ON ALTI (TAKİPÇİ)

156 64 36
                                    

Hepinizin mutlu geçireceği bir hafta diliyorum okuyucularım. İyi okumalar :)

"Aptalım ben," diyorum Erkan'a.

Bulunduğum durumda elimde ki tek delili toprağın altına saklayacak kadar aptaldım. Ne yani ben o gün sprey kutusunu toprağın altına gömerken Mavi Nefes beni mi izliyordu? Tabii ki izliyordu Öznur. Ne sanıyordun sadece seni kurtarıp oradan gideceğini mi.

İnsanlar heyecanlı olduklarında, korktuklarında, şaşırdıklarında ve hatta mutlu olduklarında bile ne yaptıklarını bilemezlerdi. Benim o gün yaptığım şey de buydu. Ne yaptığımı bilmiyordum. Ne yapacağımı da... O an aklıma ilk gelen sprey kutusunu saklamaktı. Ne beni izleyecepini ne de geriye dönüp toprağın altından onu çıkarıp alacağını düşünememiştim.

"Aptal değilsin." Diyen Erkan'ın sesini duyuyorum. Ellerim yağmurdan dolayı çamura dönüşen toprakla dolu. Bir ümitle geldiğim bu bahçeden şimdi bir umutsuzlukla çıkıyorum.

"Elimde ki tek delili de kaybettim."

"Böyle olacağını bilemezdin."

"Eğer biraz olsun kafamı çalıştırabilseydim bilebilirdim."

"Kendini suçlama Öznur. Bu en son yapacağın şey olmalı."

"Kimi suçlayayım?"

"Kendin hariç herkesi. Beni bile suçlayabilirsin ama kendini sakın."

"Neden?"

"Eğer kendini suçluyorsan kaybediyorsun demektir." Diyor Erkan. Söylediği cümle karşısında bir şey diyemiyorum. Beni silkeleyip kendime getirecek olan bir şey söylemişti. Kendini suçluyorsan kaybediyorsun demektir.

Bir tebessümle karşılık veriyorum Erkan'a. Bahçeden çıkıyoruz, arabaya binerek kaçırılan genç kızların aileleriyle görüşmeye gidiyoruz. Bu gün daha bitmemişti...

8 YIL ÖNCE

"İyi ki hemen İstanbul'a dönmedin Öznur, bak gör çok eğlenicez." Diyor Dila biz gezi otobüsüne yetişmeye çalışırken.

Finallerimizin bitmesiyle birlikte güz dönemimiz de sona ermişti. Okulun finaller sonrası kafa dağıtmak için düzenlediği geziye gitmek için üç gündür Dila'nın yalvarışlarını duyuyordum. En sonunda dayanamayıp geziden sonra İstanbul'a döneceğimi söyledim. Geziyle İzmir'e gidecektik, Ocak ayında ne kadar tadı çıkarsa artık.

"Vallahi zor ikna ettik ama," diyor solumda duran Elif.

"Annemleri özledim hemen dönmek istiyorum aslında İstanbul'a." Diyorum.

"Tamam canım şu geziden sonra herkes memleketlerine dağılacak zaten," diyor Elif.

Annemle Can'ı özlemiştim. İstanbul'u özlemiştim. Ela'yı özlemiştim. Neyse ki bahar döneminin başlamasına daha 3 hafta vardı. 2 günlük İzmir gezisinden sonra özlediğim İstanbul'a geri dönecektim.

Gezi otobüslerini görüyoruz uzaktan. Geç kalmadığımız için şükrediyoruz. 5 tane büyük otobüs var. Üniversitede ki çoğu kişi finallerin bittiği gece hemen memleketlerine gitmek için yollara dökülmüştü. 5 otobüsün olması bile şaşırtıyor beni. Kim bilir o giden öğrenciler de burada olsa kaç otobüs olurdu.

İzmir: Ocak ayında sana gelmekte mi vardı İzmir. İzmir'e iki defa gitmiştim: ortaokul ve lisede. O zamanlar ailemle gittiğimde babamda vardı yanımda şimdi ise İzmir'e gitmek bana babamla geçirdiğim anıları hatırlatacak ve üzüleceğim diye istememiştim belki de ilk başta. Ama sonra sınıf arkadaşlarım Dila ve Elif'ın ısrarlarına dayanamamıştım. Dila sadece sınıf arkadaşım olmakla kalmayıp oda arkadaşımdıydı da. Üniversiteye başlayalı, aynı odayı paylaşalı daha 4 ay olmuştu ama bizim birbirimizle paylaştığımız çok şey olmuştu.

Mavi NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin