağa yuvarlanıyordu. Bir el onu düşmeden tutmuştu.

Elin sahibi kan gibi kıpkırmızı saçlara sahipti, saçlarının uzun tutamları Azuma'yı çekmeye çalışırken birbirlerine karışmıştı. Adamın koyu renk gözleri sürmeliydi, büyükçe bir vücuda sahipti. Güçlü görünüyordu. Azuma gözyaşlarını silerek ona daha iyice baktı. Beline kadar inen saçlarıyla uyumlu, kırmızı kıyafetleri vardı. "Yaralanmışsın." dedi adam. Sesi sakinleştirici etki bırakmasına rağmen endişeliydi.

Azuma ilk kez o zaman Regium'ların varlığını öğrenmişti. Adam yaralarını sararken ona sarayla ilgili birkaç ufak bilgi de vermişti, bunlar gerçekten dikkatini çekmişti. Planlarına babasını bulduktan sonra saraya gidip orayı görmeyi de ekledi.

O gün neden bir Regium A'nın orada olduğunu bilmiyordu, hiçbir zaman nedenini de öğrenemedi. Yaralarından ve hissettiği yalnızlıktan kurtulduğu için mutluydu sadece. Birinin ona değer verdiğini hissedebiliyordu, bu kişiyle yeni tanışmış olsa bile.

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin