-EFFY-
Chloe ile beraber masadan kalktığımızda yaşadığım şoku hala atlatamamıştım. Chloe ise hala başımda "Ay, hala inanamıyorum, Alex Wentworth gibi bir varlık, nasıl Sarah gibi bir kızla beraber olabilir ki? Elini sallasa ellisi..." diye söyleniyordu.
"Neden ki? Bence çok da yakışıklı değil." diye geçiştirmeye çalıştım tamamen yalan söyleyerek.
"Şaka mı ediyorsun? Ona nasıl baktığını gördüm, onu gördüğümüzde nasıl kolumu çekiştirdiğini de gayet iyi hatırlıyorum şekerim." dedi bilmiş bir tavırla.
Bu kızın gözünden hiçbir şey kaçmıyordu!
"Biz arkadaşız ve kimle beraber olduğu umrumda değil. Hem Alex'in dediğine göre her şey yalan bir dedikodudan ibaretmiş, duymadın mı?" dedim bu dediğime kendim de inanmak isterken.
"Sen onun öyle dediğine bakma kızım. Sizin okulda olmamama rağmen o kızın dedikodularından haberim var, Alex bu tip basit kızlarla takılacak biri gibi değildi." dedi tek nefeste. O kadar hızlı konuşuyordu ki söylediklerinin birkaç kelimesini arada bir kaçırıyordum.
"Hey, yoksa... Alex'ten mi hoşlandın?" diyerek gülmeye çalıştım.
"Ondan kim hoşlanmaz? Taş gibi çocuk! Ah be, Sarah'nın yerinde olmak vardı..." dedi gözlerini hayal alemindeymiş gibi kırpıştırarak. Daha fazla dayanamadım ve onu, hayal dünyasından çıkarıp gerçek hayata döndürmek için konuşmaya başladım.
"Abartma tamam, yeter, hadi konuyu değiştirelim."
"Aman tamam be, nasıl istersen." dedi oflayıp puflayarak. Daha sonra ise ani bir ruh değişimi gösterip neşeyle konuştu. "Ee, nereye gidelim bakalım?"
Açıkçası moralim oldukça bozulmuştu ve Chloe'nin düşük çenesini dinlemek yerine kafamı dinlemeyi tercih ederdim.
"Ben çok yorgunum, eve gideceğim sanırım." dedim bozulmamasını umarak. Ama haklı olarak hemen suratı asıldı.
"Ama bugünü beraber geçireceğimize dair söz vermiştin ya!" dedi hiddetle.
"Üzgünüm Chloe, gerçekten iyi hissetmiyorum, yarın görüşürüz." deyip yanaklarından öptüm ve evin yolunu tuttum.
---
Eve girdiğimde David karşımda dikilirken ukala bakışlarını üzerimde gezdirdi.
"Vay, vay vay, kimler gelmiş?" deyip her zamanki sinir bozucu gülüşünü yaptı ve elindeki kadehten bir yudum aldı. Hep içer ama hiç sarhoş olmaz kendisi.
"Seninle hiç uğraşamayacağım şimdi." dedim merdivenlere ilerlerken. Beni hiç duymamış gibi yaptı.
"Neler yaptın bugün küçük kardeşim?" diye sordu sanki ilgileniyormuş gibi.
"Kes sesini David!" dedim ve odama doğru yürüyüp içeri girdim. Kapıyı sertçe çarpmayı da ihmal etmedim. Alex'e olan kabalığını hala unutmamıştım.
"Hey, sadece ilgili bir abi olmaya çalışıyorum." diye bağırdı içeriden. Derin bir nefes alıp kendimi yatağa attım. Aklımda hala Sarah ve Alex vardı. Onları yan yanayken bile düşünmek sinirlerimi bozuyordu.
Neden sürekli bu çocuğu düşünüyordum ki? En iyisi her zamanki gibi biraz kafa dağıtacak bir Sabbath şarkısı dinlemek diye düşünürken kapı çaldı. David içeriden "Kapıya bak!" diye böğürdü.
"Kalk kendin bak!" diye karşılık verdim.
"Effy, bir kez olsun iyi bir kardeş olup kapıya bakamaz mısın?" diye alaylı bir şekilde bağırınca oflayarak yatağımdan kalktım ve merdivenlerden indim kapının ikinci kez çalışını işitirken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ
FantasyBir yanda güçlerini yeni fark eden iki gencin birbirlerine kısa sürede geri dönülemez bir biçimde aşık olmaları ve bunun getirdiği sonuçların hayatlarını alt üst etmesi... Diğer yanda ise nefes aldığı her saniye boyunca intikam duygusuyla beslenen...