Kasabadaki curio ayısını ikna etmek elbette o kadar kolay olamazdı.Özelliklerinden birisi de itaatkar olmamalarıydı.
Fakat onu ikna etmenin eminim bir yolu vardır.Onun büyü gücünün olduğu yeri bildiğimizi söylersem eminim bunun karşılığında bize yardım eder.
Onun bu kasabada olduğunu biliyorum.
Fakat kasabanın neresinde?İşte bu tam bir muamma.Yoldan geçen eski püskü giyinmiş bir adama doğru yaklaştım.
"Pardon?Acaba burada yaşayan curio ayısının yerini biliyor musunuz?"
"Ayı mı?O korkunç ayıları buralarda pek konuşmayız...uğursuzluk getirir."
"Bize lazım.Yerini söylerseniz sizi rahat bırakacağıma yemin ederim."
"...peki.Ayı şu demircinin arkasında ki hurdalık alanda yaşıyor...bazen ağır demirleri taşımak için ondan yardım alırız.
Başka birşey bilmiyorum, üzgünüm."Adama tam teşekkür edecekken ürpermiş adımlar ile bizden uzaklaştı.
"Ne garip.Ayıdan bu kadar mı korkuyorlar?"
James lafı ağzımdan almıştı.
"Evet... sanırım öyle.Fakat bir sorum var.
Madem bu curio ayısı bir pençesiyle evreni yok edebilir,neden gücü aldıktan sonra bizi öldürmesin?""Tek bir curio ayısı tabikide evreni yok edemez.Bunun için bütün ayılara ihtiyacın vardır.Evet bizi öldürebilir fakat curio ayıları sözlerini tutar.Hem bizi severse bidaha da bırakacağını sanmam."
"İyi o zaman.Hadi gidelim"
Demirciye doğru ilerlemeye başladık.
Nedense etraf çok boştu.O yönden gelenler bile yönünü değiştiriyordu.Normal
bir halkın bu tür bir ayıdan korkması anlaşılabilir bir durumdu tabi..Arkadaki hurdalığa yaklaştığımızda içimi bir ürperti kapladı.Nedensizce geri çekilmek istedim...ama cesaret şuan en çok kullanmam gereken şeydi.
Bütün cesaretimi toplayıp hurdalığa girdim.
James bile belli etmese de korkmuş gibiydi.Hurdalık yaşamak için o kadar kötü bir alandı ki ayıya karşı acıma duygusu hisettim.Etrafa bakındım, birsürü çöp ve türlü türlü metaller vardı.Minik bir kovaya ayı için su koymuşlardı.Yemeği ise çoktan bitmişti.Arkası dönüktü.
Ayı gürültülü bir şekilde hırlamaya başladı.Ve gür, içini ürperten bir ses tonuyla konuşmaya;
"Ne istiyorsan cevabım şimdiden hayır.
Şimdi...git!Yerimden defol,bücür!"Sonda sesi o kadar gür çıkmıştı ki bir adım geri çekildim.
James beni dışarıda bekliyordu.Bunu tek başıma yapmak zorundaydım.
"Adın nedir?"
"Seni ilgilendirmeyen bir ad.Şimdi... kaybol."
Arkası dönük birşeyler ile uğraşıyordu.
"Senin yardımına ihtiyacım var."
"Sana dediklerimi duymuyorsun galiba.
Yerimden çık git!Burada gayet iyi yaşıyorum.Kimseye yardım etmeme gerek yok.Hele ki senin gibi bir insana."Birden bana doğru yürümeye başladı.Bir iki adım daha geriledim.Öyle bir kükredi ki saçlarım savrulmaya başladı.
Suratımı kolum ile korumuştum.O an gelen cesaret ile konuşmaya başladım o da gideceğimi biliyormuş gibi ukala adımlar ile yerine döndü.
"Bir curio ayısı asildir!Peki ya sen?bu çöplüğe iyi diyorsun ha?Bu kadar mı düştün, bu kadar mı asilliğini yitirdin?!"
"Ne dedin sen, bücür...!?Asillik mi?Sen benim hakkımda ne bilirsin ki!?Siz insanlar gücümü almasaydı,sence asilliğimi korumaya devam etmezmiydim!yaşamak için bunu yapmak zorundayım.Burada hergün içip yatıyorum...SENİ ÖLDÜRMEMİ Mİ İSTİYORSUN!İSTEMİYORSAN HEMEN KAYBOL.Yoksa gerekeni yapar seni öldürürüm."
Fakat ben hala vazgeçmemiştim.
"Senden korkmuyorum!Neden sadece dinlemiyorsun?Neden bana defolmamı söylüyorsun??Sadece dinlesen...eminim kabul edersin.İlk geldiğimde senden korkmuştum ama şimdi sadece hayal kırıklığına uğradım.Sen asilliğini yitirmiş bu kokuşmuş yerde yaşayan pis bir ayı olmaya devam et.Ben gidiyorum."
Ben tam arkamı dönmüşken ayı şaşkınlıkla bana doğru yaklaştı.Yandaki metale bir darbe savurdu.İstemsizce dönüp baktım. Metal anında yamulmuştu.Daha kısık bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Ne için yardım istiyorsan anlat sadece bir dakikan var."
İçimde bir mutluluk oluştu.Sakince anlatmaya koyulurken ayı da işine devam etti.
"Bu arada adın nedir?"
"Magnus.Şimdi anlatmaya başla."
Sakince bütün hikayeyi baştan sona anlattım.Bir dakikayı geçse bile magnus pek kızmamıştı.
"Sana gücünü bulmanda yardım edeceğime yemin ederim.Fakat bulduktan sonra senin de bana yardım etmen gerekecek."
"Gücümü bulursan sana ömür boyu da yardım ederim.Nerede olduğunu söyle yeter gerisini ben hallederim."
"Yani...bana yardım edecek misin?"
"Bulursan evet."
"Öyleyse...görüşürüz...magnus?"
Arkamı dönüp ilerlemeye başladım.Fakat hırlama sesi ile durdum.
"Senin adın ne bücür?"
Gülümsedim.
"Emily."
"Görüşürüz... Emily."
Sessiz adımlar ile hurdalıktan çıktım.
♣Bu bölümün şarkısı ♣→hymn for the weekend.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13.MINTIKA
خيال علميYıl~2020 Ben Emily; O gün arkadaşımın ölmesiyle tanıştım bu virüsle.İnsanlar ölüyordu.Acıyla hemde. 8,5 milyar kişiden 2.500 kişi kalmıştı koskoca dünyada...☣️ Kalan kişilerin özel güçleri vardı. Bende yaşıyordum.Benimde güçlerim vardı...❄️💓 Boştu...