Diren hızlıca Cenk'in elinde salladığı ve bizim olduğumuz fotoğrafı çekip bir çırpıda yırtıverdi.
"Benim kardeşimin başı belada olabilir ve ben bu...bura...burada rahat bir şekilde durabiliyorum hala. B-Benim bir şeyler yapmam lazım. Onun benim yardımıma ihtiyacı var." Diren sözünü bitirdiğinde Aras Diren'i kollarından tutup sarstı.
"Oğlum dur bir kendine gel önce. Halledeceğiz. Elimizde arayabileceğimiz bir telefon numarası var her ne kadar bizim "Belalımız" olmaya ant içse de. Başka seçeneğimiz yok. Hem benim bir tanıdık arkadaşlardan falan yardım alırız telefonun sinyalinden bulmaya çalışırız." Aras'ın konuşması onu biraz rahatlatmış gibi görünse de hala endişeliydi Alya için. Anlıyordum kardeşiydi sonuçta her ne olursa olsun.
"Kanka sen şu arkadaşını arayadur. Biz de plan yapalım bir şeyler düşünelim. Gruplara ayrılarak hareket edersek dikkat çekmeyiz belki."
"Doğru dedin kanka."Ceyda da beni onaylayıp sırtımı sıvazladı.
"Of oğlum yaşadığımız olaylara bakın bir ya. Ben bu geziyi hiç böyle hayal etmemiştim lan." Ona ne şüphe zaten Casanovam. Senin planların başkaydı hayatın ise bizim için planları başka...
"Cenk kuzum mızmızlanma bak durumun ciddiyetini bir düşün. Alya,Sedef ve Berrin'in yerinde biz de olabilirdik şu anda. Onları bulup kurtarmak zorundayız."
"Çocuklar kimi kurtarmak zorundasınız bakalım?" Arkamızdan gelen sese dönüp baktık. Müdür Haluk Karaman...
"Yok bir şey hocam. Ş-Şey siz nasılsınız düne göre iyi misiniz biraz daha?" Olayı yeterince kıvırmıştım.
"Arabamı tam şuraya park etmiştim her gün ki durduğu yerde. Şu an ise yok. Dün gece herkes baygındı. Nasıl olduğu hakkında bir fikrim yok çocuklar. Yediğimiz yemekten falan zehirlendik diye düşündüm ama siz nasılsınız iyi misiniz?" Diye topu üzerimize atmıştı. Dün bizim bu kamp alanından kaçıp gitmek istediğimiz araba şimdi de ortada yoktu. Her şey bir bir kayboluyordu. Tüm bunlar hiç hayra alamet değildi.
"B-Biz iyiyiz hocam. Şu şey yeni gelen çocuk Yalın nerede onu da göremedik biz niyeyse?" Diye bir soru ortaya atmıştı Özge. Haluk Beyin yüz ifadesini görmek istiyordu. Kendi oğluydu sonuçta Yalın. Kimsenin bilmediğini zannediyordu. Fakat yanılıyordu.
"Bilmiyorum ki çocuklar o da buralardadır herhalde. Neyse ben bir odaları gezeyim eksik öğrenci falan var mı diye. " Yanımızdan çok şükür sıvışma şerefine erişebilmişti.
"O zaman ben benim arkadaşı arıyorum. Miray kuzum şu rehberi bir aç da çocuğa numarayı söyleyeyim." Dediğinde telefonumu açıp "Belalınız" diye kaydedilen numarayı açıp Aras'ın eline tutuşturuverdim.
"Alo Kuzey. Kanka benim sana bir işim düştü. Hı hı aynen o işlerden. Numara... Evet söylüyorum yaz. 0 555 321 .. .."
"Kanka şunu bir hoparlöre alsana." Komutumla beraber dediğimi yapmıştı.
"Kuzey abi şimdi sen bu telefonun sahibinin nerede olduğunu bulabilirsin değil mi?"
Ve telefonun ucundaki Kuzey'den gelen konuşma: " Abi bir dakika bilgisayardan bakıyorum. Adamların en son gittiği yer ücra köşeler. Kimlere bulaştın oğlum sen?"
"Kuzey abi sen şimdi bunları sorgulama da. Ben sana sonra anlatırım. Durum çok acil. Bana o adamların nereye gittiğini söyle. Ufacık bir ipucuna bile çok ihtiyacımız var." Haklıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİNLERİMDE BULDUĞUM İNCİ TANESİ
Jugendliteratur~•BU KİTAP 13.03.2020 tarihinde yazılmaya başlamıştır. Miray, arkadaşlarıyla beraber başlamıştı bu okula. Lise 2'ye geçtiğinde hayat ona ve etrafındaki herkese gerçek yüzünü göstermişti. Beklenmedik insanlar girerdi ya hani bazen hayatımıza. Beklenm...