9

9.2K 768 165
                                    

Gururumdan nefret ediyordum. Karmakarışık dolabın önünde giyecek hiçbir şeyim yokken ve çalışmam gereken bir matematik sınavım varken lanet partiye gidecegimi söyledigim için kesinlikle gururumdan nefret ediyordum. Bakışlarım yeniden eski kot ve keten pantolonlarımın arasında gezindi. 

Hava şort giyilemeyecek kadar soğuktu -ki öyle olmasaydı bile giyecek dogru dürüst bir şortum da yoktu- Elim isteksizce dün giydiğim kazağıma uzandi. Bu kazağı seviyordum. Sadeydi, güzeldi ve kesinlikle sıcak tutuyordu. Ama güzel kazağımın rengine uyan hiçbir eşyam yoktu. Saatin tik takları zamanın gittikçe tükendiğini belirtircesine çınlarken kombinasyon ve modaya lanet okuyarak rengi hafifçe solmuş siyah pantolonumu ve ayakkabılarımla uyumlu gri kazağımı giydim. 

Saçlarımı alnıma yatırıp sıradan yüzümü ne yaparsam yapayım kurtaramayacağımı bildiğimden hiçbir şey yapmadım. Sonuçta bu yalnızca bir partiydi. Kimse nasıl giyindiğimi inceleyip not tutmayacaktı. İç sesimle kendi kendimi avutarak telefonuma uzandığım sırada toprağın üzerinde lastikleri çığlık attıracak bir şiddetle kayan bir araba sesi yükseldi. Çantamı kaptığım gibi küçük hediyelik dükkanından aldığım kokuyu bileklerime kulaklarımın ardına ve aniden gelen bir dürtüyle boynuma sürdüm. Hızla merdivenleri sekerek aşağıya inerken babam karmakarışık gri saçlarını kaşıyarak arka odadan çıkıyordu.

 “ Bu sıçtığımın gürültüsü de ne böyle?” Babamın kurumuş dudaklarına ve torbalı mahmur gözlerine baktım. Yaraları günden güne iyileşiyordu.

 “ O bir arkadaşım baba. Dışarıya çıkacağız. Beni almaya geldi.” Babam sarkık yüzündeki iki koyu şerit gibi uzanan gri kaşlarını çattı.

 “ Okulun varken dışarıya çıktığını bilmiyordum. Ne zaman bu kadar sorumsuz bir çocuk oldun sen?” Zihnimde babamın yüzüne haykırdığım onlarca sözü görmezden gelip 

“ Bugün cumartesi.”dedim. Babam sanki ilk kez cumartesi kelimesini duyuyor gibi şaşkınlıkla yüzüme baktı. Ona aldırmadan çizmelerimi ayağıma geçirdim.

 “ Yemeğin dolapta. İlaçların masanın üzerinde. İlaç alırken içmemen gerektiğini biliyorsun. Yaraların için gereken malzemeleri banyoya çıkardım. Ve uyumadan önce kapıları kapatmayı unutma.” 

Babamın başka bir şey söylemesine izin vermeden kapıyı arkamdan kapatıp Baek'in sabırsızca beklediği küçük arazi jipine yöneldim. Jipin içerisinden dört bir yana tekno müziğinin kulak tırmalayıcı sesleri yayılıyor, Baek ritme ayak uydururcasına bedenini bir yılan gibi kıvırıyordu. Ellerimle kulaklarımı kapatıp müziğin sesini kısmak için öne eğildim. Baek'se arabayı hareket ettirmek yerine dehşete düşmüş bir halde bana bakıyordu.

 “ Bunlar ne ?!” dedi ciyaklarcasına. Çatık kaşlarımla kotuma ve kazağıma baktım.

 “ Bunlara kıyafet deniyor. İki cinsi birbirinden ayırmak ve mahremiyet sağlamak dışında, üşümemizi ve bedenimizi korumaya da yarıyor. Halk arasında buna pantolon” dedim elimle bacaklarımı işaret ederek. “ Buna da kazak deniyor.” 

Baek'in öfkeyle kıpkırmızı yüzüne bakıp “ Tarihçesini de mi istiyorsun?” diye dalga geçtim. Baek sanki ona boynuzlarımın olduğunu söylemişim gibi yüzüme baktı. Ardından önüne dönüp gazı kökledi. 

ASİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin