Poker'in ihanetini sizlere sadece bir deyim ile anlatabilirim.Sağ gösterip sol vurmak...
Evet...bazen hiç beklemediğimiz kişilerden ihanet yiyoruz.Ama poker'in o samimi gülüşleri,sahte olmaktan çok öteydi...Ben ona sarılırken gerçekten sıcaklık hissetmiştim.Ama...ama bu sıcaklık söyledikleri ile hiç uyuşmuyordu.
Buna inanmakta güçlük çekiyordum.Ama gerçek buydu...Onun yerinde olup yaptıklarının sebebini öğrenmek isterdim.
Ama yaptıklarının.., söylediği sözlerin bir bahanesi yoktu, olamazdı.Minik kasabanın önünde donmuş,herşeyin bir sebebinin olduğuna kendimi inandırmak istiyordum.Kafamda dolaşan senaryoların hepsi minik bir cevap ile kayboluyordu.
O cevapta poker'in söyledikleriydi...
Kasabaya boş gözlerle bakıyordum....
Yalpalayarak ilerlemeye başladım...Karnım açlıktan ağrıyordu.Karşimda duran minik nostaljik lokantaya ilerlemeye başladım.
Minik bir sandalyeye oturdum.Garson gelmişti.Bana hafif şaşkın gözlerle baksada
ikide bir gözlerini kaçırıyordu.Sadece oturuyordum.Ceplerimi karıştırdım.
Garson da tüymeye çalışır gibi yavaş yavaş personel yerine koştu.Ben ceplerimden işe yarar birşey çıkarmaya çalışırken yaklaşık 10 dk geçmişti.Garsonu beklerken karşımdaki sandalyeye biri oturdu.
"Bak... başımda yeterince dert var, bayım.O yüzden uzasanız iyi olur."
"Ben bu lokantanın sahibiyim."
Yavaşça kafamı çevirdim.
"Ne istiyorsun?"
"Sadece bir isim size birşey hatırlatıyormu diye soracaktım.poker."
"Evet hatırlatıyor, çöplük, ihanet,klozet kapağı felan."
"Onu tanıyor gibisin."
"Evet.Ama artık tanıdığımı sanmıyorum.
Çok değişti...""Size sadece birşey söyleyeceğim.Poker eskiden bu kasabada yaşıyordu."
"Bu bilgi ne işime yarayacak?Yani evet,
O kadar boyut varken kapıdan geçince buraya gelmemiz garip.Yani poker'in yaşamış olduğu yere...""Bayan, yaşlı wood'un evine gidin.Orada aradığınız cevapları bulursunuz.Pokeri durdurun.Kötü birşey olmadan..."
Yavaşça odasına ilerlerken kafamdaki soru işaretlerini neredeyse 2 kat arttırmıştı.
Yavaşça ayağa kalktım.O adamın evine gitsem iyi olacak.Elimde hiçbişey yok zaten.
Bu ipucuyu boşa harcamamalıyım.Yoldan geçen birine adamın verdiği kişiyi sordum.Ve adresi öğrendim.Tereyağından kıl çekmek gibiydi.
...
Adamın evine varmıştım.Kapıyı çaldım.
"Ne istiyorsun!?"
"Ben sadece bir bilgi almaya gelmiştim."
"Ah,çek git evine!Bu yaşta sana bilgi verecek değilim!Git oyun felan oyna!Senin
yaşındakiler ne yapıyorsa onu yap!""Bunu için çok geç kaldım,ihtiyar.Sana bir kelime söylersem anlarsın sanırım.Poker?"
"....iyi,gir içeri."
Yavaşça içeri girdim.
"Evet,ne tür bir bilgi istiyorsun?"
"Söyleyebileceğin tüm bilgileri.Öncelikle sana baştan sona herşeyi anlatayım."
...
"...sonrada kendimi bu kasabada buldum.
Ve birisi bana senin adını verdi.""Bu kadar çok şey yaşamış birine göre iyi dayanmışsın."
