19.ACI

2.4K 197 3
                                    

Bükreyi öyle görünce ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilmiyordum. Önce nabzı atıyor mu diye bakıp hızla hastaneye götürdüm. Yolda ikimizinde ailesine haber verip Ulaşı aradım. Yol boyu ağlamıştım. İkisine de bir şey olacağı korkusu içimi kemiriyordu.

Hastaneye geldiğimiz de bende girdim ameliyata. İlk olarak bebeğin durumuna baktı Kadın Doğum Uzmanı arkadaşım. Çok şükür bebeğimiz iyiydi. O hengamede öğrendim ki kızımız olacakmış. Oysa bunu öğrenmeyi hiç böyle düşünmemiştim.

Bükre ise yüzü, kolları, bacakları kısacası hamile olduğu umursanmadan darp edilmişti. Benim bakmaya bile kıyamadığımı bir başkası darp etmişti. Ben çok kötü olunca zorda olsa dışarı çıkardılar. Ameliyathanenin kapısına oturup sadece ağladım. Elimden dua etmekten ve ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu çünkü. O sırada ikimizin de ailesi yanıma gelerek olan biteni öğrenmeye çalışıyorlardı. Bende onlar gibi hiçbir şey bilmiyordum. Tek istediğim kızımın da Bükre'nin de iyi olmasıydı.

Yaklaşık 1.30 saat sonra arkadaşlarım çıktılar. Aynı zamanda doktorumuz olan arkadaşım Eslem'in yüzünde ki ifade bile işlerin iyi olamadığını anlamama yetmişti.

"Karaca öncelikle merak etme çok şükür ki ikisi de iyi. Ama."

"Ama ne ama?"

Derin nefes alarak bize baktı.

"Bükre çok darp edilmiş. Bebeğin düşme riski var. Ayrıca tam ve kesin bir şey söylememiz için aradan biraz zaman geçmesi gerekecek. Bu süreçte de bebek 4 ayını geçer buda eğer ikisi içinde risk varsa müdahale etmemizi engeller."

"Nasıl bir risk?"

"Aldığı darbeler sonucu bebekte sorun olursa almamız gerekir. Bunun için de geç olabilir. Dau edelim de ikisi de iyi olsunlar. Geçmiş olsun."

Duyduğum şey yüreğime kor ateş düşürmüştü. Bunu Bükre'ye nasıl anlatacaktım peki? Ya da ben bu korkuyla nasıl yaşayacaktım. Ablam sarılarak destek olsa da nafileydi. Korkuyordum. Hemde çok.

2 SAAT SONRA

Saat 22.27 civarıydı ailelerimizi zorda olsa eve göndermeyi başarmıştım. Bükre'nin başında uyuyakalmışım. Elimin üzerine elini koyunca açtım gözlerimi.

"Güzelim."

Telaşla yanına oturup elini tuttum.

"İyi misin."

"İyiyim bir tanem."

Sesi oldukça yorgun ve güçsüz çıkıyordu. Ona rağmen bile huzur vericiydi. Elimi tutup karnına koydu.

"Bebeğimiz de iyi mi?"

"İkiniz de çok iyisiniz."

Gülümseyerek baktı yüzüme.

"Çok mu ağladın sen?"

"Aklım çıktı seni öyle görünce."

"Korkma bak  iyiyiz ikimizde."

"Özür dilerim sizi koruyamadığım için."

Elini yanağıma koyarak gülümsedi.

"Sen dünyanın en güzel babası ve eşisin. Sen olsaydın da bunlar gelecekti başımıza. Lütfen böyle söyleme."

"Söz veriyorum bundan sonra kılınıza dahi zarar gelmeyecek. Kızımıza da sanada çok iyi bakacağım."

"Kızımız?"

Güldüm.

"Dünyalar güzeli aynı annesine bezneyen bir kızımız olacak inşallah."

Gülerek sevinçle boynuma sarıldı.

"Biliyordum, hissediyordum."

O kadar korkuyordum ki onları kaybetmekten bu yüzden onuda korkutmayacak ve hiçbir şey anlatmayacaktım. "

Bunu yapan yine aynı adamdı. Hapisanede olmasına rağmen böyle davranması hem suçunu arttırıyor hem de daha dikkatli olmak için destek almamızı sağlamıştı.

Artık kesin bir şekilde anlamıştık ki bize zarar veremeyecekti. Ertesi gün eve gelince yıllık iznimden kullanarak 20 gün  izne ayrıldım. Gözüm gibi bakacak olmadığım zamanda annelerimizden birisi gelecekti yanına.

Rabbimin bana emanet ettiğine sahip çıkacak ve elimden geldiğince gözümden bile  sakınacaktım. Çünkü "KADINLAR BİZE ALLAH'IN EMANETİYDİ."

CENNETİMİN KAPISI | TAMAMLANDI | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin