Doğum iyice ilerlemiş artık bebeğimin karnımda ki minik hareketlerini hissedebiliyordum. Karaca ise beni mutlu etmek ve her zaman iyi hissettirmek için etrafımda pervane oluyordu. Artık bebeğimizin sağlıklı bir şekilde doğması için dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyordu. Doktorumuz bebeği alma konusunda ısrar etse de ne Karaca ne de ben bunu kabul edemezdik. Göz göre göre az olan ihtimali göz ardı edip bebeğimize kıyamazdık.
Hamile olduğumu öğrendiğimden beri bir an bile abdestsiz gezmemeye çabalıyordum. Bir bebeğe eğitimin anne karnında verildiğini bildiğim için de Kur-an ve Risale okumalarımı artırmıştım. Karaca ise bu süreçte her açıdan bana destek oluyordu.
Ailelerimiz bize belli etmek istemeseler de onların da ne kadar üzüldüklerini görebiliyorduk. Herkes âdeta etrafımda pervane oluyordu.
Akşam üzeri Karaca eve gelmeden bir şey isteyip istemediğimi sormak için aradığın da uzun zamandır doğru dürüst yemek yemediğimi bebeğim için sağlığıma daha çok dikkat etmem gerektiğini düşünerek bir kaç meyve istedim. Sabahları annemlerde kalıyordum.
Uzun zamandır mutfağa girmediğim için akşam yemeğini ben hazırlamak istediğimi söyleyip geçtim mutfağa. Akşam saat 18.30 civarı babam ve Karaca aynı anda girdiler içeri.
"Hoş geldiniz."
"Hoş bulduk."
Babam içeri girince Karacaya sarılıp yanağını öptüm sıkıca.
"Çok özledik biz seni bugün."
Gülerek elini karnıma koydu. "Bende Prenseslerimi özledim. "
Gülümseyerek mutfağa geçtim anneme yardım etmeye. Masanın hazırlanmasına yardım ederken annem içerde bugün yemekleri yapmamı anlatıyordu. Karnıma giren sancılar zaman zaman hareketimi kısıtlıyor ve nefes almamı zorlaştırıyordu. Bunlar olacak demişti Doktorumuz.
İçindekilere belli etmemeye çalışarak oturdum masaya. Bir süre her ne kadar sohbete dahil olup bir şey yok gibi davransam da ağrım şiddetlenince masanın altından Karacanın elini tutum. Gözlerime bakınca annemlere bir şey belli etmemesi için işaret ettiğim de tedirgin olsa da sadece elimi tutarak destek oldu.
Her ne yaşarsam yaşayayım günün sonunda onun yanında yorgunluk atmak, ağlamak, gülmek her şeyden bin kat daha güzeldi. Şimdi ise evlenirken verdiğimiz "iyi günde kötü günde" sözünü tutma zamanıydı. Ve Karaca dünyanın en mükemmel eşiydi.
Ağrım hafifleyince bıraktım elini anlamış olacak ki gülümsedi. Aldığım ilaçlar zaman zaman işe yaramıyordu maalesef. Akşam çaya kalmayıp çıktık evden.
"Güzelim iyi misin."
"İyiyim aşkım merak etme ara ara oluyor ağrım."
Oflayarak elimi öptü.
"Kalan 4 ayda yüreğim ağzımda gezeceğim desene."
Gülerek elini tutup karnıma koydum.
"Kızım sanırım babayı biraz korkuttuk."
Gülerek gözlerime baktı.
"Keşke ikinizide koruyabilsem bütün kötülüklerden."
"Yürüyelim mi biraz."
Arabayı kitleyip yanıma geldi. Koluna girince omzuna başımı yasladım. Hava çok güzeldi. İkimzide bu imtihandan Allah'ın rahmetini cezbederek çıkmayı istiyorduk bu yüzden de ne Karaca ne de ben en ufak şikayette bile bulunmuyorduk.
"Ay o pamuk şeker mi?"
Gülerek karşıya baktı.
"Alayım mı ister misiniz hanımlar."
Olup olmadık şeyler canım istiyordu.
"Şey aslında evet çok güzel görünüyor."
"Sen otur ben hemen geliyorum."
Ben banka oturunca oda alıp geldi hemen.
"Al bakalım."
İnsanlar hamile iken daha güzel şeyler aşerirler ben ise hep nerde olmayacak şey var onu istiyordum. Ben iştahla pamuk şekeri yerken Karacada aşkla beni seyrediyordu. Bankta biraz daha oturup eve geçtik. İkimizde çok yorgun olduğumuz için hemen uyuduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNETİMİN KAPISI | TAMAMLANDI |
Historia Corta"Bir Müslüman erkek, eşine baktığı, eşinin de kendisine baktığı vakit, Allahu Teâlâ her ikisine de rahmet nazarıyla bakar. Ve erkek, hanımının elinden tuttuğu zaman, her ikisinin de günahları parmaklarının arasıdan dökülüp gider." 🍃 "Sahip oluna...