"...evet... herneyse.Ben herşeyi söyledim sıra sende."
"Sanırım poker'in çocukluğundan başlamalıyım.Yani herşeyin başladığı günden.Sıcak bir yaz günüydü...Poker mutlulukla dışarı çıkmıştı...Ama hergün diğer çocuklar ona sataşıyordu."
...
"Hey,poker!"
"Gene ne istiyorsunuz?Beni rahat bırakın.
Hergün gelip neden bana bulaşıyorsunuz?""Şu eziğe bak!Bize cevap vermeye başlamış!Kim olduğunu sanıyorsun!"
...
"Bu olanlardan sonra poker eve gelmişti.
Heryeri kan içinde kalmıştı.Heryeri kanıyordu.Hemen yaralarını silmeye başladım..."...
"Poker...Ne oldu böyle?"
"Hiç...sadece halledilmesi gereken küçük bir iş.Merak etme."
"Hey!Nereye gidiyorsun!"
"Sadece küçük bir iş..."
...
"Bundan sonra kapıdan çıkıp gitti.Bana bunları söylerken gözlerinde sadece hissizlik vardı.Sanki...sanki zevk alır gibi bir hali vardı."
...
"Merhaba, küçük çocuk.Benden isteğin nedir?"
"...kuyuda şeytan olduğu doğru mu?Bayım."
"Kuyuya gitmesen iyi olur çocuk.Giden geri dönmüyor çünkü."
⏳...⏳
"...sen de kimsin minik insan yavrusu?"
"Sen şeytan mısın?"
"Ahaha,gitsen iyi olur.Seni öldürmek istemem.Tatlı gözükmüyorsun."
"Bana gücünü ver."
"Ahahahahhahaha,beni güldürmek için yanımda kalmalısın, çocuk."
"Ders vermem gereken kişiler var,bana gücünü ver."
"...hmmm... hırslı gözüküyorsun."
"Bana gücünü ver."
"Hahahahaha,peki.Dünyadaki yardımcım sen olacaksın, çocuk.Ah,sana zarar vermişler.Hahaha,neden gidip onları öldürmüyorsun?Sana yaptıklarını ödet.
Canlarını yak.Zevk alacağına eminim."...
"O gün...o gün beş çocuğu ölü bulduk.Poker
ise başlarındaydı.Ölü çocukların yanına oturmuş gülüyordu..."...
"P-poker!Ne yaptın sen!?"
"Sadece derslerini verdim."
...
"O günden sonra kasabada hergün birsürü kişi ölmeye başladı.Poker de suçlusuydu.
Her zaman kurbanın başında oturup gülmüş halde bulunuyordu...Çokta iyi bir oyuncuydu.Ama...ama...eğer ilgisini çeken bir kurban olursa,kimsenin onu öldürmesine izin vermiyordu.İlgisini çeken
bir kurban varsa...onunla oyun oynuyordu.
Oyunları her zaman severdi.""..."
"Şuan ne yapacağını tahmin edebiliyorum.
Bütün bu boyuta ders vermek istiyor Emily.
Seninle de oyun oynuyor.Onu sadece sen durdurabilirsin.""Durduracağıma emin olabilirsin."
Evden çıkıp korsan mike'ın beyaz kurduna doğru ilerlemeye başladım...
♠Bu bölümün şarkısı ♠→The neighbourhood-Sweater Weather

ŞİMDİ OKUDUĞUN
13.MINTIKA
Ficțiune științifico-fantasticăYıl~2020 Ben Emily; O gün arkadaşımın ölmesiyle tanıştım bu virüsle.İnsanlar ölüyordu.Acıyla hemde. 8,5 milyar kişiden 2.500 kişi kalmıştı koskoca dünyada...☣️ Kalan kişilerin özel güçleri vardı. Bende yaşıyordum.Benimde güçlerim vardı...❄️💓 Boştu...