GEÇMİŞTEN ANI 3.KISIM

872 134 158
                                    


Azuma ağlamaya başladı. Yardım istiyordu, bazen sözcükleri derisinin parçalanmasının verdiği acıdan dolayı boğuk çıkıyordu. İnsanların içinin burulmaması imkânsızdı ancak ailedeki hemen hemen herkes onu ifadesiz bir şekilde, yaptığını hak etmiş gibi izliyordu. Leo vurmaya devam etti, her seferinde Azuma'nın gözyaşları daha da arttı. Sırtını hissetmemeye başlayana kadar ağladı. Kaç kere kırbaç yediğini bilmiyordu, kaç kişinin onu izlemeye devam ettiğini... Tek bildiği canının acıdığıydı ve bayılamadığıydı. Öncesinde bayılmaması için özel bir iksir içirmiş olmalıydılar. Böylece güçsüzlüğüne rağmen acının her saniyesini hissedecekti, ölümden daha kötüydü.

Uzunca bir süre geçtikten sonra adamlar Azuma'yı çevirdiler. Üzerindeki kıyafeti çoktan parçalanmıştı. Azuma gözlerinin aralığından yerdeki kanları ve kopmuş deri parçalarını görebiliyordu. Midesi bulanamayacak kadar halsizdi. Ölmek istediğini düşündü. Geri döndüğünde gördüğü karanlık sonsuza dek sürseydi bile o andan yaşadıklarından daha iyi bir halde olurdu.

Leo, Azuma'nın göğsünü de birkaç kere kırbaçladıktan sonra kırbacını yere attı ve adamlardan biri ona kızgın bir bıçak getirdi. Azuma neler olduğunu rahatça görebiliyordu. Kızgın bıçağın derisine değmesiyle tekrar bağırmaya çalıştı ancak sesi çıkmadı. Çıkmıyordu, gözyaşları da akmıyordu. Aksa da bir işe yaramıyor olduklarını anlamıştı. Nedense annesinin ona kenardan bakan görüntüsü aklına geldi, kalbinin de parçalandığını hissetti, hatta Leo'nun bıçağını kalbine kadar batırmış olduğunu bile düşünmüştü.

Ancak Leo bıçağı hiçbir zaman çok derin batırmamıştı. Kırbacın bıraktığı izlerin yeterince kalıcı ve acı verici olduğunu düşünüyordu o yüzden canı sıkılıncaya kadar Azuma'nın derisini küçük kesiklerle doldurdu. Sonra adamlara onu bırakmasını emretti, çocuğu kan gölünün içine öylece atıp uzaklaştılar. Azuma kıpırdayamıyordu, hiçbir şey yapamıyordu. Düzgün düşünemiyordu bile, orada ölecekti. Yapabileceği bir şey yoktu. Çaresizdi.

"Anne." Küçük bir çocuk sesi kulaklarında yankılandı. "Onu orada öylece bırakmayacaklar değil mi?"

"Bizimle alakası yok." Kadının sesi katıydı. Çocuk, annesinin yanından ayrılıp Azuma'nın yanına koştu. Annesinin bu hareketle beraber gözleri büyüdü, ne yapacağını bilemedi. Kızına "Dur!" diye bağırdı. Küçük kız çocuğu dinlemeyip Azuma'nın yanına çöktü.

Etrafta geçenler onları görmeleriyle aralarında fısıldaşmaya başlamışlardı. Herkes onlara küçümseyerek bakıyordu. "Çekil oradan." dedi kadın. Sesi daha da katılaşmıştı, kendisini zorla tuttuğu belliydi.

Kız boğuk bir sesle "Çekilmem!" dedi. "O da bizim ailemizden, böylece bırakırsak daha fazla yaşamayacak."

Kadın; küçük kızının böyle kelimeler söylemeye cesaretinin olmasına, onu bırakıp koşarak kimsenin umursamadığı ve herkesin öleceği günü beklediği bir çocuğun yanına gitmesinden daha da çok şaşırmıştı. Onu cevaplayamadı. "Biri onu tedavi etmeye gelene kadar çekilmem." diye devam etti kız.

Biri kızın babasına olanları yetiştirmiş olmalı ki iri yarı bir adam koşarak oldukları yere geldi, durumu görünce yüzüne kızgın bir ifade yerleşmişti ve kızını alıp yerde bilinçsizce soğuk zeminin üzerinde yatan oğlanın yanından çekti. Kız hafifti, çabalaması hiçbir işe yaramamıştı. "Götür onu." diye emretti annesine, küçük kız çocuğu ağlamaya başladı. Annesi sinirle kızını alıp uzaklaşırken babası etrafında bulduğu yardımcılardan birine seslendi. "Şunu da ortadan kaldırın!"

HALF & HALF - Başlangıç [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin