Sessizlik ne kadar da hoş,sakince kafanı dinleyebiliyorsun.Ama kafanın içindeki sesler artınca başka oluyor.Daha doğrusu dertler.
Bende burada koşuşturmak istemezdim açıkçası.
"Sana bir hikaye anlatayım mı?"
"Hikaye mi? Normal bir gün olsa güzel olabilirdi."
"Bizim normal bir günümüz mü var?"
"Hmm yok.Haklısın.İyide nasıl bir hikaye bu?"
"Anlatınca öğrenirsin."
"İyi anlat o zaman."
"Aslında şimdi düşündüm de,yaşadıklarımız da roman gibi değil mi?"
"Evet...aslında poker'in peşinden koşmak çok yorucu.Bazen kendimi şu sakin suya atasım geliyor.Oradada canlılar var.Ama en azından konuşmuyorlar.Pokeri severdim ama bana zarar verince işler değişti."
"Poker'in davranışları çok garip.İnsanları öldürme duygusu her insanda olmaz.Neden böyle şeyler yapıyor anlam veremiyorum.Ama poker'in düzeleceğini hiç sanmıyorum.Bence yeni bir portal açıp buradan gitmeliyiz."
"Poker olsa benim içinde aynı şeyi yapardı gibi klişe bir söz kullanmayacağım çünkü yapmazdı.Fakat buradan gidemeyiz.Pokeri
kurtarmak için burada kaldığımı düşünme.
İnsanları pokerden korumak için burada kalıyorum.""Yeterince mantıklı bir sebep."
"Sophie hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Anlarsın ya,bu biraz garip bir duygu.""Onunla konuşma fırsatım olmuştu.Bir abisi varmış galiba.Ama küçüklüğünden beri görememiş.Küçükken bizim dünyada yaşamadığını söylüyor."
"Marsta mı yaşıyormuş?"
"Nereden bileyim ben? Küçük diye yarım yamalak hatırlıyordur kesin."
Minik bir sessizlik oldu.
"Biliyor musun bana ilham kaynağı veren hiçbişey yok bu aralar."
"Öyle mi?en azından bir amacın var.Ah sana bir hikaye anlatacaktım.Aslında hikaye denemez bir söz."
"Nedir?"
"..."
"...Pokeri kaybettikten sonra ilk kez fark ettim,kaç kere gülüşü ile beni kurtardığını."
"Aha,şimdi sözümü söylemenin sırası geldi.
Bazen değişen insanlar değil düşen maskelerdir.""..."
"..."
"Herneyse.Sözler ile birbirimize nasihat vermek yerine uygulamaya geçsek çok daha iyi olur."
"Tabii."
"Sophie'yi nasıl bulacağız?"
"Çok vaktimiz yok.Poker bişeyler yapmadan önce engellemliyiz.Sonra sophie'yi buluruz."
"Hata yaptığımız yerde işte tam burası poker hep bizden bir adım önde oluyor."
"Poker'in amacı bu paralel evreni yok etmek değil mi?Bunu kendi gücü ile yapamaz çok daha büyük birşey gerekiyor."
"Bu evrendeki en güçlü büyü hangisi yada büyü taşıyan şey?"
"Ben biliyorum.Biri varmış.O galiba.Adı Ramsey.Buranın büyücüsü o."
"Nereden biliyorsun?"
" Bu önemli değil, önemli olan onu bulup poker ikna etmeden ikna etmek."
"Nerede peki?"
"Onu bulmak kolay olmaz.Akıl oyunlarını seven bir tip eminim bir bulmaca vardır."
"Ne bulmacası?"
"Dediğim kutu varya kenarında Ramsey yazıyor.Bence oda onu bulmak istediğimizi biliyor.Bu bir ipucu."
"Nasıl açmalıyız?"
"Rakam ve harfler ile alakalı birşey olmalı.
Bu bir koordinat.""Öyleyse oraya gidelim hemen."
"Neden kutuyu kırmıyoruz?"
"Sence bunu denemedim mi?"
"Öyleyse oraya gitmeliyiz.koordinatlar ne?"
" 61°08′G, 55°07′B "
"Tamam da nasıl bu koordinatları bulacağız?"
"Bilmem."
"Harika."
"Tanıdığım biri koordinat okuyup haritasını çıkarabiliyor buralardan biri.Ona gitmeliyiz."
"Peki.Bence o adada bu kutuyu açmanın anahtarı saklı.Yani yöntemi."
"Bencede."
...⏳(denizde geçen 1 saatin ardından)⏳...
"Burası orası mı?"
"Evet.Hadi içeri geç."
"Selam tod!"
"Ah,James,tatlı James.Buralarda ne işin var?"
"Bu koordinatları okuman gerek."
"Bir dakika.Cetvel ve pergelimi alayım."
...
"Bu...çok garip."
"Garip olan ne?"
"Bu ada buzlarla kaplı."
"Nasıl yani?"
"Ayrıca buralardan çok uzakta kuzey kutpunda."
"İnanılmaz.Öyleyse oraya gitmeliyiz."
"Ah tatlı kız,sen oraları bilmiyor olmalısın orada ayılar var,Curio ayıları"
"Curio ayıları mı?"
"Evet,Curio ayıları senin benim gibi konuşabilir ama bizden çok farklıdırlar.
Savaşır,itaat etmezler.Hepsinin kendi iradesi vardır.Ne isterlerse onu yaparlar.
Tabi bu ayıların en önemli özelliklerinden
biri savaşırken büyü gücü ile dolup taşan pençeleridir.Yani sadece bir tanesi o güç ile evreni yok edebilir.""James...o zaman bu evrendeki en güçlü şey ramsey değil curio ayıları değil mi?Ramsey bize bunu anlatmaya çalışmış olmalı!Onlardan birini ikna edelim!"
"Hayır tatlı kız onları ikna edemezsiniz onların kutupta bir krallığı var.Curio krallığı.
Onlar sadece biribirlerini dinler.Daha doğrusu krallarını.Tabi kralları da hiç Kimseyi dinlemez.Ayrıca söylentilere göre krallığa yaklaşanları yiyormuş.""Peki...ne yapacağız?"
"Eğer size bir Curio ayısı lazımsa bu kasabada bir tane var.Krallıktan sürgün edilmiş ve büyü gücü kasaba tarafından bir alana hapsedilmiş.Onu bulursanız eğer,onu ikna ederseniz eminim size yardım eder."
"Öyleyse o curio ayısını ikna etmeye gidiyoruz,zaten onu ikna edince büyüyü almak kolay olur."
"Ne duruyorsun o zaman?hadi gidelim!"
♠Bu bölümün şarkısı ♠→cavetown-devil town
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13.MINTIKA
Ficção CientíficaYıl~2020 Ben Emily; O gün arkadaşımın ölmesiyle tanıştım bu virüsle.İnsanlar ölüyordu.Acıyla hemde. 8,5 milyar kişiden 2.500 kişi kalmıştı koskoca dünyada...☣️ Kalan kişilerin özel güçleri vardı. Bende yaşıyordum.Benimde güçlerim vardı...❄️💓 Boştu...