TERK EDİLMİŞ 4.KISIM

516 84 135
                                    


Azuma olanları ağzı açık izliyordu. Destin birkaç adım geri çekildi, ruhun boğazından bir çığlık koptu ve söndürmek istercesine alevlere vurdu ancak ne kadar uğraşsa da sihirle oluşturulmuş alevler olduğu için söndüremezdi, çok geçmeden her yeri alevlerle kaplandı ve çığlığı kesildi.

Destin bununla arkasını dönüp yürümeye başladı, Azuma tek bir laf etmeden onu takibe koyuldu.

Çok geçmeden hava açılmıştı. Aydınlıktı. Azuma Claudio'ya baktı, hareketsizce Destin'in sırtında duruyordu. Kendini suçlu hissetmekten alıkoyamadı, onu korumak için bu hale gelmişti sonuçta. Gözleri tekrar yere çevrildi.

Azuma buğday tarlasından çıktıklarında geri dönüp baktı ve buğdayların artık orada olmadığını gördü. Hepsi bir illüzyondu. Böyle bir sonuç doğuracağını bilse gece dışarda kalmayı tercih ederdi. Destin de öyle düşünüyordu muhtemelen.

Tarların içinden geçmeye karar verdiler, etrafta kimse yoktu zaten. Uygun bir yer bulduklarında Destin dikkatlice Claudio'yu yere bıraktı. Claudio'nun gözleri aralandı, nefesleri derindi. Azuma ne kadar dayanıklı olduğuna bir kere daha şaşırdı, çok fazla kan kaybetmişti sonuçta. Destin hızla Claudio'nun kıyafetlerini çıkardı. Vücudunda dört tane yan yana dizilmiş delik vardı, onlar haricinde ise bir yara izi göremiyordu. İlk kez bu kadar derin yaralanıyordu muhtemelen.

Azuma, Destin'in neredeyse titrediğini söyleyebiliyordu. Yardım edebileceği bir şey olup olmadığını sormak için yeltendi ancak buna gerek kalmadan Destin ona emir verdi. "Su getir."

Dediği gibi yaptı, yakınlarda kuyu vardı. Getirmesi uzun sürmemişti. Destin Claudio'nun yaralarını temizledikten sonra hepsine dikiş attı. Ardından da aynısını sırtını çevirip yaptı. Claudio'nun yüzü acı içinde olsa da tek bir ses bile çıkarmamıştı. Bir süreden sonra ise bilincini kaybetmişti.

İşini bitirince Destin, Azuma'nın yardımıyla Claudio'nun kıyafetlerini tekrar üzerine geçirdi. Ardından yeniden yola koyuldular.

Uzunca bir süre yürüdüler, yağmurda ıslanan kıyafetleri kurumuştu ve arkalarında artık kan izleri bırakmıyorlardı. Tarlalar bitince karşılarına bir şehir çıkmıştı. Garip bir şekilde çok sessizdi, sokaklarda kimse yoktu.

Azuma evlerden birini uzaktan görmesiyle onlara doğru koştu. Kapısı aralıktı, temkinli bir şekildi kapıyı daha da açtı. İçeri de kimse yoktu ve bir savaş alanı gibiydi. "Terkedilmiş." dedi arkasından gelen Destin. Şehir gerçekten de terkedilmişti.

Azuma hızla eve girdi. Kimsenin olmaması işlerine daha da çok yarıyordu, muhtemelen üzerleri kanla kaplı ve bir tanesi yaralı olan üç kişiyi gördüklerinde kimse kendini güvende hissetmezdi.

Yukarı kata çıkıp yatak odasını buldular. Destin, Claudio'yu yatağa yerleştirdikten sonra Azuma'ya döndü. "Nasıl oldu?"

Azuma bunu sormasından korkuyordu. Destin'in zaten ondan hoşlanmadığını biliyordu, yine de yalan söylemedi. "O adam durduk yere buğdayların arasından çıktı ve Claudio beni korumak için önüme atladı." Sesi oldukça soğuktu.

Bunu duymasıyla Destin ona doğru dönüp hızla onu duvara yapıştırdı. Yüzünden nefret vardı. Azuma'nın suratı ise düzdü. "Lanet olasıca, sırf Cael seni korumamızı istedi diye yola çıkmasaydık bunların hiçbiri olmayacaktı! En azından önüne atlamasını engelleyebilirdin, ne diye bekledin? Senin yerine o acı çeksin diye mi? Bu kadar bencil olmana rağmen Cael seni nasıl böyle el üzerinde tutuyor anlamıyorum, o anda... O anda..."

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin