Elini yavaşça tuttum. Gözlerimden akan damlalara aldırmadan. Daha sonra Sedef'in hala bu odada olduğu aklıma geldi. Şimdi onun sonu olacaktım. Hayır hayır bu onun sonu olacaktı haddini bilmeliydi.
"Sen ne tür bir şeytansın lan? Hiç mi vicdanın sızlamadı? Hiç mi düşünmedin olacakları ha? Senden artık nefret dahi etmiyorum." Ağzımdan çıkan sözler benden bağımsız bir şekilde çıkıyordu. Ama hak etmişti bunu sonuna kadar.
"Kızlar orada ağlanıp sızlanacağınıza hemşire doktor falan çağırın hadi." Dediğimde gözyaşlarını ellerinin tersiyle silip hareketlendiler. Her şeye rağmen güçlü durmalıydım.
"Aras , Cenk siz de bir kendinize gelin lavaboya falan gidin. Ne aklınız burada ne ruhunuz hadi abi hadi." Onları da başımdan savabilmiştim. Şimdi sıra Sedef'e gününü göstermekti. Bir kere gözüm dönmüştü artık.
"Diren bana neden öyle bakıyorsun?"
"Nasıl bakıyormuşum?"
"Öldürecekmiş gibi."
"Bak senin bu beynin de boş teneke değilmiş. Ara sıra çalışıyor he. Doğru yoldasın o zaman. Ne dersin seni bu dünya üzerinden silmenin vakti geldi gibi mi sanki?"
"Diren yaklaşma uzak dur benden. Ben yanlış bir şey yapmadım. Seni hep ben sevdim. Bir kere bile görmedin sen beni anlamıyors-" Sözünü balla keseceğim pis yılan.
"Kes sesini."
Kapı açıldığında Sedef'in yanından ayrılıp Miray'a doğru ilerledim.
Hemşire ve arkasında bizimkiler duruyordu. Yine yırtmıştı şu kız ama bildirecektim ona haddini hem de alasıyla."Arkadaşınız gayet iyi. Hiçbir şeyi yok. Serumuna enjekte edilen sıvı da her zamanki kullandıklarımızdan. Bedeni yorgun düşmüş galiba birazdan uyanacaktır. Bir durum olduğunda gelip yine kontrol edeceğim hastayı yine de fazla yormayın." Deyip odadan çıkmıştı.
Ne yani Sedef Miray'ı öldüreyim derken elinde mi patlamıştı. Şu an bunların hiçbiri umrumda değildi. Çünkü Miray iyiydi ve en önemlisi yaşıyordu.
"Çabuk sevinme. Ölebilirdi B-Ben Miray'ı sonsuza kadar kaybedebilirdim."
Kızlar birbirlerine sarılıp çığlık attılar. Alya Sedef'e öldürücü bakışlarını fırlatmıştı bile. Berrin ise daha çok suskun tavırları olan bir kızdı. Burada konuşacaklarını sanmıyordum.
"Hey, neler oluyor burada ve niye herkes benim başımda? Yoksa öldüm de haberim mi yok? Oha valla üstümde beyaz kıyafetler var."
"Miray? U...Uyandın." Diyebilmiştim.
Anlamayarak bakmaya devam etti suratıma. Olsun önemli değildi buradaydı ve ben de tam yanı başındaydım.
"Neyse sen dinlen kendine gel. Yiyecek bir şeyler getireceğim ben de sana. Özge ve Ceyda siz Miray'ın yanında kalıyorsunuz. Çocuklar siz benimle gelin. Sedef, Alya ve Berrin de rahat rahat konuşsunlar." Dediğimde bakışlarımı Sedef'e çevirdim.
Başını Miray'a çevirip kuru bir özür diledi daha sonra kafasını öne eğip kızlarla odadan dışarı çıktı.
Ben de kendimi dışarı atacaktım yiyecek falan bahaneydi. Az daha her şeyim dediğim kızı kaybedecektim ve ölümün eşiğinden dönmüştü resmen hem de yanlışlıkla. Sedef eğer o ilaçları karıştırmasaydı planı takır takır işleyecekti. Ve ben hala bunları düşündükçe kendime gelemiyordum.
Hızlı hızlı merdivenlerden aşağı indim. Bahçeye adımımı atıp bir banka oturdum.
Yanı başımda yaşlı bir amca oturuyordu. Bastonunu çenesinin altına dayamış öylece etrafa bakınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİNLERİMDE BULDUĞUM İNCİ TANESİ
Dla nastolatków~•BU KİTAP 13.03.2020 tarihinde yazılmaya başlamıştır. Miray, arkadaşlarıyla beraber başlamıştı bu okula. Lise 2'ye geçtiğinde hayat ona ve etrafındaki herkese gerçek yüzünü göstermişti. Beklenmedik insanlar girerdi ya hani bazen hayatımıza. Beklenm...