Kapının önünden ayrılıp kendimden emin adımlarla pencerenin önüne doğru yürümeye başladım. Dışarıda neler oluyordu bilmiyordum. O kızın çığlık sesiyle beraber onun sesi bastırmıştı geceyi.
Son sözleri kalbime saplanmıştı. Bir rica gibi daha çok ihtiyaç gibi. Bitmesini istemeyip o kızın sonu olmuştu belki de ve dudaklarından son kez çıkan o kelime : "Ölme" olmuştu.
Hıçkırıklarımı durdurmak isteyip hiçbir şey yapamıyordum. Perdeyi hafifçe çekip yerde yığılıp kalan Yalın'a odaklanmıştım.
Az önce duyduğum çığlık sesinin bir kıza ait olduğundan adım kadar emindim. Ortalıkta şu an ne bir kız vardı ne de Yalın'dan başka biri.
Yerde kumları eliyle dağıtıp: "Seni Çok Özledim." Yazmıştı. Kumların üstüne gayet büyük yazdığından ne yazdığını seçebiliyordum. Ama kimi özlemişti ki?Neden benim kapımın önüne kadar gelip geri gitmişti? Olmayan birisiyle mi konuşmuştu ya da o kıza zarar verecek bir şey mi yapmıştı? Bu soruların cevabını veremiyordum.
Kapıyı açıp yanına gitmeli miydim?
Eğer bir derdi varsa ona yardımcı olabilir miydim?
Başım belaya girer miydi?
-Girebilirdi. Evet ama bunu denemeden bilemezdim.
Yenik düşecektim belki de merak ettiklerime.Pencerenin kenarından ayrıldım. Perdeyi çektim ve terliklerimi hızla ayağıma geçirdim. Üstüme ince bir hırka aldım. Ne olur ne olmaz diye telefonumu hırkamın cebine atıp kendimi dışarı attım.
Hala yerde tek başına yatıyordu. Yüzü benim bulunduğum tarafın tersine düşüyordu.
Bir adım attım."Kim var orada?"
Aldırmadım. Diğer ayağımı da bastırdım kumların üzerine."Sana diyorum çekil git buradan. Burası sonsuzluk. Sonsuzluğun sonunda kaybolacaksın kaç kurtar kendini."
Daha çok ezbere konuşuyor gibiydi. Tekdüze,soğuk bir konuşmaydı bu.
Ben ise durmadım inadına adımlar atmaya devam ettim. Merakıma engel olamıyordum. Neler olduğunu algılayamıyordum.
"Yaklaşma diyorum sana(!)"
O sırada çok tuhaf bir şey oldu. Evet evet cidden çok tuhaf. Vücudunu tam da benim olduğum yöne çevirdi. Ama gözleri açık değil kapalıydı. Hala söylenmeye devam ediyordu. Ben ise onu anlamaya çalışıyordum. Cidden anlamaya çalışıyordum çünkü anlamam için bir ipucu vermiyordu. Sadece zihnine yerleşen cümleler çıkıyordu ağzından.
"Gitme annem gitme. Beni bırakıp gitme. Neredeysen dön gel söz uslu bir çocuk olacağım. Senin sözlerinden hiç çıkmayacağım. Sen yeter ki dön gel ben seni hep beklerim. Söz veriyorum anne söz e...erkek adam sözü. "
Şimdi de annesinden bahsediyordu. Sahi annesi kimdi? Ve neredeydi? Bunları da şimdilik zihnimden atmam gerekiyordu. O cidden iyi görünmüyordu.
"Sana yemin ediyorum annem sana zarar veren bu zamana kadar tırnak üstü kadar zararı olan kimseye acımam olmayacak. Ben hep buradayım sen gelecektin bak ben 16 yaşıma geldim sen gelmedin anne gelmedin.(!)"
Uyurgezer haliyle bile öyle sitemkârdı ki. Acı çekiyordu belli oluyordu ama bunu bizim yanımızda hiçbir şekilde belli etmemişti. Babasına karşı ayrı bir sitemkârdı ee tabi doğal olarak sen onca insanın karşısına bu zamana kadar çıkma çıkma. Varlığından haberleri olmasın. Hem soyadını değiştirerek bizi kandır ve biz de hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam edelim oh ne âlâ memleket ya.
Yere doğru eğildim.
Yanaklarına hızlı ama yavaşça vurarak uyandırmaya çalıştım onu."Y...Yalın hadi uyan. Odana götürelim seni de rahat bir uyku çek."
Beni duyduğunu biliyordum bu yüzden onunla diyalog halinde konuşmaya çalışıyordum. Belki bir ihtimal cevap verirdi söylediklerime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİNLERİMDE BULDUĞUM İNCİ TANESİ
Teen Fiction~•BU KİTAP 13.03.2020 tarihinde yazılmaya başlamıştır. Miray, arkadaşlarıyla beraber başlamıştı bu okula. Lise 2'ye geçtiğinde hayat ona ve etrafındaki herkese gerçek yüzünü göstermişti. Beklenmedik insanlar girerdi ya hani bazen hayatımıza. Beklenm...