ON BEŞ - Part 2 (SORUŞTURMA)

155 70 49
                                    

Merhabalar, nasılsınız :)

Geçen gün on beşinci bölümün birinci partını yayınlamıştım, hem doğum günüme özel bölüm yayınlamak istemiştim hem de tek bölüm olursa çok uzun olacaktı... Bu bölüm on beşinci bölümün 2.ve son partıdır, iyi okumalarrr :)

Murat'la güzel bir öğle yemeği yedikten sonra beni ofise bırakıyor, defalarca "dikkatli ol" dedikten sonra.

Yeni gelen avukatlarla tanışacağım için heyecanlıyım. Burak, Eslem ve Bora avukat. Burak'ı üniversiteden zaten tanıyorum ama diğer iki avukatı ilk defa görecek olmam bana güzel bir enerji veriyor. Mesela ben Erkan'ın tam tersi bir insan olarak yenilikleri severdim, kötü bir yenilik olmadığı sürece tabii.

Bürodan içeri girip merdivenleri çıkarken merdivenlerde Tonguç'la karşılaşıyorum.

"Oo Öznur, teşrif edebildiniz," diyor gülerek.

"Çok özlemeyin beni ya bak söylüyorum delirirsiniz," diyorum ben de onun gibi gülerek.

Gülmesi daha çok arttığında baş parmağını kaldırıp arkasını gösteriyor "hadi gir içeri avukatları çok sevdim ben."

"Senin sevmediğin insan var mı Tonguç," diyorum ama hâlâ gülüyoruz.

"Vardır elbet ya. Karşıdan kahve almaya gidiyorum, filtre kahve?"

"AA yok şimdi yemeği yeni yedim de geldim ağır kaçar o bana."

"Tamam ne istiyorsun onu alayım."

Düşünüyorum, bütün kahve çeşitlerinden aklımda şu an olan fındıklı neskafe oluyor.

"Yok sen bana bir şey alma, ben ofiste fındıklı yaparım kendime bir tane."

"Fındıklı neskafe dedin şu an aklımı çeldim," bana yakınlaşıp sanki bir sırrını verircesine "napsam ya gitmesem mi bende mi fındıklı neskafe içsem" diyor.

Bu haline kahkaha atarak "git git ofistekiler senden kahve bekliyor bak" diyorum.

"O zaman Behlül kaçar," diyerek merdivenleri inmeye devam eden Tonguç'la beraber bende merdivenleri çıkmamı tamamlıyorum.

Ofiste ilk gördüğüm kişi Erkan'dan sonra Burak oluyor. Burak en yakınımda ki insan olarak "Öznuurr," diye özlemle bana sarılıyor. "Nasılsın?"

"İyiyim, sen nasılsın Burak?" Diyorum bende ona sarılarak. Eskilerden insanlar görmek ne kadar güzel. O sırada bize Erkan'ın anlamsız bir şekilde baktığını görüyorum, ben ona bakınca gözlerini üzerimizden çekiyor.

Burak'la ayrıldıktan sonra "çok iyi oldu böyle aynı yerde, aynı ofiste" diyor.

Gülerek başımı sallayıp onaylıyorum. Masada çalışmalarına ara verip bize bakan yeni yüzlere bakıyorum. Eslem ve Bora avukat olmalılar. Yanlarına giderek "merhaba Öznur ben," diyorum önce Eslem'e elimi uzatarak.

"Eslem bende, memnun oldum" diyor sevecenlikle. Yüzünde ki gülümse çok sıcakkanlı bir gülümsemeydi. Avukat Bora'ya dönüyorum bu sefer. "Merhaba," diyorum elimi ona uzatarak "Öznur ben."

"Bora Avcılar," diyor elimi sıkarak. "İsmini duydum ofistekilerden memnun oldum." Eslem'e göre daha resmi buluyorum Bora'yı. Bora Avcılar... İsminden zengin bir aileden geldiğini düşünüyorum hatta beş kuşaktır ailede herkesin avukat olduğunu. Öyle bir resmiyet hissediyorum konuşmasında ve bakışlarında. Erkan'dan daha resmi birisi geldi sanırım ofise.

Bora'ya sadece gülümsüyorum ve yerime geçiyorum. Çantamı ve kabanımı çıkarırken "ilk iş gününüz hayırlı olsun bu arada" diyorum üçüne birden: Burak, Eslem ve Bora.

Mavi NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin