Sabah uyandığım da Karaca ile kahvaltı hazırladık beraber. 1 hafta düğün dolayısıyla izinliydi. Bende 1 hafta Hümeyra'ya bıraktım Lokantayı.
Sabah beraber kahvaltı hazırlayıp yerken masada dönen muhabbet sayesinde 1 saate yakın masada kalmıştık. Karaca çok anlayışlıydı. Benimle konuşurken kelimelerine 2 kat daha fazla dikkat ettiğini görebiliyordum. Bende aynı şekilde onunla konuşurken dikkatli olmaya çalışıyordum.
Evlilik ciddi bir müessese idi. Bir o kadar da eğlenceli. Evlilikte değil sadece diğer bütün insan ilişkilerinde asıl amaç Saygı olmasıdır. Saygı duymadığınız bir insana karşı sevgi de besleyemezsiniz. Bu yüzden ikimiz de en çok bir birimize karşı saygı gösterirken dikkat ediyorduk.
1 haftalık süreci nasıl değerlendirebiliriz diye düşünürken Karaca çok güzel bir program ile geldi.
"Bak şimdi güzelim kos koca 1 haftayı evde yatarak geçirmeyelim diye ufak bir şey hazırladım. Sende bak beğenmediğin bir yer olursa çıkaralım ya da ekleyelim."
Heyecanla uzattığı kağıdı alarak yazdıklarına baktım. Evimizde televizyon olmadığı için onun yerine bir odaya âdeta kütüphane inşaa etmiştik. Yaptığı program tamamen okuma ve ibadet üzerineydi.
"Bak şimdi gözümüzü kapatıp kitaplıktan bir kitap seçeceğiz ve 1 hafta içinde okumaya çalışacağız. Her akşam da çay saatinde anlamadığımız yerleri bir birimize soracağız."
Gülümseyerek heyecanla ayağa kalktım. Kütüphanemizde 300 den fazla kitap vardı. Gözlerimi kapatınca Karaca elimi tuttu. Beni istediğim yere götürünce içimden gelen yere elimi uzatıp gözüümü açtım. Gülerek gözlerimi açtığım da Mektubat gelmişti elime.
"Hadi bakalım sıra sende." Bende onun koluna girdim. Yönlendirirken şakalaşarak götürüyordum. Durmamı istediği yere gelince elini atıp hemen bir kitap seçti. O da Lemalar'ı almıştı.
İkimizde bir birimize bakarak güldük. Bayağı heyecanlı bir hafta bizi bekliyordu anlaşılan. Akşam çay saatinden sonra başlayacaktık okumaya. Akşam yemeği için mutfağa girdiğim de Karaca da peşimden geldi.
Gocunmadan ya da sıkılmadan bana yardım ediyordu. Üstelik Aşçı olmama rağmen genede bundan rahatsız olmuyordum. Çünkü onunla vakit geçirmek ikimize de çok iyi geliyordu. Ben yemek hazırlarken o da bir yandan salata yapmaya çalışıyordu.
Gülerek yanına gittim."Napıyorsun bakalım sen."
Gülerek bana baktı."Salata."
Kahkaha atmamak için dudağımı ısırdım. Maydanozların saplarını bile koparmamıştı. Gülerek elime aldım.
"Yani bu biraz şey olmuş sanki."
"Ney olmuş?"
O kadar masum ve istekli bakıyordu ki kıyamıyordum. Kendimi daha fazla tutamayıp kahkaha attım.
"Bu sapları ağzımıza sığmaz ki."
Gülerek bıraktı bıçağı. Ellerini havaya kaldırarak teslim oldu.
"Buyrun hanfendi bence herkes bildiği işi yapsın."
Güldüm."Sen masayı hazırlaya bilirsin ama."
Gülerek dolaba yöneldi.
"Bence ben hayat kurtarayım sen de yemek yap böyle daha iyi olur."
Güldüm."Bencede."
Yanlışta olsa bana yardım etmesi çok güzeldi. Yardım ederken aramızda geçen konuşmalar ikimizi bir birimize itiyordu. Karaca yıllarca beklediğim ve bıkmadan ettiğim her duanın karşılığıydı.
İyiki Hümeyra'nın sözünü dinlemiştim.
Akşam yemekten sonra çay olana kadar akşam namazını kıldık.
"Namazdan sonra kuran okuyalım mı? Sen oku ben de takip edeyim."
Olur dedim sevinçle. Zaten bunun için evlenmemiş miydik? Bunun için dünyevi isteklerimizden vazgeçmemiş miydik? Her sabrın sonu muhakkak güzel bitiyordu. Buda en güzel kanıtıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNETİMİN KAPISI | TAMAMLANDI |
Historia Corta"Bir Müslüman erkek, eşine baktığı, eşinin de kendisine baktığı vakit, Allahu Teâlâ her ikisine de rahmet nazarıyla bakar. Ve erkek, hanımının elinden tuttuğu zaman, her ikisinin de günahları parmaklarının arasıdan dökülüp gider." 🍃 "Sahip oluna...