İçimdeki ki şey ne bilmiyorum;vahşi ve bir o kadar da dayanıklı gözüküyor.Benden oldukça farklı...
Cesetleri denize bir bir atarken dalga sesleri ile boğuşuyordum.Zaten kafamda yeterince ses vardı...
Kafamı kesip çıkarma gibi bir şansım olsa sanırım bunu yapardım.Psikopat biri olmak istemiyorum.İnsanlara yardım edebilecek,
bu dünyayı kurtarabilecek birisi olmak istiyorum.Ama her nasılsa aklıma hep o öldürme düşüncesi geliyor.Aslında bunun benim aklıma geldiğini sanmıyorum.Bu içimdeki şeyin aklına geliyor.
Belkide sadece kendimi avutuyorum... içimdeki şey aslında benim.Sadece bunu kabullenmek istemiyorum.
Aklımda dolaşan çığlık sesleri beni rahat bırakmıyor.Tek düşünebildiğim elimdeki bıçağın keskin hatları.
Aklımda ki seslerden uzaklaşmak istiyorum.Ama bunu nasıl yapacağımı da bilmiyorum.
Poker'in karmaşık oyunları ile oynarken bunun amacının ne olduğunu pek düşünmemiştim.Aklımda sadece Poker'i geri alıp onu eski haline,minik bir masaldaki prens haline dönüştürmek istiyordum.
Ama pokerin gülüşünün arkasındaki o çarpık yüz ifadesini hiç fark edememişim.
Onun hakkında ne hissedeceğimi bilmiyordum.Bazen git ve bir daha gelme demek istiyorum, ama onu görmeden de duramıyorum.Bu duygunun adını bilmiyorum.Daha geçen mahllemde oynayan küçük bir kızdım.Ya şimdi?;bir katil, belkide daha doğmamış bir kahramanım.
Birisini öldürmek önceden olsa aklımdan
geçemeyecek tek kelimeydi.
Düşüncelerimin boğulmak istemiyorum.
Bazen arkama bakıyorum ve orada birşey olduğunu hissediyorum.Ama asla orada birşey olmuyor.Gemi sessiz sularda ilerliyordu.Sisli bir alana girmeye başlamıştık.Ve bu sisli yerde gemiyi nereye süreceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Uzun bir taş gördüm.Üstünde birisi oturuyordu.Yavaşça ayağa kalktım.
Bu...
Pokerdi.
Ya da aklımın bana bir oyunu...
"Yeşil?"
"..."
"Ellerinin kanlı olması nasıl bir duygu?"
"...bunu ben yapmadım."
"Hayır yeşil,bu sendin."
"Seni iyileştirebileceğimi düşündüm.Ama sen hastasın.Ve bu hastalığının çaresi yok."
"Hmm, artık sende hasta gözüküyorsun.
Anlamadığın şey şu yeşil,benim bir ruh eşine ihtiyacım yok;bir suç ortağına ihtiyacım var.""..."
"Neden yeni dünyalarda yeni kişileri öldürmüyoruz?Neden bana katılmıyorsun?
Bende ilk öldürüşümde böyleydim...hmm, aslında daha mutluydum ama neyse.""Ben asla bir katil olmayacağım."
"Aslında oldun bile."
"Hayır,o bir kazaydı."
"Bak,bir telefon neden birini aramıyorsun?
Herkese böyle bir hak vermem.Aklını yitirmemen için birisiyle konuşmalısın.Ve o ben olamayacağım sanırım.""İstemiyorum."
O sırada sophie'yi gördüm.Minik halata yaslanmış bana bakıyordu.
"Sophie!seninle konuşmaya çok ihtiyacım var.Lütfen gitme!"
Minik adımlarla benden uzaklaşmaya başlamıştı.O...gemiden atlıyordu.
"Hayır!!"
Ayaklarım istemsizce ilerliyordu.Geminin sonuna gelmeme rağmen ilerliyordum,
ve düşmeye başlamıştım....
Suya batmıştım.Ve kafamı çıkaramıyordum.
Karanlık sulara gömülüyordum...Ta ki minik bir el uzanana kadar.
Bir anda tekrar nefes almaya başladım.
Tenim hava ile buluştu.Bulanık görüşüm netleşti.Peki ama beni kim bu kara delikten çıkarmıştı?...
Sanki hava da bu anı bekliyormuş gibiydi.
Güneş açmıştı.Beni kurtaran kişi ise,james'ti."Denizin dibinde üzerinde bolca kanla ne yaptığını sormayacağım merak etme."
"..."
"Aslında seni kurtarmayacaktım.Sadece denizde bulduğum bir kutu yüzünden.
Üstünde senin adın yazıyor.Ve ne yaptıysam açılmadı.Üstünde birkaç harf ve rakam var.
Kutuda ne kilit ne de anahtar deliği yok.""İlk olarak beni kurtardığın için teşekkür ederim.ikinci olarak portala sizde mi girmiştiniz? girdiğiniz hatırlamıyorum."
"Seni tutan kişilerin yakınlarında başkaları da vardı.Onlarda bizi tutuyordu.Geceleri
nöbetçimiz olmuyordu.Bizde gece kaçmaya karar verdik.Tabi kulağımıza portal olayıda ilişmişti.Kaçtığımız an portala geldik.
Sophie'ye girip girmeyeceğini sordum.
Sanırım abisi buradaymış.Daha doğrusu bu dünyada.Daha önce çok kez portala girmiş.
Bu dünyaya gelince yollarımızı ayırdık.
Ben portala sadece kaçmak için girmiştim ve ne yapacağım hakkında bir planım yoktu.Ta ki denizde yüzen kutuyu bulana kadar.Kutu dikkatimi çekmemişti.Ama üstünde senin adın yazınca seni bulmaya karar verdim.Ve...buradayız.""Hmmm...ilk olarak şunu bilmelisin.Poker adlı birisi...yani bu çok uzun bir hikaye..
O yüzden sadece şunu bilsen yeter çok sevmiş olduğum bir yol arkadaşım...şu anda bu dünyayı yok etmeye çalışıyor.""Gerçekten mi? Normalde olsa inanmazdım ama o kadar şeyden sonra inanmamak elde değil."
"Yani dünyayı kurtarmak zorundayım.Ama bunu tek başıma asla başaramam.Ben...
Acaba...bana yardım edebilir misin?""Kulağa güzel geliyor zaten benimde planım yoktu."
"Ama...o..bir psikopat.Hastalıklı bir kişiliği var.Yani...."
"O zaman ona kimin daha psikopat olduğunu göstermem gerekecek.Herkese güvenmem Em,ama sana güveniyorum.
Psikopat olan sadece o mu sanıyorsun?
Emin ol psikopat tarafımı görmek istemezsin.""Zaten koridorda görmüştüm.Bu onu yenmeye yetmez."
"Koridorda gördüğün sadece bir tavşan kurt oyunuydu."
"Öyleyse yeni bir maceraya mi başlıyoruz?"
"Evet,hemde üçümüz.Sen,ben ve Sophie."
♠Bu bölümün şarkısı ♠→Night panda→twisted games
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13.MINTIKA
Ciencia FicciónYıl~2020 Ben Emily; O gün arkadaşımın ölmesiyle tanıştım bu virüsle.İnsanlar ölüyordu.Acıyla hemde. 8,5 milyar kişiden 2.500 kişi kalmıştı koskoca dünyada...☣️ Kalan kişilerin özel güçleri vardı. Bende yaşıyordum.Benimde güçlerim vardı...❄️💓 Boştu...