YİRMİ (ALDATTIM)

109 21 27
                                    


BÖLÜM YİRMİ

Artık bedenimi, kalbimi kaybettim sadece beynim ile yaşıyorum. Ve ihanetin bedelini kalbimle değil aklımla can çekişerek veriyorum. Dertlerime bir yenisi daha eklendi bugün: bizim saf aşkımız bugün ihanetle bitmişti belki de. Belki de diyorum çünkü beni aldatabileceğine inanmıyorum, inanamıyorum sevgilim.

Aldatmak...
Ah şu aldatmak.

Bir zamanlar canımı çok yakan bir eylemdi bu. Bir insanın sadece bedenen başka bir insanı ihanete uğratması olarak bilinirdi belki ama bir insanın başka bir insana hiç duygu vermeyip bambaşka bir insana duygularını açması da aldatmaktı. Birisiyle beraberken başka birisini düşünmemizde aldatmaktı. Yalan söylemekte aldatmaktı. Aslında hayatımızda her insan birini aldatmıştı: kimi duygularıyla kimi yalanlarıyla.

Oğuz Atay'ın şu cümleleri geliyor aklıma, yıllardır aklımdan çıkmayan o cümleleri: Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.

Benim yalnızlığa alışkanlığım ilk defa on beş yaşında son bulmuştu. On beş yaşımda yalnızlığımın son bulmasına sevinirken tam üç yıl sonra keşke hiç sevgilim olmasaydı dedirten bir hayat yaşamıştım. Şu an? Şu an keşke hiç evlenmeseydim mi diyecektim yoksa...

Televizyonda ki art arda geçen fotoğrafların shop olduğuna inanmak istiyorum, Murat'ın beni aldatmadığına inanmak. Mavi Nefes gerçekten bunu da yapmıştı ha? Evime kadar girmişti yine, televizyonda bir şeyler ayarlamıştı ve bana unutamayacağım bir doğum günü hediyesi vermişti. Yüzümde Mavi Nefes'le dalga geçercesine bir gülümseme oluşuyor, ah diyorum Öznur gerçekten kanacaktın Mavi Nefes 'in bu saçma, lanet, iğrenç oyununa. Murat'tan bir anlığına bile şüphe ettiğim için kendimden iğreniyorum. Kendi kalbimden.

Kapının anahtarla açılma sesiyle birlikte yerimde sıçrıyorum. Murat'ın oturma odasının ışığının açık olduğunu fark edince ani refleksle küfür etmesi ve kendine kızmasını duyuyorum onu görmesem de. "Benden erken gelmişsin," diyor sesi ve kendisi bana doğru yaklaşırken. Televizyonda hâlâ onun yüzünün shoplu olduğu fotoğraflar var! Televizyonda. Hâlâ. Onun. Beni. Aldattığı. Sanılması. İstenilen. Fotoğraflar. Var.

"Bir sürpriz yapacaktım bak erkenden sözde ama sen yine benden önce davranmışsın," dediğinde artık oturma odasının girişinde görüyorum Murat'ı elinde dört beş dolu poşetlerle. Ben gelmeden evi süsleyip, yemek yapıp, masayı hazırlayacaktı sanırım ama maalesef Murat bu akşam düşündüğümüz kadar güzel olmayacaktı.

Ellerinde ki poşetleri kapının girişinde yere bırakarak yanıma geliyor. "Sen ne zaman geldin canım?" Diyor sol yanağıma öpücük kondurmadan iki saniye önce.

"On dakika olmamıştır," diyorum. Bir yandan televizyonu kapatmak istiyorum, fişini çekmek, şalteri indirmek. Murat'ın televizyonda ki fotoğrafları görmesini istemiyorum, benim o fotoğraflara inandığımı düşünmesini istemiyorum, benim böyle bir yalana bir anlık da olsa inandığımı düşünmesini...

Ben Murat'ın televizyona bakmamasını dilerken Murat çoktan gözlerini televizyona odaklamış anlamsızca bakıyor fotoğraflara. Bir anlığına yüzünde değişik bir ifade görüyorum, çözemediğim: içimi korkutan.

"Mavi Nefes yapmış yine yapacağını," diyorum tedirgin çıkan sesimle. "Senin yüzünü böyle iğrenç fotoğraflara shoplamış baksana," diyorum gülerek. Öznur, iyice kafayı sıyırdın Öznur.

Murat susuyor. Fotoğraflara bakıyor öylece. Allah'ım diyorum, lütfen bu gülmelerim boşuna gitmesin. Doğru olmasın bunlar. Murat asla böyle bir şey yapmaz. Murat asla böyle bir şey yapmaz diye tekrarlıyorum içimden. Sanki kırk bir kere söylesem olacakmış gibi hızla içimden tekrarlıyorum bu cümleyi, kırk bire tamamlamak istiyorum. Murat tam ben on dördüncü tekrarımı yaparken "Sevgilim, "diyor. Sanki bana son kez sevgilim diyormuşçasına. Hayır Murat diye haykırmak istiyorum, lütfen benim üzerime böyle büyük bir yük atma.

Mavi NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin